12. Bölüm

70.6K 3.7K 493
                                    

Sabah gözlerimi ani bir düşüş etkisiyle açtım. Yine uçurumdan düşer gibi olmuştum ve kafam allak bullaktı. Bir kaç dakika duvarla bakışmamızın ardından kafamı ayıcığın olduğu yere doğru çevirdim.

Bir dakika.

Ben... Dün.. Onu..

"Olamaz hayır ya!? "

Yatağımdan büyük bir hışımla kalktıktan sonra üzerime çeki düzen bile vermeden balkona çıkıp aşağıya baktım. Bedenimin güneşle buluşması bile canımı bu kadar yakmamıştı.

"Nerede bu ?"

Ayıcık dün attığım yerde yoktu. İçeri tekrar geri dönüp merdivenlerden aşağıya indim ve mutfakta kahvaltı hazırlamakla meşgul olan annemin yanına geldim.

"Günaydın tat-"

"Anne dün aşağıya bir ayıcık atmıştım. Gördün mü ne olur gördüm de ?!"dedim hızlı bir şekilde.

"Hayır görmedim ne oldu ki?"

Mutfaktan ayrılırken hızlı adımlarla dış kapıya koşturdum ve üstüme bir şey almadan direk dışarı çıktım.  Ayağıma terlikleri geçirirken annemin arkamdan bağırışını duyuyordum.

"Üstüne bir şey al sakın öyle çıkma !?"

Annemi dinlemeden kendimi sokağa attığımda beni ilk önce yakıcı bir güneş karşıladı.

Ellerim, kollarım, bacaklarım ve saçım her yerim açıktaydı. Buna rağmen etrafta deli gibi koşup dün attığım ayıcığı aramaya çalışıyordum.

Sokağın hiç bir yerinde koca ayıcığı görememiştim.

Koskoca ayıcık geceden bu yana ortadan kaybolmuştu. Kim bu sürede nerede bulup götürebilirdiki.

Gözümden istemsizce akan yaşa  aldırış etmeden bir kaç defa koca cadde boyunca koşturdum.

Ayıcık için ağlamıyordum. Her ne kadar bir anlamı olsada bu kadar küçük bir şey için ağlayamazdım.

Sadece canım yanıyordu.

Kollarım ve bacaklarım.. Ve güneşin temas ettiği her yer kızarmaya ve yanmaya başlıyordu.

Kaşırsam ve dokunursam daha da kötü olacağını biliyordum bu yüzden hiç bir şey yapamıyordum ve bu beni daha çok perişan ediyordu.

Nefes alamaz ve kıpırdayamaz hale gelmiştim ve öksürüyordum. Güçlükle yere çömelmek zorunda kaldım ve emekleyerek bir evin çatsının oluşturduğu gölge tarafa kendimi sürükledim. Bacaklarım açıkta olduğu için asfalta sürtünüyodu ve büyük ihtimal kanamaya başlamıştı.

Kendimi gölge tarafa binbir zorlukla çektikten sonra nefes almaya çalıştım.   Kollarım ve bacaklarım çoktan kızarmıştı ve yayılıyordu. Hiç bir şey yapmadan sadece duruyordum çünkü kımıldadıkça daha çok batıyor ve yanıyordu. 

Bu derimi ateşe sürmekten farksızdı.

Elinde şemsiye ve güneş gözlükleriyle buraya doğru gelen anneme baktım. Yüzünden anlaşılacağı üzere oda korkmuştu hatta daha da yakınlaştıkça gözlerinin sulandığını fark ettim.

"Yavrum kızım iyi misin?! "

"Ben sana demedim mi üstüne bir şey al diye? "

Annem bana dokunamadan öylece karşımda duruyordu. Bende ona sadece bakıyordum.

"İyiyim. Sadece biraz yanıyor o kadar. "

"Yanıkların daha yeni geçmişti be kızım. Bu yaptığına değdi mi he ?"

Yavaşça gülümsedim.

"Evet deydi." dedim

O sırada tekrar istemsizce akan gözyaşıma engel olamadım. Belli etmesemde canım çok acıyordu.

"Kalkabilecek misin? "

Kafamı olumsuz anlamda sallarken  anneme doğru çenem titrerken baktım.

"Neden böyle olmak zorunda. "

Gölgedeki Çiçek | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin