Neredeyse 8 raund Jason ile hiç konuşmadık. Düdüğün sesi ile ringe çıktım. Ari hızla Floyd'un yanına giderken bir yandan elimde 9. Raund tabelası ile yürüyor bir yandan da zavallı Floyd'a bakıyordum. Yorgun görünüyordu. Ayrıca alt dudağının yanında şişlik görüyordum.
Tabelayı görevlilere verip Jason'un yanına gittim. Havlu ile ayakta beni beklerken yüzünü kuruluyordu. Havluyu elinden alıp sırtını kuruladım. Onu omzundan tutup önünü çevirirken hala gülümseyen suratına baktım. Hala bitip tükenmemiş enerjisi karşısında kaşlarım çatılmıştı. "İlla teknik nakavt olmasına gerek yok , Wilder. Bitir şu maçı da eve gidelim." dedim sıkıntıyla. Kollarının altını da kurularken neden bu mesleği yaptığım ve neden tiksinmiyor oluşum hakkında derin düşüncelere dalmıştım. "Prensesimiz eve mi gitmek istiyor?" diye sordu ve elini çenemin altına koydu. Beklentiyle ona bakmayı sürdürdüm. "Oyun oynuyoruz şurada bırakta eğlenelim."
Sinirle elimdeki havluyu sıkarak ringten indim. Birbirlerini öldürürlerse ikisi de rahatlayacaktı nasıl olsa.
Gerçi adama maçı bitir dememle bitiremezdi ki. Floyd'un ne kadar dişli olduğunu hepimiz biliyorduk.
Maç devam ederken aniden ensemde beliren nefes ile rahatsızca kıpırdandım. Arkama baktığımda zaten epey yakınımda duruyor olan adam bir adım daha yaklaştı. Şimdi tüm vücudunu hissediyordum. Yana doğru çekilerek "Ne yapmaya çalışıyorsun?" diye sordum sinirle. Tüm vücudumu baştan aşağı süzdükten sonra "Ne yapmak istediğimi bir sorsan..." diyerek iç çekti. Gelen düdük sesi kurtarıcım olurken şu an Wilder'ın itici gülüşü bile bundan daha iyiydi.
Ringe çıkıp Jason'ın karşısına dikilirken bana bakmadığını gördüm. Uzanıp çenesini tutarak bana doğru çevirdim. "Kimdi o?" diye sordu. Şimdi gülen yüzünde bir parça ciddiyet vardı. "Kim?" diye sordum suyunu uzatırken. Aldı ve bir yudum içti. "Kalp atışınla bile boşalacakmış gibi görünen heriften bahsediyorum."
Omzunun üstünden adama baktım. Jason da aynı anda adana bakmıştı ve herifin doğrudan beni izlediğini gördük.
"Benimle değil , maçla ilgilenmen lazım. Başımın çaresine bakabilirim." dedim. Havlusunu elimden alıp yüzünü sildi. Zamanım dolunca havluyu alıp ringten indim.
Havluyu düzeltirken kenarda küçük bir kırmızılık gördüm. İnce bir çizgi halinde havlunun ortasına doğru geliyordu. Bakışlarım Jason'a yönelirken açıkçası biraz üzülmüştüm. Bir yerinin yaralanmasını dört gözle bekleyen insanlarla dolu bir ortamdaydı.
Yanlış mı görüyorum yoksa Jason Wilder hala maçın ortasında sana mı bakıyor?
İç sesim ile başımı sallayarak başka bir tarafa baktım. Ne yazık ki o tarafta da sapık vardı. Kaşlarımı çatıp bir süre ona baktım. Adam dehşet içindeki yüzü ile elini hareket ettirdi. Kendine dokunduğunu görünce midem kalkarken "Tanrı Aşkına!" diyerek önüme döndüm.
Elimde 11. Raund tabelası ile ringi turlayıp Jason'un yanına gittiğimde yine gülümsüyor olduğunu gördüm. "Niye bu kadar mutlusun?" diye sorarken bir yandan da elimle yüzünü tutmuş bir sağına bir soluna bakıyordum. O küçük kan sızıntısı nerede merak ediyordum. "Maçı bitireceğim."
Bir an duraklayarak gözlerine baktım. Bunu yapmamdaki tek amaç ciddi olup olmadığını görmekti. Fakat o oturuyor olduğu ve ben ayakta olduğum için yüzünü incelerken yaklaştığımı fark etmemiştim. Jason yumuşacık bir gülümseme ile bakınca biraz geri çekildim. "Öyle canın istediğinde maçı bitiremezsin." dedim ve nihayet kaşının üstündeki küçük patlağı gördüm.
Görevlilere seslenerek iki elimle "V" işareti yaptım. Yarayı temizlemem için pamuğun üstüne bir şeyler sürmüşlerdi. Hızla kaşını silip düdük sesi ile ringten indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAPTAİN
ChickLit"Kalbim bir gemi olsaydı Jason , sen şüphesiz o geminin kaptanı olurdun." #12.07.18#