Merhabalar! Bu bölüm yazarken en çok zevk aldığım bölümdü sanırım, umarım siz de seversiniz :3
İyi okumalar!!
___
Jimin olimpiyatlara yönelik çalışmaya başladığından yaz ayları yine onun için fazlasıyla yoğun geçiyordu. Tam küçük kutup koalasıyla daha çok zaman geçireceği için mutlu iken, şimdi yine ayrılmışlardı birbirlerinden. Fakat Min Yoongi Park Jimin'i bu kadar kolay bırakacak değildi bu sefer.
Jimin'in daha sıkı tempoda olan çalışmaları yüzünden kendini ve sağlığını boşlayacağını biliyordu, bu yüzden yanında olmalıydı sürekli.
Birkaç hafta önce Jimin'in antrenörüyle tanışmış, ona göz kulak olması gerektiği için kendisinden izin almıştı. Kadın hem Jimin'i kardeşi gibi sevdiğinden, hem de sporcusunun sağlığını en iyi seviyede tutmak istediğinden Min Yoongi'nin onlarla birlikte Jimin'in asıl çalıştığı salona gelmesine izin vermişti. Burası tanıştıkları yere göre çok daha büyük ve nitelikliydi.
Sıcak yaz sabahlarından hazzetmemesine rağmen erkenden kalkıp Bayan Chung'ın evine gittiği ve küçük aileyi rahatsız ettiği nadir günlerden biriydi yine.
"Günaydın efendim!" Yoongi kendinden alışılmadık bir şekilde şevkle gelmiş ve pijamalarıyla kapıyı açan Areum'un gözlerini ovuşturarak geri çekilmesiyle eve adımını atmıştı. "Günaydın Yoongi. Sen bu saatlerde bilmem kaçıncı rüyanı görüyor olursun normalde, bir şey mi oldu?" Kadın merakla sorduğunda Yoongi ayakkabılarını çıkarırken yanıtladı.
"Bugün Jimin'in serbest günü. Bütün gün evde yatmasına izin veremem. Verirsem de benimle yatsın." Yoongi gayet rahat kurduğu cümleleri şöyle bir gözden geçirdiğinde ne kadar yanlış anlaşıldığını fark edip elleri 'hayır' anlamında kopacak kadar hızlı sallayarak gözlerini fal taşı gibi kocaman açmıştı.
"Yani benimle yatsın derken birlikte gayet normal bir şekilde zaman geçirmek anlamında şey etmiştim." Areum zaten çocuğun dediği çoğu şeyi anlayamayacak kadar mayışmış durumdayken yanlış anlaşıldığını düşünüp korkuyla düzeltmeye çalışması komiğine gitmiş ve kıkırdamıştı.
Kuş yuvası gibi olan saçlarını daha da karıştırarak "Jimin Hazretleri odalarında zıbarı- istirahat ediyorlar Yoongi-sshi. Yani rahatsız etmekte ve uyandırmakta fazlasıyla özgürsünüz." dedi. Yoongi gülerken kadın gitmeden önce "Biz kahvaltı yapacağız içeride, acıktıysan gelebilirsin tatlım." diye ekledi.
Ancak Yoongi'nin daha farklı planları vardı bugün için.
Odanın kapısını sessizce aralayıp arkasından geri kapattığında yorganı yere atmış, bir bacağını neredeyse kafasına kadar çekerek mışıl mışıl uyuyan minik sevgilisini gördü. Yoongi ses çıkarmamakta özen göstererek biraz daha yaklaştı çocuğa. Aklındaki onu dönem başında uyandıran bu sinsiden intikam alma düşüncesi Park Jimin'i uyurken gördüğünde uçup gitmişti uzaklara.
Kot pantolonuyla yatağa oturmak istemediğinden usulca çıkarıp kenara koymuştu. Onlarda sıkça kaldığından Jimin'in kendisi için oluşturduğu çekmeceyi açıp içinden bir şort bulup altına geçirdi. Yatağın yanına gidip sarışının üstünde biraz eğilerek uykudan daha çok şişen aralık dudaklarını ve yer çekimine meydan okuyamadığından yastığına sarkmış hafif şişkin yanaklarını seyre daldı yüzünde aptal bir sırıtışla.
Sonra çocuğu uyandırmamaya özen göstererek koca yatağı tek kişi kaplayan Jimin'in yanında kendine yer edinmeye çalıştı. Biraz uğraşlardan sonra kolunu uyuyan sarışının arkasından beline atmış, bacaklarını birbirine sarıp kendine doğru çekmişti. Jimin bir süre sonra hareketlenip ensesini gıdıklayan ılık nefeslerle arkasını döndü hâlâ kapalı olan gözleriyle. Hiçbir şekilde rahatsız olmadan uyumaya devam ettiğinde Yoongi kıkırdamış ve çocuğun perçemlerini üfleyerek onunla oynamaya başlamıştı.
Jimin sonunda gözlerini birazcık araladığında tam yüzünün dibindeki sevgilisinin suratını görünce ciddiye almamış gözlerini tekrar kapatmıştı. "Bak evren de benim uyanmamı istemiyor. Gözlerimi açtığımda bile rüya görüyorum." Jimin uykulu ve derin sesiyle konuşurken yastık tarafından bastırılmış yanağının şişmiş dudaklarına baskısıyla kelimeleri ağzında yuvarlanmıştı. Yoongi gülüp uzun ve ince parmaklarını sarı saçların arasında saklanan kulağının arkasına götürdü ve okşamaya başladı.
"Hâlâ rüya mı görüyorsun güzelim?" Yoongi fısıldayarak sorduğunda sevgilisinin şapşallığıyla çok fazla eğleniyordu. Jimin birbirine dolanmış bacaklarını daha da düğümlerken kollarını da uzatıp Yoongi'yi bedeninin sağına yasladı.
"Gerçekten anne beni uyandırmaya çalışıyorsan üzgünüm ama sırf bunun için günlerce uyuyabilirim." Hızlı hızlı bir anda konuşup bitsin diye sıraladığı kelimeleri zar zor çıkartan Yoongi 'bu' olarak bahsettiği şeyin rüya sandığı kendisi olduğunu biliyordu. Kulağının arkasını okşamaya devam ediyordu halinden memnun bir gülümseme çehresinde yer edinirken.
"Sen iste yeter, ben her gün erken kalkıp gelirim böyle yanına." Yoongi artık çocuğun uyanmasından umudu kesmiş bir şekilde rahatça mırıldanıyordu sevgilisine. Jimin'in bu kadar uğraşılmaya rağmen uyanmaması ne kadar yorgun olduğunu gösteriyordu. Minik kuşunun böyle bitkin düşmesine üzüldü sonra Yoongi. Daha fazla konuşmamaya karar vererek Jimin'i kendi göğsüne doğru çekti ve sıkıca sardı zayıf düşmüş bedeni.
Sarışın olan biraz hareketlenerek koyu saçlının göğsüne kendini daha rahat edeceği bir biçimde konumlayıp esnek olmasının verdiği avantajla sağ bacağını Yoongi'nin karnına kadar kaldırıp sıska bedene sardı. Yoongi çocuğun ani hareketleriyle ne yapacağını bilemese de onun rahat olacağı pozisyonu bulmasını bekledi sessizce. Sonunda yatakta kocaman bir boşluk bırakıp birbirlerine yapışmışlardı.
Jimin "Pantolonunu mu çıkardın?" diye sorduğunda Yoongi uyanıp uyanmadığını artık kestiremiyordu fakat çocuğun saçlarını karıştıran ellerini çekmeyerek yine de yanıtladı onu.
"Yatağa dışarıda giydiğim şeyle girmeyeyim diye."
"Tişörtünü de çıkarsaydın bari." Jimin'in söylediği şeyle Yoongi bakışlarını aşağı eğerek gözleri kapalı, çapkınca gülümseyen bir Park Jimin'le karşılaştığında çapkın sırıtış Yoongi'nin de dudaklarına bulaşmıştı.
"Şimdi çıkarmamı ister misin?" Jimin'in boğuk kıkırtılarını göğüs kafesinde hissetmişti.
"Hayır, rahatımı bozarsın artık."
Yoongi dudağını ısırarak gözlerini tavana dikti. Bir süre yine sessiz kaldıktan sonra yine Jimin'in uykudan derinleşmiş sesini duydu:
"Kalbin çok güzel atıyor."
"Güzelse senin içindir."
Jimin Yoongi'nin söylediğiyle yanağını çocuğun göğsüne sürttü aynı zamanda gülümsemesini dudaklarından silmeye çalışırken.
"Teşekkür ederim Yoongi."
Park Jimin sessizce dudaklarından çıkan cümlesinden sonra tekrar uykuya dalmıştı. Yoongi de bu anın verdiği huzurla tavana dikili olan gözlerini yumup, gün için planlarını çok uzaklara yollayarak çocuğun saçlarını tatlı tatlı okşamaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐜𝐚𝐧'𝐭 𝐧𝐨𝐛𝐨𝐝𝐲 𝐥𝐨𝐯𝐞 𝐲𝐨𝐮, 𝐲𝐦
Fanfiction[yoon.min] "Beyaz buzun üstündeki zarif hareketlerini anlatmaya kelimelerim kifayetsiz kalır, büyüsünü bozmaktan korkarım. Bilmem o güçlü sıçrayışlarının, dengeli dönüşlerinin isimlerini. Ama hep gözümde minik, beyaz bir güvercindir Park Jimin. V...