SONUM

12.6K 1K 113
                                    

uzun bir bölüm sizlerle =)

--------------------------------------------------------

Aklımda deli sorular.
İçimde en az hasarla çıktım
Senin yarattığın yıkıntılardan...
Kalbimde sönmez yangınlar.
Ömrümde bitmeyen kavgalar
Öfkemle büyüttüm kendimi
Senden sonra...

DAMLA

Gün... Günler... Haftalar... Aylar ve yıllar... Hiçbir şey onsuzluğa alıştıramamıştı beni. Başka birini sevmek bile istemedim. Denemedim. Yapamazdım çünkü biliyordum. İnsan hayatında bir kez aşık olur, gerisi boştu... Benim için ise onsuzluk boşluktu. Boşlukta sallanıyordu bedenim, sanki incecik bir dala tutunmuştu kalbim ve en ufak bir rüzgarda kırılıp, uçurumdan aşağı düşecektim. Güvenmiyordum artık, kendime bile... bugün mü? Bugün ayrı bir hüzündeydim, yine onsuz geçireceğim bir doğum günü vardı. İyi ki doğdun diyebilecek miyim ona? İyi ki doğdun ve beni öldürdün...

“Damla!” diye arkamdan seslenen Beren’e baktım.
“Efendim tatlım?”
“Okul çıkışı bir şeyler yapalım mı? Hem belki Doğu da gelir.” Ay bu da takmıştı Doğu’ya. Hayır anlamıyorum ne buluyordu o sarı sırıkta. Küfürler kralıydı şehzadem.
“İkimiz yapsak. Hiç onu çekecek havamda değilim.” Aslında amacını biliyordum. Bugün benim eve gidip kendimi bitirene kadar ağlamamı istemiyordu. Her sene öyle yapıyordum çünkü.

“Yaa... Lütfen ama.”
“İyi tamam.” Gözlerimin içine yavru kedi gibi bakmaya başlayınca telefonumu çıkardım ve Doğu’nun numarasını tuşladım.
İkinci çalışta açılan telefonla gözlerimi devirdim. Mübarek elinde tutuyordu sanki.
“Efendim tatlım?”
“Bana böyle demeyi keser misin Doğu!”

“Tamam, efendim bücür, bu nasıl?”
“Doğu boşver aramadım say ve kapat!”
“Tamam ya şaka yaptım. Damla’cım söyle. Kibar konuşuyorum işte.”
“Akşam bir şeyler yapalım diyor Beren. İşin var mı?”
“Yok, yok işim falan bana çok uyar. Ben Doğan’la Sarp’ı da arıyorum o zaman.”

“Tamam.” Telefonu kapattığımda Beren birden boynuma atladı.
“Acaba çarşıya gidip bir şeyler mi alsak?”
“Saçmala-“
“Lütfen! Lütfen!” yine o bakışlar.
“Tamam,” dedim çaresizce, ilk defa bu sene gerçekten acılarımı tek yaşamak istemiyordum aslında. Bu dört dosta ihtiyacım vardı.

Alışverişi bitirip, mekana gitmek için hazırlanmaya başladık. Ben her zamanki gibi siyahtan yana tercihimi kullanırken, Beren güzelliğine güzellik katarak renkli bir elbise seçmişti. Bileğime onun gittiği gün bağladığım ve bana ona olan öfkemi hatırlatan siyah bandajı taktım. Gözlerime de koyu siyah bir kalem çekip, siyah göz farı ile gölgelendirdim. Siyah çizmelerim ve siyah deri ceketimle hazırdım. Odadan çıktığımda Beren de kendi odasından çıktı ve bana bakarak yüzünü buruşturdu.
“Damlacık sen ne giysen yakışıyor da neden yine karalara büründün, ha bebeğim?”

Gözlerimi devirdim. Biliyordu sebebini nasılsa. Cevap vermeden küçük evimizin kapısına gittim ve arabanın anahtarlarını alıp, dışarı çıktım. O da peşimden geldi. Mekana gittiğimizde Sarp, Doğan ve Doğu gelmişti. Yanlarına gittik. Onları öpüp, yerime oturdum.

Doğu’nun Beren’i öpüşü dikkatimden kaçmamış ve ona uyarıcı bakışlarımı yollamıştım. Sarp yanıma yaklaşıp “İyi misin?” diye sordu şefkat dolu sesi ile.
“İyiyim,” dedim, ama yalan olduğunu o kadar iyi biliyordu ki, acı dolu bir gülümseme peyda oldu yüzünde. Gözümden akan bir damla yaşı yanağımda yakalayıp, sildi.

“Bir gün dönecek ve benden o gün dayak yiyecek biliyorsun değil mi?”
Gözümden arda arkasına yaş akarken gülümsedim.
“Biliyorum ve ben o gün sana karışmayacağım söz,” dedim.

SON DAMLA / SON SERİSİ III - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin