YALNIZLIĞIMA NE GÜZEL BİR KALABALIK OLDUN SEN

17K 1.2K 128
                                    

İşler de Ada'nın kafası da iyice karışıyor. Hadi hayırlısı...

--------------------------------------------
Geceme en çok parlayan yıldız oldun,
Aydınlattın yüreğimi, adını güneş koydum.
Kaçtın, kovaladım, arada kayboldun.
En olmadık yerde seni buldum...
Yalnızlığıma ne güzel bir kalabalık oldun,
Ben konuştukça, sen sustun.
Uzatıyorum elimi, tut ne olursun.
Yüreğime aşk, ömrüme ömür katıyorsun.

S❤L

Savaş sinirden her şeyi parçalayacaktı. Akşamki yemeğe Lina gelmemişti ve bu zaten gerilen sinirlerini daha da çok geriyordu. Ama bugün görürdü o ufaklık. Onun davetine icabet etmezse, zorla ettirmeyi bilirdi. Üstelik başbaşa...

Mekik çekmeyi bırakıp, atletini çıkardı ve evinin spor salonun bahçeye çıkan kısmına doğru yürüyüp dışarı attı kendini. Yağan yağmurun altında bekledi bir süre. Yine öyle bir hava vardı kadına sahip olduğu gece. Yine birden yağmur bastırmıştı, gök gürlüyordu ve o ışık kadının parlak tenine çapıyordu. Ama sabahı oldukça güneşli olmasına rağmen uyandığında dünyasının karardığı hissetmişti. Terk edilmişti. Hayatında ilk defa yattığı bir kızla kahvaltı etmeyi düşünmüştü oysa. İlk defa o kadından hazdan çok daha fazlasını istedi. İlk defa bir kadının masumiyeti onu bambaşka diyarlara götürüp, mutlu etti.

Gözlerini yumup, o sarı kraliçeyi düşündü ve gülümseyerek açtı gözlerini. “Göreceksin beni Lina, göreceksin!”
Tekrar içeri girdi ve giyinmek için odasına çıktı.

*

“Aslı neredesin?”
“Harputlu Holdingdeyim Savaş bey. Söylediğiniz ayarlamaları yapıyorum.”
“Odam hazır mı?”
“Hazır Savaş bey.”

“Tamam. On beş dakika sonra orada olacağım. Ayrıca bugün öyle bir iş ayarlıyorsun ki, Osman ve İlker denen şerefsizi şirketten uzak tutuyorsun. Tüm gün!”
“Ama efendim-“
“Dediğimi yapabilirsin bence Aslı. Sana güveniyorum,” deyip, gülerek kapattı telefonu.

Aslı homurdanarak Zafer’in yanına gitti. “Terlikle mi kovalayım adamları anlamadım ki?”
Zafer son eşyalar için adamlara talimat veriyordu. “Ne oldu?” dedi kıza bakarak.

“Adamları tüm gün şirketten uzak tutacakmışım. Nasıl yapacağım acaba?”
Zafer ciddi bir şekilde başını sağa sola salladı, “Düşündüğün şeye bak Aslı. Git adamların yanında beş dakika konuş, adamlar şirketi bile sana devreder giderler yemin ederim.”

“Erkeklerden nefret ediyorum.” Ayağını vura vura gitti adamın yanından.
“Erkek ırkı da bayılmıyordu sana,” diye bağırdı kızın arkasından.

Savaş şirkete geldiği an Aslı onu kapıda karşıladı. “Dediğimi yaptın mı?”
“Evet Savaş bey, senet ve borçları için sahte bir görüşme ayarladım. Tam da sahte sayılmaz. Borçları için onlara belirlenen süreyi sunacaklar. Bayağı uzak bir buluşma mekanı ayarladım.”
“Tamam güzel,” dedi gülerek. “Lina hanım teşrif ettiler mi?”
“Evet efendim, odasında.”

“Bugün nasılmış sağlığı?”
“Sormadım, bilmiyorum.”
“İyi, ben sorarım,” deyip, yönünü değiştirdi ve kızın odasına gitti. Kapıyı çalıp, “Gir” komutundan sonra hızla içeri girdi.
“Günaydın külkedisi.”

Lina gördüğü kişi ile tedirgin oldu. “Osman bey yoklar Savaş bey. Birazdan gelirler, geldiklerinde haber veririm. Ama bir mesajınız varsa da iletirim.”
Savaş gülerek kızı dinliyordu. “Yok mesajım. Ben senin sağlığını merak ettim. Dün gelemedin ya hastayım, diyerek.”
Lina yerinden kalktı, “Şimdi iyiyim. Müsaade ederseniz işlerim var.”

DAVETİYE - YASAK SERİSİ II / FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin