2

20K 973 242
                                    

Önümde çok zor olmayan, sıradan bir fizik sorusu olmasına rağmen on beş dakikadır tek yaptığım bakmaktı. Okuyordum ama anlamıyordum, çünkü odaklanamıyordum! Dün gece olanlar rüya mıydı yoksa gerçekten olmuş muydu?

Mesajları kontrol ettiğimde iltifatını bir kez daha gördüm ve yüzüm kızardı. Yalan söylüyordu. Makyajı fazla abartan tiplerden değildim zaten ama... yalan söylüyordu işte.

"Bittiyse sırayla çözmeye başlayalım mı arkadaşlar?"

Benim gibi birkaç kişiden daha olumsuz mırıltılar duyuldu. Hoca on dakika daha bekleyeceğini söyleyerek telefonunu eline aldı. Görmeyeceğinden emin olduktan sonra telefonumu bir kez daha elime aldım ve bu sefer hiçbir şeyini bilmediğim kişiye mesaj attım.

G: Dün geceki o deli sen miydin?

Anında cevap geldi.

X: seni korkuttum mu?

G: Mesaj atana kadar evet

X: özür dilerim sadece aşırı yağmurlu olan gecelerde nasıl korktuğunu çok iyi biliyorum

Gözlerimi kıstım.

G: Seni tanıyorum değil mi

X: bilmiyorum

X: tek bildiğim ne kadar yakın olsan da hep uzak durduğun

"Evet, başlayalım artık!" Hoca telefonu bıraktıktan sonra ayaklanınca telaş yaparak telefonu sıranın altına koydum. Aslında işime gelmişti. Yazdığı şey hakkında en ufak bir fikir sahibi bile değildim ve düşünmem gerekiyordu.

Buna nasıl cevap verebilirdim ki?

Sırayla herkes bir soruyu çözüyordu, 30 sorunun 16'sı bitmişti. Kapı çalındı, nöbetçi öğrenci elinde bir kağıtla hocanın yanında bitti.

"Gaye," Hoca kağıtta yazanlara göz gezdirdi. "Seni idareye çağırıyorlarmış."

"İdareyle ne işim olur benim ya..." diye söylene söylene peşinden gittim nöbetçinin. Oraya gidene kadar bana eşlik etmesini anlamlandıramadım. "Tamam sen işine bak, ben biliyorum yolu."

Başını iki yana salladı. "Olmaz, beraber gideceğiz."

"Niye? Göbek bağımız bir mi kesildi bizim?"

Çocuk yüzünü buruşturdu. "Şu cümleleri kuran insan sevilir mi ya?"

"Ne diyorsun be?" diye sordum kaşlarımı çatarak. İdarenin önüne geldiğimizde beni odaya soktu ve kapıyı ardımdan kapattı. Odayı inceledim. Kimse yoktu.

"Ne bu şimdi şaka mı?" diye mırıldandım. Masanın ortasında siyah karton bir kutu vardı ve üstünde adım yazıyordu. Merakla yaklaşıp kutuyu kendime doğru çektim.

İçini açtıktan sonra merakım gitti, mutlulukla zıpladım.

"İnanamıyorum ya! İnanamıyorum. Bu geçen gün vitrinde gördüğüm 450 liralık bomba şey değil mi?" Buz mavisi elbiseyi üzerime tutarak etrafımda döndüm. "Ama nasıl ya? İdareyle elbisenin ne alakası var ki?"

Tam o sırada yanıma aldığım telefonum, eteğimin küçük cebinde titreşti.

X: kesinlikle sana çok yakışacak kar tanesi:)

°•°•°•°•

kar tanesi | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin