|13|

12 1 0
                                    

Bir hafta boyunca neredeyse her gün ya ben Jason'un yanındaydım ya da o benim yanımdaydı. Sürekli birlikte vakit geçiriyorduk ve gittikçe daha yakın olmaya başlamıştık.

Fakat son iki üç gündür Jason'u görmemiştim. Prada çok kalabalık olduğu için yardıma çağırdığından Jason'u aramaya bile fırsatım olmamıştı. Bu yüzden sabah koşumu yaparken adımlarımı Jason'un evine yönelttim.

Kapıyı çaldığımda Dorothy büyük bir hızla kapıyı açtı. "Tanrıya şükür geldin!" Kaşlarımı çatarak Dorothy'nin beni içeri çekmesine izin verdim. "Neler oluyor?" diye sordum tedirgince. Öfkeden kızarmış suratı ile bana döndü. "Jason'un bahçede kudurmasını mı anlatayım yoksa yukarıda sümük gibi yatan kızı mı?" Elimi alnıma vurarak bahçeye koştum. Jason çılgınca spor yapıyordu. Koşuyor, zıplıyor, yere yatıp şınav çekiyor ve tekrar koşuyordu. Bahçe kapısından ona bakıp "Sakin ol şampiyon. Kolun daha iyileşmedi. " diye seslendim. Bakışları bana yönelince durdu. "Bence kolum iyileşti." Başımı iki yana sallarken "Seninle tartışmaya gelmedim koca adam. Dorothy yukarıdakini göndermemi istiyor." dedim. Omuz silkerken yere yatıp mekik çekmeye başladı. "Gönderebilirsen ne mutlu."

Merdivenlerden yukarı çıkarken Dorothy'nin sesini duydum. "Kapıyı kilitleyerek benden kaçamazsın küçük şıllık." Dorothy görüş alanıma girince dudaklarımı birbirine bastırdım. Anladığım kadarı ile kız kendini odaya kilitlemişti. Kapıya ulaşınca Dorothy'e sessiz olmasını mırıldandım. Kapıya bir kaç kez tıklattıktan sonra konuştum. "İyi günler hanımefendi. Ben Bay Wilder'ın danışmanıyım. Dilerseniz sizinle konuşmak istediğim bir kaç konu var." Dorothy kaşlarını çatmış öylece yüzüme bakıyordu. O sırada kapının arkasından bir ses duyuldu. "Jason gelmeden kapıyı açmayacağım." "Eğer bizi bir süre daha meşgul ederseniz polisi aramak zorunda kalacağım." diye uydurdum. Kapının arkasından bir süre ses gelmedi. Ardından kilit sesi duyuldu. Kapı açılınca ağlamaktan rimelleri yüzünün her yerine akmış olan kızı gördüm. Oldukça öfkeli görünüyordu.

"Ne istiyorsun?"diye sordu. Gülümsedim. Koşudan geldiğim için terim yavaş yavaş üzerimde soğuyordu ve bu yüzden elimi çabuk tutmaya karar verdim."Bay Wilder eminim hatasını daha sonra telafi edecektir. Kendisi zor bir dönemden geçiyor. Toparlayana kadar kendisini rahatsız etmemenizi tavsiye ederim." diye açıkladım. O sırada Jason merdivenlerden yukarı çıkıyordu. "Boş vaatler verip umutlandırma Kate." Kız birden Jason'a ardından kocaman gözlerle bana baktı. "Sen Kate'sin." diye mırıldandı şok ile. Beni baştan başa süzdükten sonra devam etti. "Jason'un Kate'i." Kaşlarım çatılırken Jason yanıma gelerek eşofman üstünü omuzlarıma bıraktı. "Senin yüzünden Jason bana dokunmadı." diye çığıran kıza baktım fakat Jason karşımda doğrudan bana bakıyordu. Kaşlarım çatılırken "Benimle ne ilgisi var?" diyince "Çünkü sen Jason'un Kate'isin." diyerek üzerime adımlayan Jason ile nefesim kesildi. Belimden tutarak beni kendine çektikten sonra dudaklarımızı buluşturdu. Dorothy'nin bağıra bağıra kızı aşağı indirdiğini hayal meyal duydum. Karşılık vermeden öylece kalakaldığım sırada beni kendine daha çok çekince boştaki ellerimi istemsizce boynuna doladım. Ve sonra nasıl olduğunu bile anlamadan karşılık vermeye başladım. Jason tek eliyle yanağımı okşayarak elini saçlarıma yönlenirince vücudum bütün kontrolünü kaybetmiş gibiydi. Kaşlarım çatılırken beynimin bir yerlerinde düşündüm.

Jason beni duygusal olarak öpüyordu.

Saniyeler sonra nefes almak için çekilince Jason'u ittim. "Tanrı aşkına, ne yapıyorsun Jason?" derken sesim şaşkınlığımı gizleyemiyordu. Gülerek odasına girerken "Birlikte ne kadar harika olduğumuzu görmüş oldun." deyince peşinden gittim. "Beni bu kadar duygusal öpüp aklımı karıştıramazsın." Panik halinde konuşmama ufak bir bakış atıp hızlıca yanıma geldi ve beni kısaca tekrar öptü. "Bak yine öptüm ve hala aklım karışmadı." dedikten sonra sinirlenmeme gülerek "Kahvaltı yapalım. Güzel bir gün oluyor." deyince soran bakışları altında dolabını açıp bir tişört ve geçen hafta burada kalan şortumu alıp yanından geçtim. "Terim soğuyor Wilder. Senin yüzünden hasta olamam." Banyoya girip kapıyı kilitleyince yataktan ses geldi. "Pekala Rose. Belki su seni sakinleştirir." Yaptığı ima dişlerimi sıkmama sebep olurken hızlıca duş aldım.

Lanet olsun, adam çok iyi öpüşüyordu.

Belki de haklıydı fazla hassas davranıyordum. Her şey eski düzeninde gidebilirdi. Sonuçta alt tarafı bir öpücüktü daha öncekiler gibi. Fakat uzun, muazzam ve fazla sıcak bir öpücük.

Suyun altında nabzım hızlanırken derin bir nefes alıp suyu soğuğa çevirdim ve şok etkisi ile duştan çıkarken daha iyi hissediyordum. Üzerimi giyinip odaya geçerken Jason'un uyuduğunu fark ettim. "Jason, uyumuş olamazsın." Ses gelmemesine karşın bebek gibi görünüyordu. Havluyla saçımdaki fazla suyu aldıktan sonra yatağa çıkıp elimi göğsüne koydum. "Uyan, koca adam." Jason mırıldanarak tek elini elimin üstüne koydu. "Hadi, biraz uyuyalım." Gülümseyerek kulağına yaklaştım ve "Beni bu şekilde öptüğün için bir süre beraber uyuyamayız." demiştim ki tek gözünü açarak yüzünü bana döndürdü. "Bu duygusal öpücük olayı ne?" Başımı iki yana salladım. "Farkında olmadan yapıyorsun." Ardından beni tekrar öptü. "Bak yine öptüm hadi uyuyalım." Omzuna vurarak yataktan kalkarken "Jason!" diye uzattım. Kahkahalarla gülerken yataktan kalktı ve duşa girdi.

Aşağı inip Dorothy'e kahvaltı hazırlaması için yardım ederken öpücükler hakkında daha az düşünüyordum. Muhtemelen Jason'un beni öpüp durmasındaki amaç bunu normalleştirmeye çalışmaktı. Başardığını söyleyebilirdim.

Islak saçlarım tişörtü ıslattığı için bahçe kapısından gelen esinitiyle tüylerim diken diken olurken omzuma inen şeyle irkildim. Jason omuzlarıma eşofman üstünü bırakıp son bir kaç tabakla masaya yönelmişti. Arkasından bakarken güldüm. Gerçekten zamanının en dişli boksörü aynı zamanda en ince düşünen adamıydı.

Kahvaltı masasına oturacakken Dorothy'i gıdıklayan Jason'a gülüyordum ki kahvaltı masasına bıraktığı telefonu çalmaya başladı. John'un aradığını görünce gülümsemem yavaş yavaş solmuştu. "Kim arıyor?" diye seslendi Jason. Telefonu elime alarak yanlarına gidince yüz ifademden endişelenerek ekrana baktı. Dorothy'nin başına bir öpücük kondururken kadın mesajı almış gibi gözden kayboldu. Jason telefonu açarken ona mahremiyet sağlamak yerine kollarımı önümde birleştirerek ne konuştuklarını dinledim. Bana kaçamak bir bakış atarken konuştu. "John, naber? Evet. Kesinlikle. Evet. Ufaklardan. Yanına uğrarım." Tek kaşımı kaldırıp yüzüne bakarken "Ah inanılmaz acıktım." diyerek yanımdan geçtiği sırada onu durdurdum. "Neler oluyor?" Kısa bir an durup yüzümü inceledikten sonra yürümeye devam etti. "Saat kaç farkında mısın? Hadi kahvaltı yapalım." Gözlerimi kısarak aramızdaki mesafeyi kapatıp zıpladım ve sırtına çıktım. "Bana bir açıklama borçlusun Wilder. 10 dakika açlıktan ölmezsin." Tek eli ile düşmemem için kalçamı desteklerken sandalyeye oturunca şaşkına döndüm. "Sen oradayken de hayatıma devam edebilirim biliyorsun değil mi?" Omuzlarım düşerken "Benden niye bir şey saklıyorsun?" dedim. Sesim o kadar can sıkıcı bir tonda çıkmıştı ki Jason kafasını çevirip yüzüme baktı. Ardından nasıl yaptığını anlamadığım bir şekilde beni oyuncak bebek gibi kucağına oturttu.

Gerçekten benden bir şey saklaması canımı sıkmıştı. Pekala uzun süredir tanışmıyorduk, aramızdaki ilişkinin bir adı bile yoktu. Ama yine de bu kısa süre içerisinde bir şeyler farklı gibiydi. Biz çok iyi anlaşıyorduk, birlikte bir takım olmuştuk ve benden bir şey gizlemesi canımı sıkmıştı.

Saçımın tek tarafını kulağımın arkasına sıkıştırırken eli yanağımda oyalandı. "Ringe dönmek istiyorum." Kaşlarım çatılırken gözlerinin içine bakıyordum. "Jason kolun..." demiştim ki sözümü kesti. "İyiyim. Endişelenme diye sana söyleyemedim. Zaten her şey bu sabah belli oldu. Bir hafta sadece ufak rakiplerle ısınacağım. Sonra Darling'le devam edeceğim." Başımı sallayarak onu onaylarken gözlerim ve elim istemsizce koluna gitti. "Eğer iyiysen." diyerek omuz silktim. "Aslında bilmen içimi rahatlattı. Akşamki maçta yanımda olman hoşuma gider." Başımla onaylarken gülümsedim. "Pekala. Orada olacağım."

"Jason." Gelen kadın sesi ile bakışlarımı Jason'dan ayırırken hala kucağında olduğum gerçeği yeni yeni idrak ediyordu. Jason'un kucağından kalkarken Jason'da ayağa kalkmıştı. Kollarını açarak kadına ilerlerken "Anne, bu ne süpriz."deyince şaşkınca onlara baktım.

Anne?

CAPTAİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin