Sen ki benim hayatımsın,
Nefesim, ruhum, can kaynağımsın.
Sen ki benim vatanımsın,
Çiçeğim, suyum, toprağımsın.
Benim yuvamsın.“Sorun olmayacağına emin misin? Yanımdakileri riske atamam!” dedi Savaş telefondaki yardımcısına.
“Hayır efendim. Hepsi tutuklandı.”
“Tamam. Uçağı hazırlasınlar. Bu akşam dönüyoruz,” deyip telefonu kapattı. Ona gülümseyerek bakan arkadaşlarına ve sevgilisine gülümseyerek “Dönüyoruz!” dedi.Hep bir ağızdan bağırıp, birbirlerine sarıldılar. Hepsi çok sevinmişlerdi. “Nasıl yani dönüyor muyuz?” dedi Lina ellerini çırparak.
“Dönüyoruz aşkım. Döner dönmez de evleniyoruz.”
“Evleniyoruz,” derken adama sarıldı.
Akay da Ada’ya sarıldı, “Biz onlardan önce evleniriz merak etme.”
“Nasıl?” dedi Ada gülerek.“Ee gidip yabancı birini tutacak değiller ya düğünleri için. Benim şirketime gelecekler. Bende bizim düğünden sonraki haftaya ayarlayacağım.”
Savaş adamın kafasına vurdu, “Ne adi Çin malı çıktın lan sen?”
“Banane oğlum. Ben geçen akşamdan dedim kendime. Senden önce randevu aldım.”“Sıçarım senin şirketine. Başka şirket mi yok lan?”
“Yok! Gidip başka bir yerde mi yaptıracaksın bir de düğünü? Yazıklar olsun sana, tüh!”
“Sana yazıklar olsun lan. Önce müşteri memnuniyeti diye bir şey var.”
“Bende müşteriyim. Önce ben geldim.”
Ada gözlerini devirince Akay çocuk gibi baktı ona, “Ama önce ben dedim.”
“Tamam aşkım sen daha uzağa işiyorsun! Kapatın şu konuyu da, akşama hazırlanalım.”“Kara’ydı İp’ti ama memleketimi özledim ben ya. Ne badireler atlattık arkadaş,” dedi Akay yukarı çıkarken.
“Valla çok doğru söylüyorsun sevgilim.”
Akay odaya girdiğinde kıza baktı, “Döndüğümüzde bende kalsana.”
“Sende kalma derken?”“Bende kal işte. Bahanen de kalmadı. Hadi burası kalabalıktı diye bir şey yapamıyorduk. Bakalım orada ne yapacaksın?”
Ada gülümsedi, “Ailem izin vermez Akay. Saçmalama.”
Akay’ın sırıtan yüzü asıldı. “Ne demek o?”“Basbayağı. İzin vermez işte. Hadi toparlanalım da gidelim buradan. O fırtınadan beri tırsıyorum buradan zaten.”
“Haklısın, gidelim. O değil de yine de güzeldi ya.”
Ada da gülümsedi, “Evet güzeldi. Sana aşık olduğum yerdi ne de olsa...”Akay’ın elindeki tişört yere düştü, “Ne dedin sen?”
Adama döndü, “Aşık oldum, dedim.”
Akay kızın yanaklarından tutup, onu öpmeye başladı. Ama öyle bir öpüşmeydi ki, ruhu arşa çıkmıştı.***
TÜRKİYE
“Ada! Kızım!” deyip, koştu kadın kızının yanına.
Ada da annesine koşup sarıldı. “Anneciğim, seni çok özledim.”
“Ah bebeğim, meleğim. Her şeyim benim. Nasıl merak ettik seni. Uyku uyuyamadım.”“Siz iyisiniz değil mi anne?”
“İyiyiz kızım. Hepimiz iyiyiz.”
Akay arkada elinde kızın valizi ile bekliyordu. İnşallah bu badirede unutulmazdı, diye aklından geçiyordu ki Ada’nın annesi ona döndü.
“Sen de hoşgeldin oğlum. Cümleten geçmiş olsun. Savaş anlattı, çok teşekkür ederim.”
“Rica ederim efendim.”
Babası da gelip, adamın elini sıktı, “Çok teşekkür ederiz delikanlı.”“Bir şey değil efendim. Ben gideyim,” dedi valizi uzatarak.
“Yemeğe kalsaydın?”
“Yok efendim, ben de annemgile uğrayım. Merak etmişlerdir.”
“Peki evladım.”
“Geçmiş olsun tekrardan. Hoşçakal Ada.”
“Görüşürüz Akay,” dedi kız adama aşkla bakarak.***
Savaş kızı kendi evine getirmişti. Birlikte girdiler eve. Lina büyülenmiş gibi bakıyordu her yere.
“Savaş burası çok güzel ya.”
“Beğendin mi? Evlendikten sonra burada yaşayabiliriz istersen?”
“Bana uyar. Bayıldım.”
“Lina?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVETİYE - YASAK SERİSİ II / FİNAL
RomanceBir düğün, bu düğünü her şeyi ile organize eden bir şirket ve geline aşık olan şirket sahibi... Yasaklar nereye kadar kelepçeleyebilirdi sözleri... Yasak ne kadar mani olabilirdi iki yüreğin çarpıntısına... Akay... Hayatının aşkını arayan, yalnız bi...