Artık 7 yaşında olan Jimin'in okuldan eve geldiği andan itibaren hemen televizyon başına kurulup buz pateni gösterilerini merakla izleyişi büyükannesinin ilgisini çekmişti. Boşanma aşamasında kafası karışık bir şekilde bir şeyleri atlatmaya çalışan kızına bahsetti bundan.
Genç kadın oğluna olan ilgisizliğinden pişmanlık duyarken, annesinin söylediği şeyle küçük çocuğa dikkat etmeye başladı. Jimin eve geldiği anda çantasını bir köşeye fırlatıp salonun ortasına çöküyor, bir süre sonra kendini tutamayıp buzda kayanları taklit etmeye çalışıyordu. Minik oğlunun bu şapşal halleri kadının moralini biraz yükseltmişti. Bu yüzden normal işinin yanında yarı zamanlı bir işe başlayıp çocuğunun hayallerini gerçekleştirmekte yardımcı olmak istemişti.
Bir iki ay sonra, kazandığı parayı oğlunun çok sevineceğini bilerek heyecanla kursa yatırdı. Jimin yine annesinin elini minik parmaklarıyla sıkıca kavramışken habersizce kursa ilerledi. Çocuk gibi seke seke yürüyen annesiyle birlikte.
Sonunda ulaştıklarında Jimin'in ağzı şaşkınlıkla aralanırken 'o' şeklindeki dudakları hızla bir sırıtışa sarıldı. Jimin kısılan gözleriyle annesine bakıp neşeli kıkırdayışlarıyla kadının beline kısa kollarını doladı.
"Teşekkür ederim anne. Göreceksin, çok çalışacağım. O televizyonda izlediklerim gibi çok iyi olacağım. Seni yüzüstü bırakmayacağım." Kadın oğlunun küçük suratını elleri arasına alıp dudaklarını sıkıca çocuğun alnına bastırdı.
"Sen beni hiçbir zaman yüzüstü bırakmadın canım oğlum. Bırakamazsın da."
Jimin dudaklarından silemediği büyük sırıtışla bir annesine bir de büyük buz pistine baktı yerinde heyecanla zıplarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐜𝐚𝐧'𝐭 𝐧𝐨𝐛𝐨𝐝𝐲 𝐥𝐨𝐯𝐞 𝐲𝐨𝐮, 𝐲𝐦
Fanfiction[yoon.min] "Beyaz buzun üstündeki zarif hareketlerini anlatmaya kelimelerim kifayetsiz kalır, büyüsünü bozmaktan korkarım. Bilmem o güçlü sıçrayışlarının, dengeli dönüşlerinin isimlerini. Ama hep gözümde minik, beyaz bir güvercindir Park Jimin. V...