Bir kaç bölüm öncesinde ay kayması yapmışım arkadaşlar çok özür dilerim. Harry aralığın değil kasımın ilk haftası bitince işe dönüyor. Draco da bu durumda kasımın ikinci haftasının ortasında işe başlamış oluyor.
So sorry!
~•~•
"Yarın işe başlıyorum."
Akşam yemeği için oturmuşlardı. Harry ona gününden ve takipte başarısız oldukları şüpheli tiplerden bahsetmişti. Draco ile bu gizli kapaklı organizasyonların neler olabileceğine dair fikir alışverişi bile yapmışlardı. Sonrasında Draco bu cümleyi söyleyince Harry boş bir suratla ona bakakaldı.
"Ne ara iş buldun ki sen?"
"Evde yemek ve temizlikle upraşıp, evcini gibi seni bekleyeceğimi düşünmedin herhalde."
"Ben ona evcini demezdim." dedi Harry.
"Hayal dünyasında yaşıyorsun."
"Hayal bile etmediğim bir şeye sahibim. İstediğin kadar laf sokabilirsin." diyip üzerine bir de göz kırpmayı eksik etmedi.
"Evet, iş diyordun."
Draco kafasını kaldırıp dümdüz bir suratla Harry'ye baktı. Alacağı tepkiyi merak ediyordu. Ne de olsa Weasley onu daha iyi tanıyordu. Ondan saklamak için iyi bir sebebi olmalıydı. Ve tepkiden memnun kaldı.
"Bugün, Weasley ile görüştüm. Seherbaz bürosunda stajyer olarak işe başlamamı uygun buldu."
"Bak sen." hem mutlu hem de endişeli görünüyordu. "Tebrikler, sevindim. Kendi adıma daha çok sevindim. Bencilliğin konuşuyor biliyorum ama cidden çok güzel bir haber bu." sakin kalmaya çalışıyordu.
Evde ve işte sürekli Draco'yu görecek olmanın verdiği heyecanla göğüs kafesi patlayacak gibi oldu. Her ne kadar bakanlıkta onun canına okuyacak olsalar da korumak için yanında olabilecekti.
Havadan ateş whiskysi ve iki bardak çekti. Kutlama yapmalılardı. Ron'a teşekkür etmeyi de unutmamalıydı tabi ki.
"Şimdi bana herşeyi baştan anlat, bilmek istiyorum."
Whiskylerini içerken monoton bir sesle bakanlıkta geçirdiği günü anlattı. Ardından Narcissa'nın da mezarını ziyaret ettiğini ve biraz da olsun huzur bulduğuna ikna olduğunu ekleyip bitirdi.Bunları konuşurken her zamanki gibi şöminenin karşısındaydılar. Ama iki adam arasında bu sefer boşluk yoktu. Omuzları birbirine yapışıktı, hatta Harry kafasını Draco'nun omzuna koymuştu. Draco huzuru ucundan da olsa yakaladığına inanmaya başladı.
~•~•
Kid'in zihnefendet olduğunu tüm yurt öğrenmişti. Kendisi de ne olduğunu bilmenin rahatlığını yaşıyordu. Üzerinde hissettiği baskı azalmış ve artık konulabilecekmiş gibi hissediyordu. Sadece daha fazla çabalamalıydı.
Çocuklar da yetişkinler de şimdi düşüncelerinde daha temkinli olmaya çalışıyordu. Kid'in aksine onlar akıllarının okunmasını rahatsız edici bir unsur olarak görüyorlardı. Ama bu çocuğun umrunda değildi çünkü kafasındaki sesler azalmıştı. Ya da artık zihnefendetin ne olduğunu bildiğinden dolayı sesleri geri plana atabiliyordu. Her şekilde halinden memnundu.
Özel yazı derslerini de hemen ertesi gün almaya başlamıştı. Yazarak iletişim kuruyordu hala. Ama bir türlü Draco'nun adını yazmaya eli varmıyordu.
Adamın geçmişini biliyordu, Lucius ve Narcissa'nın da. Çektikleri acıların ve utancın sebebinin de ne olduğunu biliyordu. Kaçtıklarını da. Herşeyi ve herşeyi biliyordu. Neyin çocuğu olduğunu görmüştü. Ama kimse ona bunu söylememişti. Bilinmemesi gerektiğini biliyordu Kid. Onun babası saydığı tek insan Draco'ydu. Ve şimdi onu tehlikeye atacak hiç bir adım atmamaya dikkat etmesi gerekliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azkaban'dan Yankılanan Çığlık (Düzenleniyor)
Fanfiction[Tamamlandı](smut+fluff+action+drama!) Harry, Draco'nun da aynı şeyleri düşündüğünü asla tahmin etmeksizin adamı banyoya götürdü. Temiz kıyafetler ve havlular verdikten sonra şansını denemek istedi. "Yardım istemediğine emin misin?" dedi. Arsız bir...