Belki de bazen tek yapılması gereken şey hiçbir şey yokmuş gibi yapmaktır.
Belki de yapılması en doğru şey her şeyi kafaya takmamaktır.
Mert’i taktım, sessizlikte boğuluyordum az kalsın.
Mert’e takıldım, hayatıma iki insan girdi o boşlukta.
Ben bir şeylere takıldıkça insanlar oynattı benim hayatımı.
Belki de yapılması en doğru şey sadece ileriye bakmaktır.
Başaramadım.
Sessizce yatağımda kıvrılmış, pikeyi kafama çekmiştim. Tüm yaşadıklarımın özetini çekip anlamaya çalışıyordum ki bu fazlasıyla karmaşık bir hal almıştı. Kafam allak bullaktı, sorular vardı ama cevapları bilge Melek bile veremiyordu.
Umut’la Savaş’a el sallamama rağmen hala ve hala arkamda kavga edip duruyorlardı. Tüm hafta boyunca güya Burak’ı ziyarete geldiler. Onların hayatımda olmaları hoşuma gitmiyor değil, ama arada kalmak… İşte o beni feci yıpratıyor. Ben noktayı koydukça onlarda nokta koyuyor ve oluşan üç noktada devam ediyoruz.
Neden hayatlarımdalar hiçbir fikrim yok, değişken mizaçlarıyla ne dertleri olduğunu çözebilmiş değilim. Beni istiyorlar onun farkındayım ama neden beni bu kadar ısrarla istiyorlar tam bir muamma. Hele de benim kimi istediğim hiç açıklığa kavuşmuş değil. Kendimi bile bir boşlukta kaybetmişken, kimi istediğimi ve neden birini istemek zorunda olduğumu sorgularken tam bir Raika olduğum açık ve net.
O yazlıkta ‘hiç birinizi istemiyorum!’ diye histerik bir kriz geçirip Umut’a bağırırken kendimi rahatlamış hissetmiştim. Mert’in başlattığı renk oyununu bitirmiş ve hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim diyip iki adamı da sonlandırmıştım.
Ama onlar sonlandırmadı.
Onlar sonuç istiyor.
Onlar beni istiyor.
Bir şeyde artık eminim, Umut beni almak için her şeyi yapabilecek birisi. Umut saf şeker çocuk değil! Umut mavi, evet, ama mavinin en doruk hali, Umut gökyüzü ama sürekli şimşeklerin olduğu ve uçakların hiç havalanamayacağı bir gökyüzü, Umut gündüz, ama umut karanlık, Umut benim yanımda iyi ama benim karşımda belirsiz. Umut geçmişinde çok şey yaşamış biri, Umut benim anlayamadığım tonlara sahip ama hep anladığımı zannettiren biri. Umut çok konuşkan ama hiçbir şey anlatmayan biri. Umut kendini maviye saklamış bir çocuk, sırları olan ve benim anlayamadığım biri, İşte Umut’un garip olduğuna eminim. Savaş’a attığı o yumruktan sonra, benim ondan her uzaklaştığımda kararan açık mavi gözlerini gördükten sonra tüm bunlara eminim.
Ama emin olmadığım bir şey vardı. Umut neden benim yanımda? Umut neden benim karmaşık dünyama girip düzeltme çabasına gerek duydu? Umut neden Buğra’ların o teklifini kabul etti? Ki en önemli soru Buğra’lar tam olarak ne teklif etti?
Gergince sırtüstü yatıp geceye karışmış beyaz tavana baktım.
Bir şeye de eminim. Umut’a Mavi, Savaş’a da Siyah demem yaptığım en iyi tespitlerdendi.
Çünkü Mavinin tonları vardı, Siyah gibi tek değildi.
Açık mavi de vardır, lacivert de. Toz maviyi de bulabilirsiniz, kraliyet mavisini de. Kobalt mavisini mi istersiniz, kot mavisini mi? Alice mavisinde gezerken huzurla, birden gece mavisinde uyanabilirsiniz. Saks mavisine mi göz atmak istersiniz yoksa pers mavisi mi tatmak? Hile mavisi de hoştur ama Teal de.
Mavi, mavi ve mavi… Mavi çoktur, mavi çoğu zaman anlaşılmazdır. İşte Umut da tam bir maviydi. Umut mavi gibi huzur kokuyordu ama aynı mavi gibi ulaşılamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah mı? Mavi mi?
Teen FictionYürüdüğü yolda asfaltın siyahıyla göğün mavisi arasında kaldı, Melek. Siyah asfalta uzanıp mavi göğü izleyemeyeceğini öğrendiği vakit, seçim vaktiydi. Hep renkler arasında kalmış renksiz bir kız, rengini seçmeliydi. Peki ya, ...sevmek hangi renkti...