OLMAZ!!

5.6K 437 455
                                    

Dizlerimin üzerinde hissettiğim ağırlıkla gözlerimi yavaş yavaş açtım.
S: Jimin?
J: Beyendin mi Şoo Minnn?

Kucağımda duran kurabiye tabağına bakarken kafamı kaldırıp bana  merakla bakan Jimin e gülümsedim.
S: Beğendim tabi, sen yaparsın da güzel olmaz mı hiç?

Kucağımdaki tabağa biraz daha baktıktan sonra içindeki kurabiyelerden bir tanesini alıp ağzıma attım. Attım çünkü hepsi minicikti.

Ağzımda dağılan tat ile gözlerim kocaman açıldı, nasıl bu kadar güzel yapabilir ki?
J: Hepşini kendi paymakyayımya yaptııımmm.

Ellerini havaya kaldırıp gülümsediğinde kucağımdaki kurabiye tabağını kenara koyup karşımda duran Jimin i kollarından tutup kucağıma çektim.
S: Yerim senin o minik parmaklarını ben.

Minik parmaklarına öpücükler bıraktım.
J: Beyendin mi geyşekten?
S: Tabiki, nasıl bu kadar güzel yapabildin ki?
J: Hmm, meşyek şıyyı.

Deyip göz kırptığında o tombul yanaklarını ısırma isteği doğmuştu içimde. Meslek sırrı diyor bir de.
D: Soo Min!
J: Ay geydi yine. Güşey anyayımın katiyi yeşmen bu kış.
S: Şşt ayıp Jimin.
J: Banane.

Dae yanımızdaki koltuğa otururken önce Jimin ile bana sonra da kenarda duran kurabiye tabağına baktı. Sonra yeniden bize döndü.
D: Ne fısıldaşıyordunuz öyle?
J: Şenin işin yok mu?
D: Hayır, tatil ya bugün Jimin.

Dae gözlerini üzerimizden çekip parmakları ile oynamaya başladığında bir şey olduğunu anlamıştım. Bir şey söyleyeceği zamanlar hep parmakları ile oynardı.
S: Bir şey mi söylecektin Dae?
D: Şey...
S: Söyle, çekinmene gerek yok.
D: Şey Soo Min, ben taşınacağım.
S: Ne?
J: Oh şonunda, Çonguk u da götüyşe keşke.

Jimin kendi kendine konuşurken Dae yi dinlemeye devam ettim.
D: Öyle, hem sana yük oluyorum burada.
S: Yoo hayır, yük falan olmuyorsun.
D: Ama, ev kalabalık zaten.
S: Dört kişinin nesi kalabalık?
D: Soo Min-
S: Of sus Dae taşınmak falan yok. Çabuk o düşünceyi aklından sil.

Dae gülümseyerek başını onaylar şekilde salladığında Jimin kendi kendine mırıldanmaya devam ediyordu.
J: Ne güşey yaynış kayacaktık ya.

Kolunu hafif sıktığımda susmuştu. Kolunu tutup dudaklarını büzerek bana baktığında alnına minik bir öpücük bırakıp kulağına fısıldadım.
S: Ayıp Jimin yapma böyle.
J: Ne vay Şoo Min!!
S: Jimin şuş- aman sus.
J: Of ya!

Bacaklarımdan tutunarak kucağımdan atlayıp merdivenlere doğru ilerlemeye başladığında arkasından baktım. Merdivenlere geldiğinde basamaklardan tutunarak ve minik poposunu sallayarak yukarı çıkmaya başlamıştı. Bende gülerek onu izliyordum.
D: Jungkook sana bağlanmış sanırım.

Dae nin söylediği şey ile gözlerim kocaman olurken yüzümdeki gülümseme yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Bedenimi ondan tarafa döndürdüm.
S: N-nasıl?
D: Jungkook diyorum, sana bağlanmış olmalı.
S: Saçmalama Dae, o sana bağlı değil mi?
D: Hayır, beni hiç seni sevdiği gibi sevmedi.
S: Olmaz öyle şey.
D: Bilmiyorum, küçükken de sana daha yakın davranıyordu. Jimin i senden kıskanıyordu hatta. Senden başka kime bağlanacak ki?

Bu nasıl olur ki, o bana bağlanamaz. Of, ne yapacağım ben şimdi?

Ah doğru ya, Jimin bana gerçek duygularını söylersen bir şey olmaz demişti.
D: Ne yapacağız Soo min?
S: Bana bağlandığına emin misin?
D: Bilmiyorum, kedi bakıcısı olan adama sordum. Kız-erkek fark etmez demişti. Ama erkek...yani nasıl bir erkeğe bağlanabilir ki?

Erkeğe mi, kedilerin satıldığı yere gittiğimizde yanında bir erkek vardı ama...yok ya olmaz öyle şey.
S: Jimin bana eğer gerçek duygularımı söylersem bir şey olmayacağını söylemişti.
D: Öyle mi?
S: Evet.
D: Yani, ne söyleyeceksin?
S: Ona o türden bir duygu beslemediğimi söyleyeceğim. Ama ilk onun bana söylemesini beklemeliyiz. Yani belki de bana bağlı değildir.

CAT BOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin