mutluluk dansı

1.5K 205 35
                                    

İyi okumalar! :)
___

"Anne! Ne yapıyorsun?" Jimin fazla neşeli ve heyecanlı ses tonunun kırıntılarını halı altına süpürür gibi normal bir şekilde sormaya çalıştığında kıkırdayıp durması yüzünden Yoongi tarafından belinden çimdiklendi.

"Hiç, evdeyim oğlum. Bir şey mi oldu?" İki genç telefona eğilmiş dudaklarını ısırarak hiperaktivitelerini kontrol altına almaya çalışırken Jimin Yoongi'nin omzuna sarılıp küçük küçük zıplamaya başlamıştı.

"Büyükannem orada mı? Onu da yanına çağırsana bir," Gizemli konuşmaları kadını daha da şüphelendirirken annesine seslenişi telefondan duyuldu. Yoongi ve Jimin ikilisi ise hoparlöre aldıkları telefona bakıyorlardı iki kadının tepkilerini tahmin etmeye çalışırken.

"Jimin-ah? Ne oldu tatlım, hadi söyle!" Büyükannesi tatlı bir heyecanla sorduğunda Jimin daha fazla kendini tutamayıp Yoongi'nin sırtından atladı ve telefona eğildi.

"Hazır mısınız hanımlar?" Telefona doğru bağırdığında Yoongi gözleri kısılana kadar sessiz olmaya çalışarak gülmeye başlamıştı.

"Ay hadi be çocuk söyle kudurttun şuracıkta."

Jimin derin bir nefes alıp "Olimpik takıma seçildim!" dediğinde iki kadının ilk saniyede sesi soluğu kesilse de ardından sevinç çığlıkları hoparlörden yankılanmıştı. Yoongi sarışın olanı hemen belinden kavrayıp kendine çekti ve saçlarına bir öpücük kondurdu sırıtmaktan gerilen dudaklarını zapt ederek. Jimin ise o anda karnı Yoongi'nin sevgi dolu hareketiyle ne kadar kasılsa da derin nefesler alıp çocuğun dikkatini dağıtmasını engellemeye çalıştı.

"Jiminie şu an mutluluk dansı yapıyoruz salonun ortasında! Hemen eve gel de kutlayalım bu güzel haberi!" Jimin gözleri çizgi haline gelene dek sırıtıp telefona bakıyordu.

"Yoongi'yi de getiriyorum, şu an yanımda zaten." Jimin burnunu sarı saçlarına gömmüş çocuğa dönüp ikisinin de şaşı bir şekilde birbirine bakmasına neden oldu. İkisi de kıkırdarken Jimin çocuğun burnundan bir busecik çaldı. Yoongi o sırada gözlerini kapatmış sırıtıyordu. Jimin'in kulağında telefondan gelen sesler odağını kaybetmişti anında koyu saçlının suratını görünce.

Yoongi karşı hattaki iki kadına kibar cevaplar verip telefonu kapattı ve aynı Jimin gibi bütün ilgisini çocuğa verdi. Jimin sanki kaybolmuş ve bulunmak istemiyormuş gibi büyülü bakıyordu ona. Yoongi sarışın olana tam olarak dönüp kalçasının altından kollarını sardı ve kuş gibi hafiflemiş bedeni kolayca havaya kaldırdı. Jimin anında refleksle bacaklarını ince bele dolarken Yoongi büyük avuçlarıyla Jimin'in üst bacaklarını okşadı usulca.

"Beni deli ediyorsun Park Jimin." Yoongi cümlenin her bir kelimesini teker teker, sanki sindirme ihtiyacı duyuyormuş gibi nefesler vererek dile getirmişti. Bu hareketinin Jimin'in üstünde bıraktığı yoğun etki ile Jimin kanın hınzırca tırmandığı birazcık tombullaşmış yanaklarını saklamak için kafasını sevgilisinin göğsüne saklamıştı yavru bir kedi gibi, derin nefesleriyle koyu saçlının kalbini ısıtırken. Yoongi'nin göğsüne doğru sessiz isyanlarının boğuk çıkmasıyla da kedi mırıltılarına benziyordu. Simsiyah boncuk gözleri kısılmış, ondan utanıp yine ona sığınan masum kuşunu izliyordu içini ılıtan bir hisle.

"Hadi, annenleri bekletmeyelim utangaç miniğim benim." Yoongi uzun parmaklarını soluk sarı saçlara geçirmiş okşuyordu özenle. Jimin kafasını hafifçe kaldırıp bakışları küçük gözbebeklerini yakalayınca tebessüm etti.

"Gidelim."

𝐜𝐚𝐧'𝐭 𝐧𝐨𝐛𝐨𝐝𝐲 𝐥𝐨𝐯𝐞 𝐲𝐨𝐮, 𝐲𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin