SÜRPRİZ

10.7K 943 91
                                    

Ada sinirle masasında oturmuş elindeki kalemi zemine vuruyordu. Diğer elinin tırnaklarını ise kemiriyordu. İçeriden gelen kahkaha sesleri onu sinir etmişti.

Telefon çalınca dudaklarını büzerek açtı ve "Efendim," diye çıkışarak konuştu.

"Ada hanım bize üç çay lütfen."

"Olur Akay Bey!" telefonu suratına kapattı ve arka tarafa geçti. "Ya hani o dizilerdeki asistanlık? Çaycı mıyım ben ya? Hani seyahatler, otel odaları, başbaşa kalmalar... Niye bana denk gelmedi o şeyler? Hoş adamla başbaşa kalsam da bir şey değişmiyor ki!" çayları doldurup, odaya giderken homurdanmaya devam ediyordu, "Daha seninkine söz geçirip hedefi bulamıyorsun, neye bu kadar gülüyorsun acaba?" kapıyı tıklattı.

"Gir," diye bağırdı Akay, ama tek elle kapıyı zor açtığı için Ada'nın girmesi uzun sürdü. "Giremedin bir türlü," dedi Akay gülerek.

"Üzüm üzüme baka baka Akay bey, üzüm üzüme baka baka. Girememek bulaşıcıysa demek ki..."

Akay'ın değişen yüz ifadesi ile Ada zafer gülümsemesini takındı ve çayları ikram etti. İçinden de 'Eşitlendik Akay bey,' dedi.

Çayları verdikten sonra durmasına fırsat vermeden Akay kıza "Çıkabilirsiniz Ada hanım," diyerek komut verdi. Bu sefer yüz ifadesi değişen Ada olmuştu ve zafer bayrağı yeniden Akay'ın elindeydi.

Kız çıktıktan sonra Lina iki adama kaşlarını çatarak baktı. "Çok acımasızsınız beyler."

Akay ise sırıtıyordu, "Acımasız mı? Hanımefendiye kalsa üç yıl sonra ailesine açılacak, beş yıl sonra da evleniriz artık. Sürpriz hazırlıyorum, romantik ve sıradışı bir düğün. Tam hayal ettiği gibi. Bunun nesi acımasızca?"

"İyi siz bilirsiniz."

"Şimdi her şey konuştuğumuz gibi olacak. Savaş aileler sende, Lina Ada sende, ben de sizin düğününüzü organize eder gibi hazırlıklara başlıyorum."

"Bizim düğünü de hazırla sen, fazla beklemeye niyetim yok. Bu hanımefendiden bir sürü çocuğum olsun istiyorum," dedi Savaş kıza bakıp, göz kırparak.

"Savaş yemin ediyorum edepsizsin."

"Pardon da karşımda sen varken, edep terbiye göç ediyor. Benim suçum ne?" diye fısıldadı kıza. Sonra ikisi de ayaklanarak kalktılar.

"Oldu ortak haberleşiriz," dedi Savaş adamın elini sıkarak.

"Oldu o zaman, görüşürüz."

Kapıya çıktıklarında Ada hiç yerinden kalkmadı, hatta yüzlerine bile bakmadı. Adamlar gittikten sonra, Akay kıza döndü, "Ada hanım odama gelir misiniz?"

"Gelmiyorum," dedi Ada küçük çocuk gibi omuz silkerek.

Akay yalandan kaşlarını çattı, "Ada hanım-"

"Gelmiyorum Akay. Demin kovdun beni odadan. Şimdi gittiklerinde 'Gel Ada.' Yok sana Ada, rüyanda görürsün. Gönlümü almak da öyle iki öpücükle olmaz."

Akay'ın kaşları havaya kalktı ve avuçlarını kızın masasına koyarak eğildi, "Ada hanım sabah sabah ne içtiniz? Savaş bey ve Lina hanımın düğün organizasyonlarını aldık. Notları alman için çağırıyorum sizi."

Ada birden şaşkınlıkla baktı adama, "Haa, onun için şey ediyorsunuz. Şey peki geliyorum," dedi öfkeyle. "Zaten gönlümü alsan şaşardım," tabletini alıp adamın odasına girdi. "Sizi dinliyorum Akay Bey."

"Öncelikle," dedi önündeki dosyayı açarak. "Düğün tema rengi beyaz olacak," Ada dudaklarını büzerek yazdı. "Kullanılacak çiçek isimlerini de not eder misin? Özellikle bunları istiyorum-yani istiyor Savaş, Savaş bey." Öksürdü ve devam etti, "Yasemin, beyaz frezya, çok açık pembe ve beyaz erengül, akasya ve papatya."

DAVETİYE - YASAK SERİSİ II / FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin