Böyle bir gücü şüphesiz Firavunlar doğurur. Ama, her Firavun kendi Musa'sı ile doğar
...Baltık Denizi Kıyı Adası (Rusya)
Rusya, bugün hiç olmadığı kadar havası ısınmıştı. Soğuktan muzdarip olmuş ahali bugünün güneş açması ile hayli sevinmişti. Hepsi, tarlalarına ekinleri ekmek için koştular. Aralarında Alice Russel ve babası James de vardı. Koşarak denize son derece yakın olan tarlalarına gidiyorlardı. Tarlaya bütün köylüler vardığında Alice büyük bir heyecan ile koşmaya devam ediyordu:
"Элис! Девушка, куда ты идешь?"
(Alice! Kızım nereye gidiyorsun?)
"Я не пришел, чтобы обрезать тебя, папа. Я пришел увидеть море, в которое влюбился. Я просто собираюсь сбить ноги и расслабиться."
(Seninle tarla budamaya gelmedim ki baba. Aşık olduğum denizi görmeye geldim. Biraz ayaklarımı çırpıp rahatlayacağım sadece.)
"Будь осторожен, Алиса! Османские корабли могут прийти! Что мне делать, если тебя заберут? Давай скорее, пожалуйста."
(Dikkatli ol Alice! Osmanlı gemileri gelebilir! Seni alıp götürürlerse ben ne yaparım? Çabuk gel lütfen.)
"Hе волнуйся, папа. Бог со мной. Оба османских корабля приближаются к гавани. Очень редко, но татары приходят. Не беспокойся обо мне!"
(Merak etme baba. Tanrı benimle. Hem Osmanlı gemileri limana yanaşıyor. Buradan gelse gelse çok nadir fakat Tatarlar gelir. Bir şey olmaz bana merak etme!)
"Говоря об этом, Алиса, Педро, должно быть, принес новую рыбу. Иди туда и принеси рыбу, девочка. Но, как я уже сказал, будьте осторожны. Не позволяй им забрать тебя у меня."
(Liman demişken Alice, Pedro yeni balıklar getirmiş olmalı. Oraya gidip birkaç tane balık al kızım. Ama dediğim gibi dikkatli ol. Seni benden almalarına izin verme.)
"О, не волнуйся, папа. Я защищу себя. И Бог защитит меня."
(Ah, merak etme babacım. Ben kendimi korurum. Tanrı da beni koruyacaktır.)
Gümüş paraların olduğu keseyi kızına uzattı James. Uzun elbisesi ile çıplak ayak ile limana doğru koşuyordu Alice. Babasının ilk göz ağrısı, annesinin birtanecik kızıydı. Hırslı, inatçı zeki Alice... Limanda koştura koştura ilerlerken herkes bu deli kızın kim olduğunu biliyordu. James'in birtanecik deli dolu kızı Alice. Pedro gemisindeki balıkları ağdan çıkarıyordu. Bir sürü alabalık avlamıştı. Bir-kac tane alabalığa 17 gümüş verdikten sonra limana diğerlerine oranla çok büyük bir kadırga yanaştı. İçerisinde kimler olduğunu merak etmişti Alice. Dikkatlice kimlerin geldiğini seyrediyordu ki, eli silahlı tatarlardı bunlar. Kadırgayı hareket ettiren mavi gözlü tatar ile göz göze gelince hemen oradan kaçmaya kalktı. Tatarlar ise onun peşinden koşuyordu. Çıplak ayak ile daha fazla koşamıyordu ayağı yara bere içinde kalmıştı. Takatten düşüp yavaşlayınca tatar korsanlarından biri omzuna attı genç kızı. Bağırarak yardım çığlıkları atıyordu kadınlar. Ama en acısı genç Alice'nin yakarışları idi:
"Позволь мне взять рыбу к моему отцу! Моему отцу будет любопытно, отпусти меня! Ради бога, оставь меня в покое! Ради великой Матери Марии, не смотри на эту жестокость по отношению ко мне!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tahtın Sultanı ~1 |TAMAMLANDI|
Historical FictionOsmanlı'nın en keskin döneminde savaş entrika dolu duygusal bir macera... "Bu savaşta ya iktidar olacaksın ya da güç. Seni seçiyorum hatun. Bu sıradan bir seçim değil, zira cihanın bir diğer sahibi sen olabilirsin. Sadakatini gösterirsen elbette. Al...