Haftalar geçmişti bu karar üzerinden. Her şeyden bir haber olan Şehzade Selim sancağını üstün bir gayret ile en iyi şekilde yönetiyordu. Validesi de oğlunun bu vaziyetine içten içe epey seviniyordu. Lakin hakikatin farkındaydı. Babası ile olan soğuk savaşın farkındaydı. Oysa ne çok severdi çocukken oğlunu. Bizzat yanından ayırmazdı Selim'i. Lakin şimdi işler çok farklıydı. Her gece dua ediyordu, oğlunun hayatta kalıp bir gün tahta çıkması için.
Kuzgun payitahtta kalmıştı bir süreliğine. Zira şeyhülislamın verdiği fetvayı işitmiş ve payitahttaki haberleri Kefe'deki dostu İskendere mektup şeklinde yazıyordu. Sultan Mehmed Han belki kararından cayar diye tetikte bekliyordu. Lakin kifayesiz bir bekleyişi bu. Sultan Mehmed Han ilk divanında sefer kararı almıştı. Viyana'yı kuşatacaklardı. Macaristan'dan sonra Avusturya'yı ele geçirmekti niyeti. Hristiyan aleminin arası papa ile bozuktu. Bu da onun için biçilmez bir kaftandı:
"Paşalar! İrademdir, Viyana'ya sefere çıkıyoruz. Sefere çıkmayalı epey vakit oldu. Hristiyan aleminde de iç karışıklıklar olduğu malum. Bu bizim için büyük bir fırsat."
"Emrü ferman yüce padişahımızındır!"
"Şehzadelerim de sefere katılacak. Savaş tecrübesi kazanmalarında fayda var. Bizzat ordumun başında olacağım."
Kepenekli pencereden bu sefer kararını işitmişti Kuzgun. Şehzadelerin de geleceği haberi olunca hemen Kefe'ye bir mektup yazdı Kuzgun:
"İskender... Sultan Mehmed Han, sefer kararı almış. Avusturya'ya sefere çıkacak. Şehzadelerin hepsinin Edirne'deki ordugaha gelmesini emrettiler. Beklediğimiz an geldi İskender. Sultan Mehmed Hanı tahttan indirip, şehzademizi tahtta çıkaracağız. Zira eğer hünkârımız ölmezse şehzademiz ölecek."
Ulaklarla Kefe'ye doğru yola çıktı mektup. İskender'de artık şehzadeye ölüm fermanından bahsetmeliydi. Yoksa ilk karşılaşmalarında padişah, oğlunu katledecekti. Günler sonra mektup İskender'e ulaşmıştı. İskender büyük bir heyecan ile payitahttan gelen mektubu okumaya başladı. Okudukları üzere şehzadenin yanına gitti. Dairesinde Ayşe Sultan, Firuze Hatunda vardı:
"Şehzade hazretleri..."
"İskender, mesele nedir?"
"Şehzadem, payitahttan bir haber geldi. Hünkârımız sizin ölüm fermanınızı vermiş. Ona isyan ettiğiniz gerekçesi varmış. Kuzgun'un dediklerine göre güya siz İran Şahı ile anlaşıp hünkârımızı tahttan indirecekmişsiniz. Buna dair sizin mührünüzün basıldığı çeşitli mektuplar varmış. Viyana kuşatması için Edirne'deki ordugaha sizi çağırıyor. Sizi katledecek..."
Ayşe Sultan gözlerini fal taşı gibi kocaman açtı. Gözleri dolmuş, öfke ile baktı oğluna:
"Zinhar olmaz! Ölürüm de göndermem seni Şehzadem!"
Şehzade Selim büyük bir soğukkanlılık sergileyerek yaverine döndü:
"Benim babama itimadım tam İskender. Düşmanlarım belli ki bana tuzak kurmaya çalışıyor. Eğer ordugaha gitmez isem o vakit emrimi hiçe saydı diyerek canımı alacaklar. Hünkârımız asla bana kıymaz. Biz birbirimize söz verdik..."
Flashback
Sultan Mehmed Han ve oğlu Şehzade Selim terasta karşılıklı latife ediyorlardı. Selim, babasına dönerek yeniçerilerin ona olan sevgisinin asla bir isyanla sonuçlanmayacağını vurguladı:
"Hünkârım, ben her şeyin farkındayım. Yeniçerilerin bana olan sadakatinin sizi epey düşündürdüğünü biliyorum. Lakin ben zinhar size isyan etmeyeceğim. Allah şahidim olsun zinhar etmem etmeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tahtın Sultanı ~1 |TAMAMLANDI|
Historical FictionOsmanlı'nın en keskin döneminde savaş entrika dolu duygusal bir macera... "Bu savaşta ya iktidar olacaksın ya da güç. Seni seçiyorum hatun. Bu sıradan bir seçim değil, zira cihanın bir diğer sahibi sen olabilirsin. Sadakatini gösterirsen elbette. Al...