Fransa(6)

5.5K 437 153
                                    

Hermione'yle ofisindeki konuşmadan sonra, mesai bitiminde hiç oyalanmamış ve Fransa ligi için ekipten önce belirlenen alana gitmişti Ginny. Öfkesi dinmiyordu ve neye öfkeli olduğunu da bilmiyordu.
Kendini Quidditch'e vermek istiyordu. Fırsatını bulursa yorgunluktan bayılıncaya kadar oynayacaktı.

Alanın genişliği, o alana giriş yapacak büyücü aileleri, turistler, meydana gelecek büyü gücüne(onların saklamak için yapacağı büyüler ve lig için gelenlerin büyüleri) dair verileri dikkatlice okudu. Fransa romantizmin şehriydi ama bununla aklını oyalamak istemiyordu. Eğer Harry ile gelseler nasıl olurdu hayalini kurmak sadece daha fazla öfkelenmesine sebep olacaktı.

Muggle korunma güvenliğini sağlayacak ekip arkadaşlarının gelmesine daha bir hafta vardı. Ligin başlamasına ise bir buçuk hafta. Elindeki verilerle ligin yapılacağı araziyi de ziyaret ettikten sonra yapacak birşey kalmamıştı. Alanın yakınındaki kasabaya gitti. Şarabı ile ünlü olan kasaba turist açısından bereketliydi. Ama yine de gereğinden fazla insan vardı.
Etrafındaki insanlara bakmadan aklına gelen fikri bir an önce hayata geçirmek istercesine binalara bakıyordu. Muggle gözünden kaçan, onların yokmuş gibi saydığı bir mekan aradı. Ama gözlerini tanıdık bir manzara işgal etti. Bir pelerinin dalgalanmasını gördü sonra da pelerini giyeni. Eski takımı Holyhead'den Susan. Göz göze geldiklerinde özlemle gülümseyerek kocaman bir kucaklaşma için birbirlerine yaklaştılar.
"Hey G!" sarıldıktan sonra kızın etrafına baktı. "Neden yalnızsın, geri kalan bakanlık-kafalar nerede?"

"Erken geldim. Uzaklaşmaya ihtiyacım vardı Sue."

Anlayışla bakan gözler birden cin bir fikirle aydınlandı.
"N'apalım biliyor musun? Şu muggleların şarap dediği şeyden içelim. Nasılsa yargılayacak kimse yok, ha?"

Cümlesini bitirirken Ginny'nin koluna girdi ve şarap tadım dükkanlarından birine daldılar. Ginny'nin alkolle zaten arası yoktu ama Susan öyle değildi. Tam bir erkek fatma havasında durmadan içiyordu. Kafasına koyan Ginny de ona yetişmek istediyse de küfelik bir biçimde sarhoş oldu.
"Onca sene bana olan sayygıszından yanaşşmadı sanıyodum ben. Gay olduğunu bile bilmeyen bir szalağa aşıkmışşım Suee!"

Güneş daha yeni batıyordu ve Susan onu ligin yapılacağı alana getirmişti. Çünkü yaklaşık bir saattir bi haldeydi, elindeki şişeyi ise biberonundan ayrılmayan bir bebek gibi kucağında tutuyordu. Çimlerde oturuyorlardı. O da kendi şişesinden içiyordu ama Ginny'deki kafa onda yoktu. Gülse mi üzülse mi bilemez bir halde kızıl saçlı arkadaşını izliyordu.

"Yoksa birine mi aşıkmış bizim Harry?"

"Yyook yyaa.. Gay olduğunu yeni anladı sayıyılırr." konuşamamasına kıkırdadı. "Zaten bi'daha kimseyle çıkmadı ki. Bana karşşı suçluluk duyyormuş. Ron öyle dedi." bir daha kıkırdadı. "Hadi orrdan, öyle olsa n'olcak. Teselli mi sankii?"

Şarap değilde litrelerce kıkırtı suyu içmiş gibi kıkırdayıp duruyordu. Kıkırdamaları ağlamaya dönüştü. Usul usul önce, sonra da gökgürültüsü gibi. Susan gülünecek bir şey olmadığını o an anlamıştı. Aşktan anlamazdı ki, tek duyduğu aşk Quidditch'eydi.
"Aguamenti" diye fısıldadı, asasından çıkan suyu Ginny'ye doğrulttu, sakinleşmezse bir büyü patlaması yaşayabilirlerdi.
Ginny'nin böğürtüsü hafiflediğinde kızın elinden tuttu ve çadırına buharlaştılar.

Ertesi gün Ginny, Susan'dan özür dileyip durmuştu ama çok daha iyi hissediyordu. Hiç ağlamadığı kadar çok ağlamış, hafiflemişti. Susan zaten oralı olmamıştı. Eline bir süpürge tutuşturmuş ve ölümüne kapışmaya başlamışlardı. O günü de öyle geçirmişlerdi. Susan'ın bir daha Ginny'ye içirmek gibi bir niyeti yoktu. Deli gibi yorulmasını sağlamıştı.

Azkaban'dan Yankılanan Çığlık (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin