15.Bölüm

467 10 0
                                    

“… Tepkilerine hayranım, Melek. Bu yaptığına inanamıyorum. Gerçekten, patlayacağını tahmin ettim de bu kadarı biraz fazla oldu!” diye sert bir tonda bir ton konuştu Hale.

Belki de haklıydı. Öyle annemlere cırlamasaydım daha hoş olabilirdi. Ama beni anlamıyorlar, ben Umut’tan da Savaş’tan da vazgeçmek istemiyorum. Ya da vazgeçmekten ziyade ben seçim yapmak istemiyorum. Yanlış bir seçim yapmaktansa ikisine de tekme vurmaya razıyım.

“Ne yapsaydım, ailem resmen bana Savaş’la Umut’u yapmaya çalışıyor. Ben seçim yapmadıkça annemle babam birbirine giriyor, Burak keskin bakışlarıyla beni oturduğum sandalyeye mıhlıyordu. Ben kaldıramıyorum canım böyle üstüme gelmeleri.”

Yarım Saat Önce…

“Beğendim mi, Umut oğlum, yemeği?” dedi annem babama yan bakış atarak.

“Çok beğendim Elif teyze. Ellerine sağlık hepsi leziz olmuş.”

“Afiyet olsun. Duydun mu Tufan? Dinle de duy gerçekleri.” Diyerek sırıttı annem babamın suratına bakmayarak.

“Hadi hadi, tamam tutturmuşsun bu sefer.” Babam hafif kıvrık ağzıyla gülümsüyordu. Annem kafasını kaldırıp babama sert bir bakış sundu babam biraz daha gülümseyip Savaş’a döndü. “Az yedin sen Savaş oğlum, ye biraz daha.” Dedi babam, benim gözümde anneme misilleme yaparak.

“Ellerinize sağlık,” Savaş anneme dönerek gülümsemeye çalıştı ama beceriksizce sadece dudaklarını oynatmıştı. Annemde kafasını hafif sallayarak Savaş’ın ki kadar beceriksizce bir gülümsemeyle karşılık verdi. “Bu lezzetli yemeklerden biraz daha yemek isterdim ama doydum Tufan amca.”

Babam gülümserken anneme hadi, dercesine kızgın bir bakış attı. Annem dudaklarını gererken Savaş’a dönüp “Afiyet olsun” dedi içten bir gülümseme gibi görünen suratıyla.

Ama içten bir gülümseme olmadığını Savaş’ta dâhil herkes biliyordu.

Masadan kısa bir sessizlik geçti. Burak içinden bana küfürler yağdırdığını duyabiliyordum. “Eh, be, bücür sardın başımıza bu adamları.” Diye sızlanıyordu kesin. Ama çıtını çıkarmıyordu sadece kızgınlıkla parlayan siyah gözleriyle arada bakarak beni sandalyeme gömüyordu.

“Ee, oğlum, Anıl nasıl?”

“Çok iyi. Evlenecekmiş. Yakında davetiyeyi alırsınız zaten.” Savaş’ın bu evlenme işinden hoşlanmadığı kesindi.

“Hiç evlenememiş olmak hoşuna gitmiyor, tabii. Hayırlısı olsun, ne diyelim.”

Savaş kafasını kaldırıp babama baktı. “Evlenememiş olmanın neresi kötü. Çocuğu da var üstelik.” Dedi ölçülü bir ses tonuyla. Öfkesi içine sinmiş gibiydi ama dışına yansıtmamayı başarabiliyordu. “Her neyse şimdi hiç tadı kaçırmayayım.”

“Evlilik önemlidir Savaş. Yuva gerçekten önemlidir. Sende kuracaksın, kurmakta isteyeceksin. Çocuktan ziyade yuva istendiğin zaman anlarsın babanı. Bak, Savaş, oğlum, benden sana tavsiye, evleneceğin kızı iyi seç. Ve olmuyorsa da zorlama. Zorlamanın sonucu hüsran oluyor. Sevmediğinin yanında da hayat zehir oluyor. Sev, sevdiğin gibi de seveni bul, ama ilişkilerde sevmek yetmiyor, sevdiğini hissettirmende lazım. Elif’le ben boşandık, benim hırsım ve salaklığım yüzünden, ne kadar reddetse de o inatçı kadın beni bende onu seviyorduk, işte bu yüzden ayrılık sadece evlerimizi ayırdı. Sana bunları anlatıyorum çünkü benim hayırsız oğlanın bir kulağından girip diğerinden çıkıyor. Sen anlarsın belki de, hayatında vereceğin en büyük kararı daha doğru verirsin.”

Siyah mı? Mavi mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin