♠Katran Karası♣

401 51 49
                                    

Sadece bir aptal sürekli taşlara ya da insanlara takılır.

Friedrich Nietzsche

********

Yutkunarak herkese tek tek baktım, Ülkü ve Buğlem şaşkınlıktan oldukları yerde kalmışlardı. Mehti bana bir adım daha atıp dişlerinin arasından konuştu.
"Kime mühürlendin diye sordum!"

"Söylemek istemiyorum"
Dedim bir çırpıda, Asaf baba bana merakla baksada Mehti'ye döndü.
"Söyle!"

"Söylemek zorunda değil Mehti, bunu sende biliyorsun"
Bir süre durup bana baktı ve çıkıp gitti. Bende daha fazla herkesin bana bakmasına katlanamayarak odama adımladım. Kapıyı kapatacakken Toprak içeri girdi ve benim yerime kapattı. Gidip yatağa uzandım, nasıl böyle bir salaklık yapardım?
"Kime mühürlendiğini biliyorum"

Yanıma uzanırken söylediği sözler şah damarıma cılız bir çizik attı.
"Dün gece Mehti'ye nasıl baktığını gördüm"
Dedi titreyen sesiyle, başımı ona çevirsemde göz teması kurmuyordum.
"Peki ya sen, sen mühürlü müsün?"

Yönünü benden tavana çevirdi, siyah saçları beyaz yastığa dağılırken yan profilden ona bakmaya devam ettim.
"Evet"

Hiçbir şey söylemedim ve bende tavana bakmaya başladım. Dakikalar boyu öylece durduk, en sonunda derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
"Normal bir insana mühürlendim"
Yaşadıklarını aklına gelmiş olacak ki acı acı güldü.
"Sana birşey sorabilir miyim?"

"Sor" Dedi bana bakmadan

"Eğer birileri anılarını görebilseydi, ona izin verir miydin?"
Kaşlarını kaldırarak bana döndüğünde gözlerimi kaçırarak tavana döndüm. Dirseğini yatağa yaslayarak hafifçe doğruldu. Merakla bana bakan siyah gözlerini hissedebiliyordum.
"Düşündüğüm şey mi?"
Şüpheyle kıstığı gözlerine kaçamak bir bakış attım.

"Ne düşündüğüne göre değişir"

"Öyle mi?" Dedi sonlara doğru uzatarak.
Yattığım yataktan doğrularak sırtımı duvara yasladım.
"Emin değilim"

"Emin olalım o hâlde!"

Kalkarak yanıma geldi ve karşıma oturdu. Yüzüne baksamda gözlerine dokunmayaya özen gösteriyordum.

(Toprak)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Toprak)


"Bilemiyorum" Dedim tereddütle.

"Eğer böyle bir yeteneğin varsa geliştirebiliriz. Hadi deneyelim"
Başımı onaylarcasına salladım ve gözlerine odaklandım. Konsantre olmaya çalışıyor ve zihnimde ne varsa yığın hâlinde kenara itiyordum. Siyah göz bebeklerini ilmek ilmek zihnime işledim.

Kolları arasında tuttuğu kızıl saçlı kızın kalbindeki pençe izi ve hareketsiz bedeni öldüğünün en büyük kanıtıydı. Kız kardeşi öldürülmüştü. Beklenmedik saldırı çok dostunu daha ondan koparırken dizlerinin üzerine düştü siyah saçlı kız. Gözlerine işlemiş acı buzdan bir hançer gibi göreni delik deşik ediyordu. Harabeye dönmüş ifadesi yere serili olan dostlarında gezindi. Nasıl olurdu da zamanında yetişemezdi. Belki o da ölürdü ve bu ıstırap içinde yaşamak zorunda kalmazdı. Bağıra bağıra ağladı bağrına bastığı kardeşiyle, ailesinden geriye kalan tek kişiyi de koruyamamıştı. Kardeşini usulca yere yatırıp ayağa kalktı ve belindeki hançeri çıkardı. Ölmeliydi, bu acı onu bu denli yanarken yaşayamazdı. Hançeri kalbine saplamak üzereyken bir el hançeri çekip aldı. Sarı saçları ve ela hareleriyle ona bakan adam oldukça tanıdıktı. Adamın arkasında duran 16 yaşlarında gibi duran çocuğu görmesiyle nefesi kesildi. Koyu kahve saçları, yeşile kaçan ela gözleri ve dolgun dudaklarıyla orada duran kişiyi tanıyordu.

Pamuk Cüce Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin