20

14.7K 861 508
                                    

Bilincim açıktı ama aynısını gözlerim için söyleyemeyecektim. Sabah altı sularında uyuduğumu hatırlıyordum... Bir de Egemen'in odasında kaldığımı. İşte bunu hatırlamam gözlerimin faltaşı gibi açılmasına neden olmuş, yanımda yatıp beni izleyen Egemen'i fark ettirmişti.

"Hoşt," diye bağırarak göğsünden ittirdiğimde boşluğuna gelmiş olacak ki, kendini yerde buldu. Şifonyerden destek alarak son anda kafasını vurmasını önledi.

"Ne işin var ya senin benim yatağımda?" diye bağırdığımda zıplayarak yatağa çıkıp eliyle ağzıma bastırdı. Korkarak yüzüne baktım. Yine fazla yakındı ve bu sefer kesin katilim olacaktı.

"Burası benim yatağım, Gaye. Hem bağırmasana! Bütün oteli başımıza toplayacaksın!"

Dişlerimi avcunun içine geçirmeye çalıştım. Kaşlarını kaldırdı. "Elimi yalamayı kesecek misin Gaye?"

Utanarak gözlerimi kapattım.

Sayemde ıslanmış elini çekip tişörtüne sildiğinde midemde bir kıpırtı hissettim. Yüzünü buruşturmamış veya "ıyy" gibi bir şey söylememişti. Çok normal bir şeymiş gibi karşılamıştı. Neden iğrenmiyordu ki? Ben olsam ıslandığı anda elimi çeker, yüzüne silerdim.

Anonimin nasıl bir hatrı vardı acaba?

"Saat kaç?" diye sorarken telefonumu arıyordum. Üstümden uzanarak masaya uzandı, çekmeceyi açtı ve telefonumu çıkarıp elime verdi. "Saat 10.50, Gaye."

Ayaklanmaya çalışırken omuzlarımdan tutup yatağa sabitledi vücudumu. "Nilay burada olduğunu biliyor, Gaye. Hatta gelip kontrol etti seni, sonra beni tehdit etti uzak dur falan diye."

Alayla güldüm. "Baya uzaksın gerçekten."

"Ha ha," dedikten sonra bile çekilmediğinde cırladım. "Ya oğlum kalksana! Bak, seni anonime söylerim! Hem sen ondaki kası gördün mü acaba? Seni var ya tek yumruğuyla nakavt eder o. Bir de kendine bak," derken kolundan yakaladım. "Çelims- oha kasa bak." Parmaklarım kolunda gezindi. "Sen de az değilmişsin ama anonim çok güçlü. Daha güçlü. Ezer seni."

Gülerek yataktan kalkıp bir köşeden döndü ve gözden kayboldu. Yorganı üzerimden atıp ayağa kalktım, boy aynasının karşısına geçtiğimde yanaklarım daha ne kadar kızarabilirdi gerçekten bilemiyordum.

Saçlarım elektriklenmiş ve birbirlerine girmişlerdi, çeneme doğru akmış salyam kurumuş ve bembeyaz bir yol çizmişti. Gözlerim şişmiş, dudaklarım kızarmıştı. Ve o tüm bunlara rağmen nasıl oluyor da yüzüme gülebiliyordu?

Ağlamak istiyordum.

Ama bunun yerine banyo olduğunu düşündüğüm ilk kapıya koşturdum. Neyseki doğru düşünmüştüm. Hemen ellerimi ve yüzümü yıkayarak ağzımı çalkaladım. Saçlarımı ellerimle tarasam da bir türlü açılmıyordu bu yüzden tereddüt etsem de tarağını kullandım. Saçlarımı da tepeden topladıktan sonra üstüme bir çekidüzen verip banyodan çıktım. Koltukta oturuyordu, çıktığımı görünce ayağa kalktı. "Sana yiyecek bir şeyler hazırladım. Bunları ye, aşağı havuza inelim. Herkes orada kokteyl içiyormuş."

"Anonim mi söyledi?"

"Hı hı."

"Benim yerime ona mesaj atar mısın?"

Kıkırdadı. "Tabi tabi."

Masaya koyduğu tepsiyi kucağıma çektim, tost vardı. domates dilimlemişti, peynir, zeytin ve salam da vardı. Bir de portakal suyu.

"Doğruyu söyle, Beril'le aranızda bir şey mi var?"

"Ne?" Bağırdı. "Saçmalama, hayır. Neden soruyorsun şimdi böyle bir şeyi kar- aman Gaye?"

Gözlerimi kısıp işaret parmağımı ona doğru salladım. Yutkundu. Oldukça ifadesiz durmaya çalışıyordu ama gözlerindeki tedirginlik her şeyi belli ediyordu.

"Yalancı!" dedim gülerken. "Eminim kimsenin odası bu kadar lüks değildir. Doğruyu söyle, bir şey mi var aranızda?"

Oflayarak ensesini kaşıdı. "Hayır, öyle değil. Yani tamam bir aralar öyleydi ama ben istemeyince o hoşlandığıyla kaldı... öyle saçma sapan bir şeyler."

"Hâlâ hoşlanıyor belli," derken odayı tekrar tekrar süzüyordum. Orada öylece dikilmeye devam ediyordu. Elindeki beyaz şeye gözüm kaydığında kalbim hızlandı. "O... O şey ne?"

Uyuşturucu olma ihtimali var mıydı?

"Bu mu?" Beyaz şeyi ağzına attı ve yuttu. Korkarak ayağa kalktığımda anlamsız bakışlar atıyordu. "Gaye ne yap- sakın bana uyuşturucu olduğunu düşündüğünü söyleme."

Gözlerindeki incinmiş ifadeyi görünce, sessiz kalmanın daha doğru olduğunu düşünerek sustum.

"Ağrı kesici," deyip güldü ama bu gerçek bir gülüş değildi. "Güzel kafası yok ama idare ediyor işte, ister misin?"

Pişman olmuştum.

"Sen burada uyuyunca ben de koltuğa uzanmıştım ama rahat edemediğim için uyuyamadım. Sonra senin yanına geldim, birkaç dakika geçti geçmedi uyanınca..." Başını iki yana salladı. "Kime, ne anlatıyorsam? Hâlâ benden korkuyorsun, değil mi?"

Anonim ona söylemiş miydi?

Hain.

"Egemen," dedim mantıklı bir cümle kurmaya çalışırken. "Korkmak değil... Ya of, ne bileyim ben? Senin hakkında bir sürü şey duydum..."

"Kafayı bulduktan sonra çömezleri öldüresiye dövüp hastanelik etmem veya savunmasız kızları bir köşeye çekip taciz etmem gibi şeyler mi?"

Gözlerim kocaman açıldığında cevabını almıştı. "Yargılamayı gerçekten çok seviyorsunuz."

Bir şey dememe kalmadan odadan çıkıp gittiğinde kendimi koltuğa bıraktım. Az önce ne yapmıştım? Her ne olursa olsun o da bir insandı ve ne yaptıysa da duyguları vardı. Fakat bunu unutuyorduk.

Evet, yargılamayı gerçekten çok seviyorduk.

°•°•°•°•

Oğluşumu üzdüler amk ya

-

Bu arada şunu belirtmek istiyorum ki uyuşturucuyu falan desteklemiyorum, tabi ki de çok yanlış bir şey manyak mısınız? Sadece Egemen zamanında böyle bir şey yaptı ve "hatasının" farkında ama son pişmanlık neye yarar bebeklerim, düştü bir kere insanların ağzına.

Durum bu yani anlatabildiğim kadarıyla.

Nilay'la ilgili nasıl bir kurgu oluştacağımı düşünmeden önce birkaç bölüm daha yazayım diyorum buraya ve çöpçatan'a :)))

Görüşürüz♡

kar tanesi | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin