2 : KALPSİZİN KALBİ

353 11 11
                                    

Bir rüzgar esintisinin gerisinde soluklanarak ilerleyen zehirli düşünceler bedeninden zihnine dolanıyordu. Genç kadın şaşkınlığı yüzüne oturtmadan yok ettiğinde gözlerini kırparak ensesine yatan nefesin sahibinden uzaklaşarak odanın içine biraz daha girdi.

İş ortağı anlamsız bir şekilde elindeki ayakkabı ile kendine bakıyordu. Kıvırcık saçlarını diğer eliyle iterek üstüne yürümeye ramak kalan adama baktı. Ömer, genç kadının yanına geçtiğinde gözelerini kısarak eliyle ikisini gösterdi.

"Birader hayırdır siz?"

Bahar tek ayağı boşta bir eli Cem'in omzunda dengede durmaya çalışarak kuzenine bakarken mavi gözlerini tedirginlikle süslüyordu. Ömer ellerini yumruk şekline getirerek karşısında duran adama saldırmamak adına kendini kasarken yanı başında lavanta kokulu kadın konuştu : "Böyle bakışacaksak işimiz çok. Cem neler olduğunu anlat dinliyoruz. "

Genç kadın ellerini göğsünde birleştirerek
yeşil gözlerini karşısındaki manzaraya dikti. İçindeki karmakarışık tadın varlığına bugün baya doymuştu. Ömer gözlerini kadının ellerinde gezdirdiğinde parmaklarında dizili olan gümüş yüzükleri fark ederek kaşlarını çattı. Beş parmağı da doluydu. Yüzük bütün bir yüzük olarak gidiyordu. Üstünde yazan yazıya odaklanacakken Bahar konuşmaya başladı. Başını iki yana sallayarak kuzenine döndü.

"Ömer bir etrafına baksana. Tüm kadınlar şık,gösterişli,abartıya kaçmış ve fazlası. Bense bir jean bir tişört. Ayağımda da düz taban sporlarım. En azından topuklu bir ayakkabı giyersem daha farklı olur diye düşündüm. Cem de beni mağazaya girerken görünce peşimden geldi. Ayakkabı veriyordu. "

Cem panikleyerek başını salladı. "Beyza haklı"

Bahar kaşlarını çatarak Cem'i dürttü. Gözleri alev topu gibiydi adeta. "Benim ismim Beyza değil Bahar yahu Bahar !"

Cem çapkın bir şekilde gülerek omzunu kendine çekerek kendilerine düz ifadeyle bakan Ömer ve Ezgin'e döndü. Ezgin gözlerini kısarak Bahar'a bakıyordu.

Kelebeklerin imzalarını batırarak kanat çırptığı yüreği soğuyarak donmuştu kadının. Kaleminin mürekkepi layemut olurken kağıtlara ruhundaki sesle tarumar oluyordu bütün kelimelere. Güneşin tehlike dolu ışığı pencereden süzülerek yayılıyordu içeriye. Dalıp giden kadına vuruyordu gün ışığı. Tüm kelimeler bir sigara gibi yanıyordu üzerinde.

Kadının omzu sarsıldığında içine yuvarlandığı uzay deliğinden çırpınarak çıktı. Ömer, dikkatli bir şekilde kadını izlerken lavanta kokulu konuştu : "Omzum tek kullanımlık değildi Ömer Bey. Ayrıca kullanımlıkta değil doğrusu. "

Cem gülerek ellerini cebine koyduğunda Bahar ayakkabıyla oyalanmaya son vererek saçlarını eliyle taradı. Mavi gözleri durum tespiti yaparcasına kuzenine ve davet sahibine baktı. Kuzeni Ömer ters bir şekilde gülerek başını iki yana salladığında kadının hala tepkisiz kalmasına şaşırmıştı. Ömer çapkın bir adam sayılırdı. Klasik geceleri söndüren adamlardan çok tek kuralı olan kurallara uymak yok kuralını uyguluyordu. Anı yaşamakta en büyük zevkiydi.

Ezgin yüzünü buruşturarak tulumunun cebinden telefonunu çıkarttı. Ekrana bakarak bir şeyler mırıldanıp geri cebine koyduğunda Ömer elini çenesine koymuş bir şekilde kadına bakıyordu.

"Senin sorunun sadece bana mı butikçi kız?"

Ezgin sinirle gözlerini Ömer'e dikti. Çapkın bir gülüşü satın almıştı yüzüne. Hayatında gevşek insanlara yer vermezdi. Mizacı bozuk insanlardan oldukça uzak durmaya özen gösterirken gün başladığından beri karşısındaki gevşek olarak tanımladığı adamlaydı.

MİMOZA YOLCUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin