|10|

24 2 0
                                    

Tabakları masaya yerleştirirken düşüncelere dalmıştım. Nasıl davranmam gerekiyordu? Bunun devamı var mıydı? Tek seferlik miydi? Onun için bir şey ifade ediyor muydu? Yoksa anlamsız bir öpücük müydü?

Jason içeri geldiğinde ıslak saçlarını elleriyle düzeltmeye çalışıyordu. "Ne düşünüyorsun?" diye sordu masaya bakarak. Pankeklerin düzgünlüğüne hayran kalmıştım. "Bunu sen mi yaptın?" diye sordum. Kaşları havaya kalkarken "Lütfen bu olay aramızda kalsın." dedi ciddiyetle. Dalga geçtiğini fark edince gülerek "Tabiki." dedim. Çapraz bir şekilde oturunca masaya doğru değil de ona doğru oturdum. İkimizde sessizce kahvaltı yaparken dikkatimi başka bir yöne çevirmeye çalıştım.

"Darling ile ne olduğunu anlatacak mısın?"

Bakışları bir süre kahvesinde durdu. Ardından bana baktı. "Teklif yaptı." Kaşlarımı çattım. "Seninle birlikte beni senetlemek istediğini söyledi. Bende sensiz ve özgür bir şekilde beni alabileceğini söyledim."

Çatılan kaşlarım havaya kalkarken "Bunu onayladığını söylemeyeceksin değil mi?" diye sordum. Başıyla onaylarken tabağına bir pankek alıp üzerine çilek koymaya başladı. "Hayır onaylamadı. Bana kabul edene kadar canımı çıkaracağını söyledi. Bende ona canım çıksa bile özgürlüğümü kısıtlamayacağımı söyledim."

Bir kaç meyve daha eklediği pankeki yerken formunu korumak için şurup dökmediğini düşündüm. Ne de olsa o vücut... Tanrının lütfu olsa da biraz özeni hakediyordu.

"Canını çıkaracağını söylerken ne kadar ciddiydi?" diye sordum bu sefer. Kuşkuyla gözlerime baktı. Hemen sonra omuz silkti. "Güzel yüzünün arkasındakini bununla yormanı istemiyorum. Bir sonraki maçım neredeyse bir hafta sonra. Bu sürede ne yapmak istersin?" Gülerken kafam karışmıştı. "Benim yarın bir maçım var ama. Ve sonraki gün de. Ve ondan sonraki günde. Unuttun mu, kim kazanacaksa onun kızı oluyorum?" Jason başını iki yana salladı. "Darling buna asla izin vermeyecek. Yalnızca benimle olmana izin verecek çünkü ikimizi görmek istiyor." Çatalımı sert bir şekilde tabağıma bırakınca ani bir gürültü koptu. Jason bundan hiç hoşlanmışa benzemiyordu.

"Ondan izin alan olmadı. Kurallarım hala geçerli. Kim kazanacaksa onun kızı olurum." Son cümleyi öyle bir bastırarak söylemiştim ki JW'nin çenesi kasıldı. Dişlerini sıktığını net bir şekilde görebiliyordum. Derin bir nefes alarak kahvesine yöneldi. O sırada ikimizinde aynı anda telefonu çalmaya başlamıştı. Masadan kalkarak koltuktaki telefonumu açtım. Jason ise çoktan konuşmaya başlamıştı.

"Günaydın Kate. Umarım iyi uyumuşsundur."

John'un panik olmuş sesiyle kendimi her şeye hazırladım. "Günaydın John. Lütfen tek seferde anlat." John derin bir nefes aldı. "Pekala, başlıyorum. Biliyorsun ki dün Darling misafirimizdi ve ringin işleyişini çok beğenmiş. Bize onlarca müşteri bulmuş. Hepsini de Jason ile rakip göstermiş. Günde en az iki maç olacak şekilde hepsini bir kaç haftada bitirmezsek mekanı kapattıracağından bahsetti. Biliyorsun normalde hiç bu kadar sıkışmadığımız için kızlar tatile çıktı. Elimde sadece Vilde, Candy ve sen varsınız. Çok yorulabilirsin ama yardımına ihtiyacım var. "

Ağzım açık bir şekilde Jason'a baktım. O da tuhaf bir ifade ile bana bakıyordu. "Tüm maçlarda olacağım John. Dert etme." Hattan derin bir nefes sesi geldi. "Tanrı aşkına! Çok teşekkürler Kate. Hepsinin misliyle karşılığını alacaksın." Telefonu kapattıktan sonra tekrar masaya oturdum. JW'nin görüşmesi bitene kadar kahvemi yudumladım. Sonunda masaya geldiğinde sinirli görünüyordu. "Haberin var değil mi?" diye sordu. "Canını çıkarma konusunda ciddi olduğundan mı?" Bana ufak bir bakış atınca "Hepsinde ring kızı olmayı kabul ettim." diye açıkladım. Başıyla onayladı.

CAPTAİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin