Egemen ile birlikte ormanda, kozalakları topladığımız alanda oturduğumuz kaçıncı dakikaydı bilmiyordum, üçten sonra saymayı kesecek kadar sıkılmıştım.
El ele gelmiştik, el ele bir kütüğün üzerinde oturuyorduk ve el ele sessizce bekliyor, konuşmak için atılmıyorduk.
Bu aptal şeye gözlerimi devirerek elimi ondan ayırdım. Yüzüme baktığında kaşlarının çatılmış bir halde olduğunu görmek tatlı bir his oluşturmuştu. Dudağımın kenarını dişlerimin arasına aldım.
"Buraya geldik çünkü?"
"Sen gidelim dedin." diye cevap verdiğinde, ben de bıkkınca nefesimi bıraktım. Açık açık kaçıyordu ve bunu kaçamak cevaplar vererek yapması da zekiceydi ama farkında olduğun zaman bir anlam ifade etmiyordu.
"Onunla ne konuşuyordun?"
Parmaklarını gözlerine bastırdığında ellerinin güzelliğini övüyordum içimden. "O geceden konuştu. Bir şeyler zırvaladı ama tam o sırada fırsatçı, orospu babalı çocuk senin yanına geldiğinde kulaklarım çınlamaya başladığından hiçbir şey duyamadım."
Kendime not: Onu nadir kızdır. Hem çok yakışıklı ve tatlı görünüyor, hem de öldürecek gibi bakıyor ve sesi seri katil gibi çıkıyor. Güzel olduğu kadar da tehlikeli.
Ve ben buna tuhaflık derecesinde alışmaya başlıyordum.
Birkaç gün öncesine kadar hayatımda tehlikeli başlığı altında kimseyi barındırmak istemediğimi ele alacak olursak, bu durum bayağı tuhaftı. Evet.
"Bana neden kızıyorsun?" diye atarlandım. Buradaki tek güvencem beni sevmesiydi ve kaybetmemek için fevri davranmaya korktuğuydu.
Kısacası...
Güç benimleydi.
"Sanki ben dedim çocuğa yanıma gel diye. İzin bile istemedi!" diye sürdürdüm atarımı.
"Cevaplamak zorunda değildin ki!" diye tısladığında afallamıştım. Bunu fark ettiğinde yeşil gözlerini kapattı birkaç saniyeliğine. Boşlukta gibi hissetmeden edemedim kendimi, yeşil gözlerini çok beğeniyordum, insanda sürekli bakma isteği uyandırıyordu.
Kızların neden ondan vazgeçemediğini şimdi daha iyi anlıyordum işte.
"Özür dilerim. Kaba davranmama gerek yoktu. Seni korkutmak istemedim lütfen bana öyle bakma. Ama sen ona öyle gülümseyince sinirlendim çok, ağzını yüzünü dağıtm-"
Birden üstüne atlayıp kollarımı boynuna sarmamla susmuştu. Aslında, susmak zorunda kalmıştı çünkü resmen boğazına yapışmıştım. Ayrıca konuşmaya devam etmesine gerek de yoktu; onu anlıyordum, Beril yanındayken kötü hissediyordum ve Egemen'in aşık olan kişi olduğunu ele alırsak, benden daha kıskanç olması beklenilen bir şeydi.
Üstelik üzerindeki kaybetme korkusu içimi ısıttığından ondan istesem de uzak duramıyordum.
"Egemen," diye fısıldadım usulca. "Nasıl böyle güzel sevebiliyorsun beni?"
Beni, beni. Benim gibi bir malı.
Kollarını sıkıca sardı bedenime ve usulca boynuma yerleştirdi kafasını. "Elimde değil," diye konuştuğunda biraz sesinin titrediğini ve boğuk çıktığını işittim. Göğsümden aşağı bir şey kayar gibi oldu. "Seni güzel sevmemek elimde değil."
Bir anda gelen istekle kafamı hafifçe geriye çekerek boynuma sakladığı yüzünü görüş alanıma aldım ve hızlı hareket etmeye çalışarak yanağına doğru eğildim.
O da bu sırada ne yapmak istediğimi anlamak amacıyla başını küçük bir açıyla oynattığından dudaklarım yanağını teğet geçerek dolgun dudaklarına hızımdan dolayı sertçe dokundu.
Ve ben o an ne yaptığımı bile idrak edemeyecek kadar dumur olmuştum.
İlk öpücüğüm yanlışlıkla mı olacaktı... Gerçi bu durumda daha özel bir ana denk getiremezdim bunu. Bir anda olması en güzeliydi belki de, değil mi?
Başını kaldırdığında gözleri benimkiler gibi kocaman açılmıştı ama onun yeşillerinde şaşkınlıktan başka duygular da geziniyordu. Tereddüt, telaş, arzu...
Heyecandan titreyen ellerimi yumruk yapıp boynundan çektiğimde istemediğimi düşünmüş olmalı ki dudaklarını dudaklarımdan usulca çekti. Temkinli davranmaya çalışması komikti ama şoktan bir türlü çıkamadığım için gülemiyordum.
Sonra gülerdim.
Bunun için bir daha cesaretim olur muydu emin olamıyordum ve hissettiğim güzel baskıyı tekrar hissetmek istediğimden başımı ona doğru ittirdim.
Dudaklarımız tekrar buluştuğunda kısık sesle inledi.
Sadece ellerim değil, bütün vücudum titremeye başladı o sesiyle.
"Emin misin?" diye sordu dudaklarıma doğru, gıdıklandım. "Bunu cidden istiyorsun değil mi? Pişman olmanı istemiyorum..."
"Konuşmaya devam edersen olacağım."
Aceleyle üstüme eğildi ve sert olmamaya çalışarak öpüşmeye yön vermeye başladı. Ama öpüşme ilerledikçe ben de üstüne eğiliyordum ve bu onun daha sert hareket etmesine yol açılıyordu.
Nefes almak zor geldiğinde mecburen ondan uzaklaşıp kapattığım gözlerimi aralamadan soluklandım.
Islak dudakları boynuma değdi bu sırada ve usulca okşadı orayı.
"Bundan sonra daha fazlası için seni sıkıştırırsam beni suçlayamazsın."
İsyan eden sesine gülümsedim. İçimden bir ses onu suçlamaya tenezzül bile etmeyeceğimi söylüyordu.
°•°•°•°•
sırf helin istedi diye bir bölüm daha yazdım ve ona mesajımda hiç ilhamım yok demiştim
kısacası kötü yorum yaparsa :) 🔪🔪🔪
neyse bu önemli değil, umarım geriye kalan kısım da beğenir (YORUM İSTİYORUM)♡♡
on yedi adlı textingime de bir şans verirseniz sevinirim bu arada
hatırlatayım dedim :)hadi öptüms

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kar tanesi | texting
ContoG: O kadar parayı bana bir elbise almak için harcamana gerek yoktu X: hayır gerek vardı X: aslında sadece X: mutlu olduğunu görmeye ihtiyacım vardı