kanadı kırık minik"

1.3K 187 19
                                    

Selam! Biraz burukça söylüyorum ki, finale azıcık kaldı :' Umarım finale az kala olan bu bölümü beğenirsiniz (:

İyi okumalar!

Park Jimin küçük küçük adımlarla, Min Yoongi'nin ilk tanıştığı sıcakkanlı benliğine kavuşmaya çalışıyordu. Çabaladığı çok belliydi çocuğun. Bunu fark eden iki bayan ve sevgilisi, Jimin'e bu anlatmadığı zorlu döneminde daha çok yardımcı olmaya gayret ediyorlardı.

O öğleden sonra Jimin düzenli nefesleri Yoongi'nin karnına çarparken mışıl mışıl uyumuştu.

Gökyüzüne asılı güneş karanlığın yaklaşmasıyla saklanırken Areum ışıkların kapalı olduğu, iki genci rahatsız etmedikleri salona girdi. Yoongi karnını okşayan ılık nefeslerle mayışmış, hâlâ parmakları Jimin'in yumuşak saçlarını okşarken gözleri kapandı kapanacaktı.

Areum Yoongi'nin gitmesini hiç mi hiç istemiyordu. Küçük ailelerine, en çok da minik Jimin'ine bir umut gibi doğmuştu aniden. Yıllar önceki içine kapanan Jimin'i kurtaran şey buz pateni olmuştu, fakat şimdi evde buruk bir sessizlik oluyordu bu konuda. Jimin'in hayatını adayarak, âşık olarak yaptığı tek uğraşı ellerinden çekilip alınmıştı. Şimdi ise sözcükleri boğazına dizilen, gözleri hep uzaklara dalan düşünceli oğlunun tek tedavisinin Yoongi olduğunu anlamıştı. Buz pateninden sonra ilk kez bir insan Jimin'in yüzünü kocaman gülümsetmiş, dudaklarını konuşmak için aralamıştı. Şimdi Park Jimin'in hayatını adayacağı, âşık olacağı kişi gözlerinin önünde, oğlunun ipeksi saçlarını okşuyordu usulca.

"Yoongi, hava kararıyor. Artık evine git istersen," İstemeye istemeye önerdiği şeye çocuğun kafasını koyu saçlarını sağa sola sallayarak reddetmesiyle içi rahatlamıştı. Buruk bir gülümseme yüzünde yer ederken bir nefes verdi çaktırmadan.

"Onu şimdi bırakamam. Çok güzel uyuyor, uyandığında yine soğuk olmasına katlanamam. Bu gece yanında kalsam olur mu?" Yoongi Jimin'in seslerden uyanmasından çekinerek sessizce ve çocuk gibi bir saflıkla sormuştu kadına.

Areum duyduklarıyla kalbinin teklediğini hissetti; Min Yoongi, biricik oğluna çok âşıktı. Şaşkınlığını gizlemeye çalışırken hemen başını salladı, o da istemiyordu Jimin'e şifa olan aşkın gitmesini. "Peki, tamam. Fakat sen saatlerdir böyle duruyorsun, bari odasına yer yatağı açayım sana." Yoongi anladığını gösterircesine başıyla onayladı ve Jimin'in kafasını usulca koltuğa yaslayıp uyuşan bacaklarını açtı.

Uyandırmamak için bin bir çaba göstererek ellerini Jimin'in omuzlarında ve bacaklarının altında sabitleyip yumuşak bir şekilde kaldırdı. Sarışının başı geriye doğru bir anda düşmesin diye hemen kendi göğsüne yasladı. Jimin gerçekten de kollarında bir kuş olmuştu. O kadar hafiflemişti ki, minik kuşun bir anda kanat çırpıp kollarından kaçacağını düşündü. Daha sıkı sarıldı minik bedene.

Yavaş adımlarla Jimin'in odasının açık kapısından içeri girdi ve yatağına bıraktı dikkatlice. Jimin yatağa yatırılınca hissettiği soğuklukla kendini iki büklüm ettiğinde Yoongi hemen üstünü örttü. Çekmeceden bir pijama takımı alıp hemen üstünü değiştirdi.

Usulca yorganın ucunu kaldırıp minik sevgilisinin hemen yatağa yayılmış olan sıcaklığına sığındı. Kolunu Jimin'in tığ kadar beline, bacaklarını da Jimin'inkilerin arasına attı. Jimin arkasında hissettiği bedenin onu ısıtma çabasıyla uyumaya devam ederken bilinçsizce kendini sevgilisine itti. Yoongi bu hareketinden memnun olmuştu. Dudaklarını ele geçiren şapşal gülümsemeyle parmaklarını tekrar çocuğun saçlarına daldırdı. Güzel çiçek kokuları geliyordu dalgalı sarı saçlarından.

"İyi uykular, minik kuşum." Yoongi fazla sessiz bir biçimde fısıldadı ve gözlerine dolanan uykuya, Jimin'in ferah kokusundan mayışarak kendini bıraktı.

𝐜𝐚𝐧'𝐭 𝐧𝐨𝐛𝐨𝐝𝐲 𝐥𝐨𝐯𝐞 𝐲𝐨𝐮, 𝐲𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin