"Diffindo!" , "Stupefy!!"
Zabini'nin arkasında beliren Ron ve Hermione, daha vakıf olamadan Pansy ileri atıldı ve Harry ile savurdukları büyüler arasında kalan Zabini düşmeye başladı. Ensesinde derin ama öldürücü olmayan bir kesik vardı ve kanıyordu. Sersemletme büyüsüyle ise o an bayılsa da yüz üstü düştüğünde kafası sivri bir taşa rahatsız edici bir sesle oturdu. Ölmüştü.
"Zabini!?" gözlerinden ince yaşlar süzülen Pansy adamın bedenine doğru atıldı. "Oh ma souffrance.." ( ah benim sızım demekmiş.)
Harry o kadar öfkeliydi ki gözleri kırmızı görüyordu. Son anda kendine hakim olamasa belki de öldürücü lanet yollayıp o öldürmüştü Zabini'yi. Hızlıca Draco'ya çevirdi gözlerini, iyi olduğundan emin olmak istedi. Gri gözler Zabini'nin cansız bedenine kitlenmişti. Harry ona ulaşmak için ilk adımı attığında hala asasını havada tutuyordu Draco.
Onca yıl ölümün kıyısında oyunlar oynamış, derin ve tehlikeli sırlara tanıklık etmiş ve yaşadığı tüm zorlukları yaptığı yanlış seçimler yüzünden yaşamış olsa da Draco artık eskisi gibi ölümle sarmaş dolaş olmadıklarını anlamıştı. Kıyısında kendi kararıyla oynamak ve en çok yaşamak istediği zaman kendi isteği dışında ölümle burun buruna gelmek arasında dağlar kadar fark vardı. Donmuştu, öleceğine inandığı an Harry ve Kid'in yüzü gelmişti gözünün önüne. İkisine de çok değer verdiğini ve sevdiğini biliyordu. Ama şimdi tüm varlığının onlar sayesinde iyileştiğini ve sürdüğünü anlamıştı.
Harry ona ilk adımı attığında havada tuttuğu asasını indirdi Draco. Gözleri, bambaşka bir alemde tüm büyülü evrenin sırrını çözüyor, ölçüp tartıyor gibiydi. Gözleri birbirini buldu. Draco tutması için ona elini uzattığında hemen tuttu ve parmaklarını birbirine geçirdi.
"Korktun mu, Potter?"
"Tahminimden fazla."
"Ben de.."
Şimdi ikisi de Zabini'nin ölü bedenine sarılmış olan Pansy'yi ondan ayırmaya çalışan Ron ve Hermione'ye bakıyorlardı. Başarılı olamayacaklarını anlayınca Hermione ona sert sayılabilecek bir tokat attı. Pansy gözleri boş kalmış bir halde sonunda ayrıldı ondan.
Ron diğer zindanların patlamada hasar görüp görmediğini kontrol ettikten sonra tatmin olmuş bir şekilde onlara döndü.
"Herm! Atrium, şimdi!!"
~•~•
Ginny ve Jordan sırt sırta vermiş üzerlerine bir kalkan örtmüş halde savaş vermeye devam ediyordu. Ama çok geçmeden yediği darbelerle kalkan çatlamaya başlamıştı. Parmaklarını birbirine daha da sıkı kenetlemişlerdi. Kadın kendini o kadar güçlü hissediyordu ki bu savurduğu lanetlere de yansıyordu. Bir isabet ettirdiği bir daha geri gelmiyordu ama isabet ettirmek o kadar zordu ki.
"Dokuz!!" dedi Jordan.
"Ne!?"
Üzerlerine gelen lanetledi savuşturdukça arada tek kelime ile anlaşmaya çalıştılar.
"Kişi", " var"
Dokuz kişi var. Kesinlikle Ginny'ye daha fazla görünüyorlardı. Bakanlığa ilk geldikleri kadar fazla değillerdi ama kesinlikle dokuz kişi de değillerdi.
"Emin misin?!"
"Evet."
Birden neden isabet ettiremediğini ve bu kadar baskı altında olduklarını anladı. Sayılarını çok göstermek için bir oyundu bu. İsabet ettiremiyordu çünkü isabet edecek birşey yoktu. Dayanamayıp bir küfür savurdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azkaban'dan Yankılanan Çığlık (Düzenleniyor)
Fiksi Penggemar[Tamamlandı](smut+fluff+action+drama!) Harry, Draco'nun da aynı şeyleri düşündüğünü asla tahmin etmeksizin adamı banyoya götürdü. Temiz kıyafetler ve havlular verdikten sonra şansını denemek istedi. "Yardım istemediğine emin misin?" dedi. Arsız bir...