Okul kapısı görüş açıma girdiğinde kapının köşesinde sigara içen Egemen de önümde belirmişti. Göğsümden mideme doğru bir şey hızlıca akıp giderken hissettiğim iç ürpertici hisle yutkundum. Dün fazla istekli ve fazla edepsizdim. Sonra duygusal bir şekilde toparlamış olsam da hâlâ utanmama engel olamıyordum. Aklıma geldikçe rezil olduğum yüzüme çarpıp duruyordu.
Yanan yanaklarımı hafifçe ovarak derin bir nefesi içime çektim ve adımlarımı ona yönlendirdim. Başını kaldırıp beni gördüğünde dudaklarının arasındaki sigarayla beraber gülümsemeye çalıştı ve yarısını bile içemediği sigarasını yerle buluşturdu. Onun sigaraya üzgünce baktığını görünce sırıtmadan edemedim. Canından can gitmiş gibi öyle masum duruyordu ki...
Ellerini önüne doğru uzatıp durmamı işaret ettiğinde kaşlarımı kaldırıp beklemeye başladım. Yerdeki çantasına uzanıp içinden parfümünü çıkardığında dudaklarımı hafifçe dişleyip gülümsememi durdurmaya çalıştım, aptal çocuk kalbimi yine tam on ikiden vurmayı başarmıştı.
Abartılı bir yavaşlıkla parfümünü sıkıp aynı yavaşlıkla da çantasına geri attığında gözlerimi devirdim. Sinir olmamı istiyor olmalıydı ama ben sadece... duruyordum işte. Karşımda ultra yakışıklı bir çocuk vardı, ben de onu izlemenin keyfini çıkarıyordum.
Sonunda kollarını açıp otuz iki diş sırıttığında yanına yürüdüm ve kollarının arasındaki yerimi alıp, sigarasını bastırmaya çalışan parfüm kokusunu derince içime çektim. Bu karışımı ve buradaki yerimi seviyordum.
Dudakları kulağımın yakınında bir yerde durdu. "Ne yapacağım ben senin bu sevgi dolu hallerinle?" dediğinde başımı kaldırıp aşağıdan yeşil gözlerinin içine baktım. "Alışmaya bakacaksın aslan parçası. Her zaman bu kadar şirin olamıyorum."
"Aslan parçası kısmında anladım onu."
Elimin tersiyle karnına vurduğumda güldü. Sesi kulaklarımın içine dolarken düşündüğüm tek şey okuldaki en yakışıklı çocuklardan birini cahilliğimle kapmış olmamdı.
Demek ki cahillik mutluluktur sözü doğruydu.
Onun uyuşturucu bağımlısı o çocuk olduğunu bilsem aramızda en az on metreye yakın bir mesafe bırakacağım çocuk, şimdi aramızda mesafe olamayacak kadar yakındı.
Cahilliğimle neredeyse gurur duyuyordum.
"Okula girmesek--" Egemen cümlesini tamamlayamadan araya biri girdi.
"Ooo, çifte kumrular!" Yusuf ikimize de bilmiş bir gülümsemeyle bakarken yanındaki Kenan dümdüz bir suratla gözlerini yüzümde gezdiriyordu. Bakışlarımı ondan çekerek Egemen'e daha sıkı sarıldım.
Bu çocuk hakkında garip şeyler hissediyordum ve eğer hislerim doğru çıkarsa hiç hoş şeyler olmayacağını da biliyordum. Aptalca hareket etmeden önce düşüncelerimi Egemen'le paylaşacaktım çünkü çoğu diziden öğrendiğim bir şey varsa, o da başrol erkekten veya kızdan gizli yapılan her şey en güzel şeylerin sonunu getirdiği gerçeğiydi.
Çoğu zaman aptalca hareket ediyor olabilirdim ama bu sefer gerçekten sevdiğim birini kaybetme riskini göze almayacaktım.
"Biz de tam içeri geçiyorduk," dedi Egemen bastıra bastıra. Yusuf sırıtmayı kesmeden, "Aynen kardeşim." diye eklediğinde gülümseyerek gözlerimi devirdim. Bu tarz imalardan utanacak kadar çocuk değildim.
Birlikte içeri girerken Egemen'den uzaklaşmak zorunda kalmıştım çünkü Yusuf hemen yanına geçip bir şeyler anlatmaya başlamıştı. Onların arkasından usulca yürürken koluma temas eden başka bir kolla başımı kaldırıp yanımda yürüyen Kenan'a baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kar tanesi | texting
Short StoryG: O kadar parayı bana bir elbise almak için harcamana gerek yoktu X: hayır gerek vardı X: aslında sadece X: mutlu olduğunu görmeye ihtiyacım vardı