Bölüm-2

8.1K 491 52
                                    

Korku, büyücü dünyası ve muggle dünyası için aynı derecede etkili bir duyguydu; insana birçok şey yaptırabilirdi ki; Voldemort'un ölüm korkusu yüzünden neler yaptığını hatırlatmaya gerek yoktu. Yıllar geçse de kolay kolay atlatılamayacak insanlar hala yaralarını sarmaya çalışıyor olacaktı. Pekçokları için Malfoy'ların Azkaban'da olması huzur kaynağıydı. Ancak bu mutlu günleri uzun sürmemişti. Çocukları kaçıran hasta ruhlu biri artık 4 haftadır ortalıktaydı. Cho ve Cedric'in kızları Lia kaçırılalı 2 hafta olmuştu.

Harry, Ron'un ofisinde bir o tarafa bir bu tarafa volta atıyordu. Sinirli ve uykusuzdu. Sabah Teddy'nin iyi olup olmadığından emin olmak için Andromeda'ya mektup yollamıştı, cevap içini rahatlatmıştı ama yine de kaçırılan onca çocuk için endişeliydi.

"Harry, otur lütfen. Başımı döndürüyorsun."

Hermione'nin sesiyle birden durdu ama turmadı, canı oturmak istemiyordu. Tam ağzını açıp rahatlamak için bir kaç küfür sıyıracaktı ki ofisin kapısı yaralandı. Colin-şimdi en genç seherbaz oydu- "Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama Cho yine burada." dediğinde Ron, sıkkınca içeri almasını ima eden bir el hareketi yaptı. İçeri gelen kadın, gözle görülür bir yoğunlukta solmuştu, yok olmak üzereymiş gibi görünüyordu, "Bir haber var mı?" dedi güçsüzce. 

Kimse ağzını açmaya cesaret edemedi. Harry, kapıda bekleyen Cho'ya içeri geçip oturması için işaret verdi, zira kadın zor bela ayakta duruyordu. Hermione sandalyesinde biraz öne kaydı ve karşısındaki koltuğa yığılan kadının ellerini kavradı. Cho hıçkırmaya başladığında ise Harry odadan sessizce çıktı. Bakanlığın koridorlarında yürümeye başladı, asansöre binip aşağıya indi, selam verdiğini fark ettiği insanlara karşılık verirken bir yandan şöminelere doğru ilerliyordu. Çıkmak istiyordu. Ama nereye gideceğine karar vermek için durakladığı anda şöminelerden birinden bir goblinin bağırarak bakanlığın içine koştuğunu gördü. "Onu gördüm, manyak herifi gördüm!!"
Harry anında müdahil olarak goblinin önüne atladı. "Hangi manyak adamı ve nerde?!"

                                                                                 ***

Ron ve Harry goblinin bahsettiği yere buharlaştılar. Goblinin anlattıklarından sonra beklemek vakit kaybıydı ve herhangi bir ipucunu riske atmak istemiyorlardı. 

Goblin, orada burada gezen, değerli taşlar arayan ve bunları aksesuara dönüştürüp kime denk gelirse satarak yaşayan bir zanaatkardı. Kendi ırkı içerinde bile marjinal sayılan bir tipti. İcra ettiği zanaati ise bu sayede hiçbir büyücü veya goblinin ulaşamayacağı seviyede özel ve göz kamaştırıcıydı. O sabah eşyalarını ve evi saydığı çadırını toparlamış ve nehir yataklarında bulunan bir değerli taşı bulabilmek için bir şelalenin yakınlarında bildiği bir yere buharlaştığını anlatmıştı soluk soluğa. Daha sırtından çantasını çıkaramadan karşı uçta beliren, tarifi zor bir çarpıklığı olan adamı görmüştü. Beline bir zincir bağlıydı ve bu zincirlere bağlı 5 çocuk vardı, anlattığına göre, üstelik çocuklar berbat görünüyor; birbirlerine bile bakmıyorlarmış. Bir kız ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başladığında çarpık diyerek tarif ettiği adam çadır kurma işini bırakıp, kızcağızın saçlardan tutup kafasını kaldırarak akan gözyaşlarını dar uzun bir deney tüpüne doldurmuş. Sinirden kuduran goblin söverken ayağı kayıp dengesi bozulduğunda en sona zincirlenmiş olan çocuk hariç kimse one fark etmemiş. Yassı bir ağaç kabuğuna bir taşla birşeyler kazımaya başlamış, işini bitirince de adama çaktırmadan ağaç kabuğunu arkasına doğru fırlatmış. Çıkan sesle beraber çarpık adam hemen pılınıpırtısını toparlamış, zincirleri çekiştirerek çocukları kolunu tutmaya zorlayıp buharlaşıp gitmiş.
 
Şimdi o ağaç kabuğunun başında birbirlerine umutla bakan kişiler Harry ve Ron'du. Bir çocuğun elinden çıktığı belli olan kısa cümlelere bakıyorlardı.
"İngiltere dışına çıkmadık. Hep su var. Çok büyüler yapmıyor. Bir günü bir yerde tamamlamıyoruz. "

Havada süzülen haritalar ve kocaman bir masanın etrafındaki seherbazlarla hararetli bir günden sonra sabahın ilk ışıkları doğarken sonunda bir plan yapılabilmişti. Haritalardaki belirlenen yerlerde nöbet tutmak üzere ikişerli seherbaz grupları oluşturulmuştu ve nöbet başlamadan önce ailelerini görmek ya da dinlenmek için toplantı odasını terk ediyorlardı. Harry de kendine bir bardak kahve bulmak için odadan çıkarken, kapıda Hermione ve Ginny'yi görünce gözleri büyüdü.
"Harry, ne kadar sevindim anlatamam. Kahraman Goblin Russ'u evde misafir ettim. Ron durumdan memnun değil ama o goblin gerçekten muhteşem biri." dedi Hermione.
Harry ince bir gülümsemeyle kafasını salladı.


"Ron!" kocasına seslenerek el sallamaya başladı. Ron da onlara katıldı ve Harry kahve içmeyi tamamen unuttu. Ginny kırgın bir gülümseme ile ona baş selamı vermişti sadece. Ama aralarındaki gerilimin azaldığını görmek Harry'yi mutlu etmişti. Sevgililikleri uzun sürmemişti. Harry öpüşmenin her zaman ıslak bir duygu olduğunu düşünürdü; tatminlik ya da belli bir bağ hissetmiyordu. Ginny'yi çok sevdiğini düşünürdü ama bunun aşk olmadığı, sadece güçlü bir algı tercihi olduğu ortaya çıkmıştı. Cinsel ilişki için zamanı geldiğini düşündüğü bir gece Ginny, Harry'ye romantik bir sürpriz yapmış ama sonu hüsran olmuştu. Harry kasılıp kalmış, Ginny ise ağlayarak kendinde bir sorun olduğuna inanarak oradan kaçmıştı. 

Harry bir süre kendine gelememiş; kadınlardan o şekilde etkilenmediğini sindirmesi zaman almıştı. Bunu önce Ginny'ye sonra da önemsediği tüm arkadaşlarına açıklamış başını yere eğmişti. Ginny kırgındı ama anlayışlıydı. Arthur iki saniye şok yaşamış olsa da kahkahalarla bunun sorun olmadığını söylemişti. Molly ne olursa olsun yanında olduğunu söylemişti. Ron daha zor kabul ettiyse de Ginny'yi kırdığı için onu bir kaç gün süründürmüştü.

"Harry, bu akşam herkes görev yerlerine gidiyor. Hazırlanmak için 5 saatimiz var."
diyen Ron' un sesiyle başını kaldıran Harry, " Ah evet, yeterli bir süre. Teddy' ye mektup yollamalıyım" dedi. Yanlarından ayrılmak üzereyken Ginny "Akşam yemeğini hep beraber yemeliyiz. Bize katıl?" diye yumuşak bir sesle rica edercesine sordu. Harry'nin yüzü aydınlandı ve sevinçle kabul etti.

***

Birkaç saat sonra Harry ve Ron ağaç kabuğunu buldukları şelalenin yakınında, etrafı rahatça görebilecekleri şekilde nöbetlerinde başlamıştı. Bu iş yakında bitecekti ve Harry bundan emin olacağına dair kendine yemin etti.

Azkaban'dan Yankılanan Çığlık (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin