26

10.3K 548 157
                                    

Beril'in doğum günü için gittiğimiz ufak çaplı tatilden döndüğümüz ikinci gündü.

Otelden ayrılırken bana olan öldürücü bakışlarını düşünüyordum da... Bundan sonra okulda kalmaya devam etmem benim için mucize gibi bir şey olur gibiydi.

Ama önemli değildi, Egemen'e olan takıntısının geçeceğini biliyordum, onun hakkında ağır konuşan biriyle olmak için elinden geleni yapmaya devam edecekse gururunu nerede kaybettiğini bir düşünmeliydi.

Egemen'in peşinde koşan bir adet Beril görüntüsü zihnime doluştuğunda ağır bir şekilde yutkundum. İstediğim zaman mutlu olamazdım ama istediğim zaman kendimi çok rahat üzebilirdim!

Yumruk yaptığımdan habersiz olduğum ellerimi açarak telefonuma yönlendirdim ve neredeyse onu üzdüğüm günden beri konuşmadığımız sohbete girdim. Sikeyim, görür görmez gözlerim dolmuştu.

Uzak bir hayal gibi görünüyordu.

Sanırım karşıma çıkmadan konuştuğumuz zamanları özlüyordum.

Tabi ki de onu bulduğum için pişman değildim, hatta geç bile kaldığımı düşünüyordum, Nilay'a göre de mal olduğum için bu çok doğaldı ama önemli değildi. Yine de hayatımda yaşadığım en çekici zamanların arasında ilk sıraya yerleşmişti bile.

Eski konuşmaları okumaya başladığımda cidden ne kadar mal göründüğümü fark ettim. Aynaya kafa atmak? Egemen, sanırım daha fazla belli edemezdin.

Gülümseyerek aptallığıma göz devirdim, cidden biraz daha okursam utançtan Egemen'in yüzüne bir daha hiç bakamayacaktım. Gerçi, o beni her halimle sevdiğini söylüyordu ama... Olsun.

Derin bir nefesi içime çekerek parmaklarımı klavyede çevirdim.

G: Seni özledim

Son görülmesi birkaç dakika önceyi gösterdiği için kısa bir süre içerisinde göreceğini düşünerek telefonu önüme bıraktım ve kararmaya yüz tutmuş gökyüzünü izlemeye kaldığım yerden devam ettim. Pazar günleri sanki zaman çok hızlı geçiyordu, pazartesi çok daha yakın geliyordu ve ben Şimşek Canavarı'm olmadan önce bütün hücrelerimle bundan nefret eden sıradan bir genç kızdım.

Şimdi de sıradan bir genç kızım fakat eskisi gibi pazartesi günlerinin gelmesinden nefret etmiyordum.

İple çekiyordum.

Bana bunun çok kısa bir sürede olacağını söyleselerdi bir zamanlar, onlara kıçımla gülerdim, gerçekten. Ama şimdi bu çok normal bir şey gibi görünüyordu.

Telefonum titrediğinde yağmurun yağışını içimdeki tuhaf heyecanla izliyordum. Gözlerimi zorlukla çekerek telefonu bıraktığım yerden aldım ve şifremi girerek gelen mesajı okudum.

E: bir gün şöyle mesaj atacağını hayal ederek uyuduğum geceler ne çabuk geçti anasını satayım

Yavaşça tuttuğum nefesimi bıraktım. Garip ama hâlâ etkileniyordum. Beni germiyordu, kim olduğunu bilmek daha çok heyecanlandırıyordu.

O an Nilay'ın basketbol seçmelerini izlediğim zaman Egemen hakkında yorum yapan kız geldi aklıma. Ne demiştim? Tahtalarını nerede düşürdün sen?

Dudaklarımı büzdüm. Benim tahtalarım yoktu, yani sorun da yoktu.

G: O günlere geri dönmek ister gibi bir halin var???

E: Özlemiyor değilim, hayalin bile güzeldi kızım

E: ama şimdiki konumumuzu hiçbir şeye değişmem

kar tanesi | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin