Düzenlendi✔
Ciğerlerime sıkışıp kalan nefesi büyük bir sitemle üfledim. Sağ köşeye yatıp cenin pozisyonu aldım. Üşümüyordum ama üzerimi örtmeye ihtiyaç duyuyordum. Bu tıpkı gece korkup ayağını yorgandan çıkaramamak gibiydi. Üzerime kat kat yorganlar örtüp karanlığa boğulmak istiyordum.
Kapı sessiz bir gürültüyle açıldı. Gözlerimi kan kırmızı duvardan ayırmıyordum. Orta yaşlardaki beyaz önlüklü adam dizlerinin üzerine çöküp beni sırt üstü çevirdi. Gözlerime ışık tutup oturur pozisyona gelmem için elini uzattı. Nazikliğini tam tersi bir kabalıkla reddedip kendim doğrularak sırtımı duvara yasladım. Derin bir nefes alıp gözlerini üzerimde gezdirdi.
"Nasıl hissediyorsun? "
"Bilmiyorum"
Sesim güçten yoksun ölüden bir nefes fazlasıydı. Bu adamı ilk defa görüyordum, gözlerimi gözlerine diktim. Yeşilimsi ela gözleri ve sapsarı saçları vardı. Gözlerinde anlam veremediğim duygular kırmızı odayı bakışlarındaki gibi yeşilimsi bir renge çevirdi. Bana acıyor gibiydi. Utançla bedenim sarsılırken uzun saçımı yüzümü kapatmak ister gibi yanaklarımın üzerine bıraktım. Nasıl göründüğüm hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Kaç yıl olmuştu aynaya bakmayalı? Elini yüzüme uzattığında ürkerek duvara sindim. Cam gibi parlayan gözlerinde üzüntüyle çatlaklar oluştu.
"Üzgünüm!"
Diye fısıldadı zar zor işitebildiğim bir tonda. Yüzüme dokunmak üzere olan parmaklarını avuç içine hapis ederek geri çekti. Siyah ince badimin kolunu dirseğimin biraz üstüne kadar katladı. Kolumun bir bölümü mosmordu ve bunu görmesiyle titrek bir nefes aldı. Aynı bölgeye defalarca iğne yapılmıştı. Ne olduğunu bilmiyordum. Baş parmağı kolumdaki morluğa gelecek şekilde kavradı çokta büyük olmayan eliyle. Olanları sanki bir üçüncü gözden izliyormuş gibi izledim.
"Sana ne verdiklerini biliyor musun?"
Başımı olumsuz anlamda salladım. Nefes almak ister gibi gömleğinin yakasına parmaklarını geçirdi. Burada olduğum süre boyunca ilk defa böyle birine denk geliyordum. Oysa ben deli olduğumu düşünmesini bekliyordum. Sakince ellerini teslim olur gibi kaldırdı.
"Bana ne gördüğünü anlatmanı istiyorum"
Duyulan tek ses,
Sessizlikti..!
Kaç dakikadır yanıma oturup konuşmamı bekledi bilmiyorum. Sessizliği bıçak gibi yarıp geçen çıkardığı kâğıdın hışırtısı ve kalemin kâğıttaki sesiydi. Fısıltılarla kendi kendine konuşuyor notlar alıyordu. Anlamsızca yüzüne baktım.
"Sana verilen bir tür madde yan etkiler oluşturmakta""Madde?"
Bana enjekte edilen her neyse öğrenmeye hakkım vardı değil mi? Yıllarca bir kere bile kaçmaya çalışmamış sesimi duyurmak için bir çaba içerisine girmemiştim. Yeterince uslu durmuştum en azından bunu bilmeye hakkım olmalıydı.
"Bir tür uyuşturucu diyebiliriz. Sadece senin DNA'na özel üretildi"Dünyam durdu bir anda, güneş doğmayı bıraktı. Su akmayı ateş yakmayı bıraktı. Isdırap gibi gelen dakikalar sessizlikle buluşunca işkenceye dönüşebiliyordu. Uyuşturucu mu vermişlerdi bana? Peki ya babam buna nasıl göz yummuştu. Annem hiç sesini çıkarmayıp sağ elinde zarifçe tuttuğu sigarasından usulca çekip benden yana bile bakmamıştı. Lanet olsun!
Bu adamlar beni gözlerinin önlerinde götürmemiş miydi? Kafam kazan gibi olmuştu. Buradan nasıl çıkabileceğimi bile düşünmemiştim ben. Çıksam da nereye gidecektim sahi? Babam dostunu asla kırmaz bir eşya gibi kolumdan tuttuğu gibi beni buraya geri getirirdi. Hoş gerçi ikisiyle de kan bağım yoktu. Bunu tesadüfen öğrenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Cüce
FantasyAy ruhunu dilinin tutulmasına neden olacak kadar güzel olan kadına emanet etti. Olmayan kalbinin teklediğini düşündü, deniz mavisi gözlerine bakarak. Şehvetle bir öpücük kondurdu çilek rengi dudaklarına. Gecenin sonunda, kadının rahmine bir bebek dü...