Bölüm uzun sürdü ama dün bir bölüm yazmıştım ama hiç içime sinmediği için paylaşmadım ve hepsini silip, yeniden yazdım. Biraz kötü bir kaç gün geçirdim, umarım bölümü beğenirsiniz =)
------------------------------------
Aşka açıldı yelkenler,
Rotam kalbin,
Evim gözlerin...
Aşka atıyorum adımlarımı...
Ayaklarıma vuruyor denizin serinliği.
Dalgalar adını haykırıyor kulaklarıma,
Gökyüzünde sergileniyor gülüşlerin.
Artık gülümseyebilirsin sevgilim,
Seninleyim...“İzleniyoruz,” dedi Akay dikiz aynasından arkaya bakarak, “Sıkı tutun,” diye bağırdı. Ada tedirginlikle adamın belini sıktı. “Öldür demedim bebeğim, sıkı tutun dedim.”
“Korkuyorum,” diye bağırdı.Akay homurdanarak önüne yerleştirdiği navigasyona baktı. Trafiğin hafif kalabalık olduğu caddeye yöneldi. Aynadan baktığında siyah aracın hala arkalarında olduğunu gördü.
Kalabalık caddeye geldiğinde sinsice sırıttı ve araçların arasından geçmeye başladı. Arabanın içindekiler öfkeyle direksiyona vururken, Akay sırıtıyordu.“Gerizekalılar.”
Ada da sevinçle “Sen harikasın,” dedi.
“Öyleyimdir,” diye bağırdı.
İki saatin sonunda teknenin olduğu yere geldiler. Hızlıca indiler motordan. “Üşüdün mü?” diye sordu Akay, elleri ile kollarını ovuşturan kıza.
“Biraz,” diye mırıldandı.“Tamam, gel buraya,” diye mırıldanıp, ona montunu verdi.
“Hayır, üzerimde mont var. Sen-”
“Ada susar mısın?” diye fısıldadı. Ona bir adım yaklaşıp, parmaklarını dudaklarına koyarak. “Beni düşünüyorsan yakınımda dur, nefesin ısıtır,” dedi. Sesi duygunun verdiği yoğunlukla çok boğuk çıkmıştı.Ada birden geriledi, “Imm, tamam o zaman, hadi tekneye binelim. İçeride ısınırız. Nereye gidiyoruz bu arada?”
Akay kızın hallerine gülümsemeden edemedi. “Thassos Adasına.”
“Thassos mu?”
“Evet. Savaş ile Lina oradalar.”Ada kafasını kaşıdı. “Ben hala üçünüzün bağını kuramadım.”
Akay bu sefer kahkaha attı. “Valla bende pek kuramıyorum. Çok alakasızız. Ben sana yolda hepsini anlatırım. Hadi gel.”*
Akay huzursuz uyuyan kızı tek bırakıp, teknenin arka kısmına çıktı ve gökyüzüne baktı. Bundan sonra ne olacaktı o da bilmiyordu. Şirketini Nazelin’e emanet etmişti ama uzun süre de o kızın üstüne atamazdı. Eğer iş çok uzarsa devretmek zorunda kalacaktı.
“Of Akay of! Sevda nasıl yaktıysa seni, şuan dünyayı yakarsın o kız için değil mi?” diye mırıldanıp, yıldızlara baktı, “O kızın mutluluğu için her şeyi yaparım, her şeyi.”
***
“Çok üşüdüm Savaş, mum ışığında oturuyoruz anladım da şömineyi neden yakmıyoruz be adam, onu anlamadım?”
Savaş kızın yanına geldi, “Bacadan duman çıkmasın diye olabilir mi acaba? Akay gelirken soba getirecek söyledim. Biraz daha dayan ne olur.”
Lina titriyordu, “Ta-tamam. Birazcık daha.”Savaş battaniyelere sardığı kızı kollarına aldı, “Biliyor musun o sabah uyanıp da seni göremediğim de yaşadığım korkuyu sana tarif edemem. Ama en yakınını söyleyebilirim. Ben annesini çok seven bir evlat değilimdir Lina. Ana-baba nasıl sevilir, evlat nasıl sakınılır bilmiyorum. Ama onların yokluğunun verdiği boşluğu biliyorum. Ben eskiden yatmadan önce hep hayal kurardım, bahçede koşarken beni gülümseyerek izleyen annenin, benimle top oynayan bir babanın hayalini. Sonra sabahları uyandığımda gerçek hayat başlardı, sürekli iş yerinde olması gereken bir anne, sürekli seyahatlerde olan bir baba. Hayatımda ilk kez uykuya dalarken kurduğum o hayaller gibi huzurluydu varlığın. Ama sabahında, kabus gibi bir boşluğa uyandım yokluğunla.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVETİYE - YASAK SERİSİ II / FİNAL
RomanceBir düğün, bu düğünü her şeyi ile organize eden bir şirket ve geline aşık olan şirket sahibi... Yasaklar nereye kadar kelepçeleyebilirdi sözleri... Yasak ne kadar mani olabilirdi iki yüreğin çarpıntısına... Akay... Hayatının aşkını arayan, yalnız bi...