6:"GİT" part II

70 9 9
                                    

Merhabalar,

Bölüm şarkısı: Aziz Piyade- Bu şehri yakın

***
—5 yıl önce—

"Koşar adımlarla hastaneden içeriye girmiştim, kimseyi göremiyordum her şey bulanıktı ve yarım yamalaktı, benim o sefil halimi bir hemşire gördü oturttu ne olduğunu sordu bana ama o kadar soyutlanmışım ki her şeyden duymuyorum bile kadını. Sarstı bedenimi, 'hanımefendi iyi misiniz!' diye bağırdı.

Konuşabilecekmiş gibi hissettiğimde Aytaç'ı sordum ilk başta anlamadı ama soyadını söyledikten sonra danışmaya giderek beş dakika boyunca gelmedi. Artık korkuyordum kalkıp gidecektim ki koştur koştur geldi. Sanki kaçıp gidecekmişim gibi koluma girdi, panikledim. 'Ne oldu?!' diye bağırdım.

'Aytaç Bey'in yanına götüreyim sizi,' dedi. O an yaşadığı için şükrettim dedim ki tamam Ezgin, Allah'a şükürler olsun ki o yaşıyor. Bilmiyorum erken bir sevinç miydi ama odasına girdiğimde yerin ayağımın altından çekildiğini hissettim. Aytaç'ın her tarafı sarılıydı, kolları,bacakları, yüzü...

Sevdiğim adam bu olamazdı, Aytaç bu hale gelemezdi. Suçlu olmasına rağmen aylarca yanında kalıp destek oldum ona son sınıftaydım geçen ay mezuniyetim olduktan sonra yine gittim onun yanına. Annem sürekli onun bir suçlu olduğunu söyleyerek beni uzaklaştırmak istiyordu ama yapamazdım. O uyanacaktı ve bana her şeyi anlatacaktı, yüzündeki sargılar açıldı, vücudunun geri kalanı hala sargılı bazı yerleri alçıdaydı. Konuşabilecek durumda olduğu anda karşısına geçerek ellerini ellerim arasına aldım, sana inan ki anlatamam Allah biliyor ya onu hala seviyordum.

'Ne olduğunu bana anlat,' diye yalvardım ona. Bakışlarında duygu yoktu, düz bakıyordu gözlerime bir şey söylemek istediğini anladığımda daha dikkat kesildim ona. Hayatımı değiştiren o cümleyi kurdu bana.

'Onu ben öldürmedim.'

Kalbimin üstünden bir yük kalktığını hissetmiştim, o masumdu. Yapmamıştı ve ben onun yanındaydım ama kendimden utandım. O öldürmemiş olsa da benim bir cesetim vardı kimin öldürdüğünü bilmediğim bir ceset, onu aldım. O cesetle evime gittim, aylarca belki de aynı odada kaldık, sabahları kıyafetini giydirdim akşamları pijamasını, sandalyesine oturtup dışarıyı izlettim. Öyle bakma bana ben deli değildim, onu kaybetmek istemiyordum. O artık değişmişti ölmüş bedeni ikimizi de zehirledi. Zaten polislerde gelip almıştı benden o zaman veda ettim ona.

Bir süre deli olduğuma dair söylemler gezindi annem bile artık korkuyordu benden. Bugün buraya bunları anlatmaya geldim çünkü bana deli olmadığımı söylemene ihtiyacım var Çiğdem. Bilmiyorum ki ben ondan bu kadar çabuk vazgeçemezdim bende kimseye vermedim. Herneyse Aytaç'la artık görüşmüyordum bana sürekli mesaj atsada ondan uzaklaşmıştım doktorlar yıllar sürecek bir tedavi göreceğini söylemişti bana attığı mesajlarda onda ayrılma sebebimin bu olduğunu söyleyip duruyordu artık vicdanımı zedelemişti ve onun tüm tedavisini ben üstlenmek istedim. Onun haberi yok daha ama doktorla konuştum, çok kısa bir zamanda tedavi için gideceğiz.

Çiğdem, annem bunu yaptığımı öğrenince benimle konuşmayacak. Sanırım bende içimdeki Ezgin'i gömeceğim çünkü bir tarafım hep o cesetle kaldı."

Çiğdem ne diyeceğini bilemez bir halde karşısında oturan arkadaşına bakıyordu, arkadaşlıkları üniversitenin ilk yılı başlamıştı ve mezun oldukları gibi Çiğdem bir ofis açmıştı bile şimdiyse en sevdiği arkadaşı karşısında hasta olarak duruyordu. Ellerini masanın üstünden çekerek kucağına indirdi ve bir süre ne yapacağını düşündü.

MİMOZA YOLCUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin