sindirella

351 17 0
                                    

Karşımda ki yeşil gözler, adeta içime işliyorlardı. İçlerinde bolca şaşkınlık ve anlayamadığım bir duygu vardı. Çağrı gerçekten duygularını saklamayı iyi beceriyordu. Acaba beni gördüğü için mutlu mu olmuştu. Yoksa tam tersine beni gördüğü için canı mı sıkılmıştı. Bana doğru adım attığında ne yapacağımı bilemedim flimler de böyle sahneler çok romantik ve tatlı duruyordu, ama gerçekte işler pek de öyle yürümüyordu. Çağrının elleri bileğimi kavradığında kendimi ona bıraktım ve beni peşinden sürüklemesine izin verdim. Bizi kimsenin duymadığı bir yere getirince bileğimi bırakıp direk gözlerimin içine baktı. Ürpermiştim. 

Korkmalı mıydım.

-"Senin burada ne işin var?"

Sorduğu soru karşısında gözlerimi kıstım. Sanırsam onun için ikinci seçenek seçilmişti.

-"Ne demek ne işin var. Burada yaşıyorum."

Gözlerini kısma sırası Çağrıdaydı.

-"O nu kastetmediğimi biliyorsun. Buraya neden geldin."

Bunu sen hak ettin Çağrı bey, sanırsam sana üzümlü kekim diyerek biraz fazla şımarttım. Ne demiş atalarımız besle bülbülü oysun gözünü. Yani umarım öyle demiştirler.

-"Bunu bence senin açıklaman gerekir Çağrı, otobüsteki oyunu hala sürdürmeye devam etmişsin. Bana otobüsten inince her şeyi açıklayacağını söyledin oysa ki, bu durumda da arkadaşların ki buna Ece de dahil benim bunca zamandır senin sevgilin olmama rağmen neden ortalarda gözükmediğimden dolayı şüphelenmeye başlamışlardır. Ben buraya sana yardım için geldim. Ama görüyorum ki yanlış yapmışım."

Çağrı elini başına götürüp, anlını sıktı şu an büyük bir düşünce krizinin içinde gibi duruyordu. Ahh be üzümlü kekim seni bu hallerde görmek inan beni de yoruyor, ama seni şu Ece belasından kurtarmak için yapmam gereken şeyler bunlar

-"Tamam bak, söyleyememiş olabilirim ama en kısa sürede bu işi halledeceğim."

Hah yemezler üzümlü kek, bunu sen istedin dudaklarımı bükerek,

-"Peki, o zaman sana  yardımcı olayım. " 

diyerek. Kafamı bizi uzaktan gözleriyle kesen Eceye doğru çevirip gülümseyerek bağırdım.

-"Ece, bir saniye buraya gelir misin sana söyleyeceklerimiz var."

Ece kafası karışmış bir şekilde sandalyesinden ayağı kalktığında, Çağrı beni kollarımdan tutup kendine çevirdi ve yüzünü yüzüme yaklaştırarak;

-"Ne yapıyorsun sen" 

dedi. Onun kollarından hızlıca kurtuldum ve

-"Çağrı artık senin yöntemlerinle oynama zamanı geçti, şapkanın borcu ödendi. Şu an ya benim yöntemlerimle gideriz ya da Eceye şu an burada her şeyi anlatırım."

Yürü be kızım, kim tutar seni. Şu an nerden geldiğini anlamadığım özgüvenli sözlerle, Çağrının kafasını karıştırmıştım. Gözleri bir benim bir de bize doğru yaklaşan Ecenin üzerinde gidip geliyordu. Ona doğru bir adım atıp kulağına doğru fısıldadım

-"Seç bakalım Çağrı bey, o mu ben mi?"

Ece sonunda yanımıza vardığında Çağrı ondan gözlerini ayırmıyordu. Ben de merakla onun her hareketini kafama kazıyordum. Ece

-"Çağrı bana bir şey mi diyeceksin. Bu adını pek hatırlayamadığım arkadaş umarım beni buraya boşu boşuna çağırmamıştır."

Eceye gözlerimi devirdim. Şu an daha önemli işlerim olmasa onun cevabını gayet iyi verirdim de, şu an ilgilenmem gereken hayat memat konusu bir durum var. Çağrı hala Ecenin gözlerinin içine bakıyordu. Hadi ama sahte otobüs aşkım, ilerdeki üçüzlerimin babası hepimizin kaderi şu an senin ağzından çıkacak kelimelere bakıyor.

otobüs aşkım [düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin