Akşam olupta ikiside evlerine gittiklerinde kız kendini yemeğe vermişti. Oğlansa içkiye. Umursamayana kadar sarhoş olmaya karak vermişti. Masada titreyen telefona çevirmişti bakışlarını. Arayan numara sinirle gülmesine neden olmuştu.
'Ne istiyorsun?'
Sesi sinirliydi ama kırgınlık barındırıyordu derinlerinde.
"'İyi olup olmadığını merak ettim sadece."'
Oğlan gözlerini devirmişti göremeyeceği halde. Kafası karışıktı. Kalbi kırgındı. Biraz da sarhoştu.
'İyiyim anne.'
Sonuna doğru kısılan sesi iyi olmadığını kanıtlıyordu belki de.
"'Baban ve ben, senin iyiliğini düşünüyoruz. Biliyorsun. Amerikaya geri dönmen hepimiz için olucak bebeğim. Lüften böyle yapmaya devam ederek hepimizi üzme."'
Şişeyi tuttuğu eliyle gözündeki yaşları silmişti sinirlice.
'Bir kez olsun bana sormadınız bile. 18 yaşıma girdiğim an özgür olduğumu söyleyip tek başına yapayalnız gönderdiniz buraya ve şimdi de geri yanınıza çağırıyorsunuz. Bir kez olsun sormadınız bile.'
Tekrar tekrar fısıldamıştı aynı cümleyi. Her seferinde daha da çok acı çekmişti.
"'Seni oraya bağlayan şey ne?"'
Ona sorulan soruyu kim bilir kaç kere sormuştu o da kendine. Neden gitmek istemiyordu? Vazgeçmek istemediği şey neydi? Onu buraya ne bağlıyordu?
Derin bir nefes almış sonra da mırıldanmıştı.'Aşık oldum.'
Ve işte söylemişti. İtiraf etmişti kendine. Belki sarhoşluğun getirdiği cesaretle ya da zamanın ona kazandırdığı kabullenişle. Başını koltuğa yaslamış gözleri kapalı karşıdan cevabın gelmesini beklemişti.
"'Namjoon daha çok gençsin. Kim bilir hayatında daha ne kadar aşık olucaksın. Bir kız için geleceğini mahvedemezsin. Hayat kendi elleriyle sana bir şeyler sunmaz hayatım. Kendin kazanmalısın. Ve bazen de fedakarlıklar yapmak zorundasın. Aşkından ölüyor olsan bile yarın o uçağa bineceksin."'
Dıt dıt sesleri duvarda yankılanırken kırılma sesleri de eşlik etmişti ona. Ortalıkta ne varsa kırmıştı hepsini. Sonra daha çok içmişti. Koltukta sızıp kalana kadar, kızı düşünerek içmişti.
●
Sabah olduğunda kız koltukta uyanmıştı. Pizza kutuları ve kola şişelerinin arasında yanında cips tabağı masadaki yarısı yenmiş çikolataların içinde... Banyoya giderken arkadaşının bıraktığı sesli mesajlar bozmuştu sessizliği.
"'İyi olduğuna emin misin? Gerçekten merak etmeye başladım. Eğer bir sorun varsa söyle bana. Seni seviyorum."'
Ve ev tekrar eski sessizliğine gömülmüştü. Elindeki çöp poşetini açıp çöpleri doldurmuştu içine. Kapıyı açtığında önünde pembe bir kutu buldu. Kaşları çatılırken bakışları boş apartmanda gezinmişti. Çöpü koyup içeri aldı kutuyu. Yavaşça kaldırdı kapağını. Pembe, süet iç çamaşırını kaldırırken dünü düşündü. Gözlerinin dolduğunu hissetti. Sonra küçük kağıt parçası çarptı gözüne. Yavaşça eline alırken yazan kelimeleri mırıldandı.
- Bu sondu.-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
underwear
Fanfiction(Monie-y size bir fotoğraf gönderdi) Monie-y: Bu gece bunu giymeni istiyorum. Ve ayrıca giyinirken perdeni açık bırakmayı unutma.