♠Mor♣

384 37 33
                                    

Gökyüzünü taşıyan birini hiçbir yük ezemez.

Seneca

*******

"Bak sen şuna, fırsatçı!"
Diye avazı çıktı kadar bağırdı Meltem. Kendimi geriye çekerek Mehti'den ayrıldım. Üzerime yürüyen Meltem bana saldırmaya çalıştı. Mehti araya girerek buna engel olsa da ben arkasına sığınmak istemiyordum. Mehti'nin önüne geçerek Meltem'in odak noktasında yerimi aldım.
"Ne saçmalıyorsun?"

Dedim buz gibi sesimle. Kalbime saplanmış ince uçlu kazıklar kanatıyordu. Zayıf olmak istemiyordum. Güçlü olmak, dik durmak istiyordum. Bu yüzden kalbime çakılan kazıklara parmaklarımı doladım ve çekip çıkardım.
"Ben senin ne bok olduğunu bilmiyorum mu zannediyorsun ha?"

Güldüm, bu öyle neşeli bir gülüş değildi. Suratım ifadesiz halini aldı ve Meltem'e yaklaştım. Neredeyse burunlarımız birbirine değdiğinde durdum.
"Meltem"

"Seni rezil edeceğim" Dedi bana diklenerek.

"Madem öyle, o zaman ben başlayayım"
Anlamayarak bir adım geriledi. Mehti beni kolumdan tutup çekmeye çalışsada izin vermedim. Gözlerine baktım ve almam gerekeni aldım.
"Dün gece, neredeydin Meltem?"

Yutkundu ve bir süre cevap vermedi. Sarı saçlarını sağ eliyle omzunun üzerinden geriye attı.
"Ne saçmalıyorsun?"

Soruma soruyla cevap verdiğinde gözlerimi devirdim. Şuan beni geçiştirmeye çalıştığını biliyordum.
"Dün gece diyorum, düğünden önce ve sonra kimin evindeydin?"

Her şey bir anda gerçekleşti. Üzerime atıldı ve saçlarıma yapıştı. Bende ona saldırdığımda ikimiz de yere devrildik. Bana vurmaya çalıştığı sırada saçlarını dibinden kavradım ve kafasını yerle buluşturdum. Dikkat dağınıklığıyla üzerine oturdum. Suratına indirdiğim yumruk burnunun kanamasına neden olmuştu. Biri beni belimden tutarak Meltem'in üzerinden kaldırdı.
"Bırak"

Diye çemkirsemde beni umursamadı ve mutfağın diğer ucuna götürdü.
Belimi bırakarak önüme geçen Mehti'ye ters ters baktım. Mutfağa doluşanlara sırayla bakarak Meltem'i ayağa kaldıran Burak'a sabitlendim. Benimle göz göze geldiği gibi Meltem'i bıraktı ve kenara çekildi. Ülkü kenarda durmuş sırıtıyordu. Toprak ise bana onaylamaz bakışlar atmakla meşguldü. Meltem burnunu tutarak ağladı ve boşta duran elini bana doğultarak konuştu.
"Seni mahvedeceğim. Duydun mu beni!"

"Zevkle bekliyor olacağım"
Meltem'in üzerine tekrar atılacağım sıra beni engelleyen Mehti'nin diz kapağına tekme attım.
"Siktir!"

Meltem'e savurduğum yumruk araya giren Burak'ın gözünde patladığında yere yığıldı.
"Ağzına sıçayım!"

Buğlem Meltem'i mutfaktan çıkardı ve götürdü. Ağlama sesleri ve tehditleri dış kapının açılma ve kapanma sesi duyulana kadar devam etti. Onur yerden kaldırdığı Burak'ın gözüne buzluktan aldığı buz torbasını yerleştiriyordu. Kafamı Mehti'ye çevirerek ne halde olduğuna baktım. Sandalyeye oturmuş dizini tutarak sızlanıyordu.
"Ulan Mehti iki kişiyi götürüyor. Ben dayak yiyorum anasını satayım"

"Saçmalamayı kes lan!"
Masanın üzerinde duran elmayı Burak'a fırlatmış ve tam gözüne gelmişti. Yumruk attığım bölgeye elmanın çarpmasıyla Burak Mehti'ye öyle küfürler ediyordu ki kulaklarımı kapatarak mutfaktan çıkmak durumunda kalmıştım. Salona girdim ve tekli koltuklardan birine oturdum. Onur yanıma geldiğinde elimle yüzümü kapattım. Kimseye açıklama yapacak gücü bulmuyordum şuan kendimde. Meltem'in anılarına inmiş ve ne olduğunu görmüştüm. Yaptığı iğrençliği nasıl olurda anlatabilirdim ki?

Pamuk Cüce Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin