36. Bölüm

59.3K 3.4K 1.5K
                                    

Mete'nin annesi Esma Abla, babası Selçuk Abi, Mete, ben ve annem.

Ne kadarda harika bir ekip değil mi?

Şuan hepimiz yemek masasındayız ve hepimiz hiç bir ses çıkarmadan öylece oturup yemek yiyoruz.

Tıpkı beş dakika önce olduğu gibi.

"Sizin kızın adını hala bilmiyorum." dedi Esma Abla.

Aynı anda Mete'de bana döndü. Doğru ya oda bilmiyorudu.

"Laçin." dedi annem.

Herkes garip karşılamıştı. Alışıktım sonuçta kullanılnyan bir isimdi.

"Değişik bir isim manası nedir? "

"Cesur kadın." diyerek bu sefer söze ben atıldım.

"Güzel manası varmış." dedi Selçuk Abi.

"Teşekkürler." demekle yetindim.

"Lise son sınıfsın değil mi? "

"Evet. "

"Selçuk bak sana demiştim bizim oğlanla aynı yaştalar. "

O sırada annem araya girdi.

"Hangi bölüm düşünüyosun Mete? "

Mete ağzında ki lokmayı tuttuktan sonra bir az düşünür gibi yaptı.

"Güzel sanatlar. "

İşte buna gerçekten şaşırmıştım. Böyle bir şey beklemiyordum.

"Aaa gerçekten mi bizim Laçin'de güzel sanatlar düşünyordu. " dedi ardından bana dönerek gözlerime baktı ve devam etti "Tabii bir kaç sene öncesine kadar. "

"Gerçekten mi peki neden vazgeçtin? " diye bir soru yönelti Esma Abla.

Bir az düşündüm. Verebilecek mantıklı bir cevap düşünüyordum.

"Kararlarım çabuk değişiyor. Sanırım ikizler burcu olduğumdan dolayı." diyerek güldüm.

Masadakilerle benimle birlikte gülmüştü.

"Pekii şuan ne istiyorsun? "

"Şuan bir şey istemiyorum. " dediğim anda herkesin yüz ifadesi değişmişti sanırım bu devirde okumamak büyük ayıptı. "Ama dediğim gibi kararlarım çabuk değişiyor. " diyerek gülümsedim.

"Anladım umarım bir yerlere gelebilirsin. "

Konuşmanın diğer yarısıda boş sohbetlerle geçmişti ve sonunda yemek faslı biterek sofra toplanmıştı.

Şimdi ise herkes oturuyordu. Mete ve ben telefonla uğraşıyorduk.  Annemler ise cenazeden sonraki mirap paylaşımı için konuşuyordu.

"Neden ikiniz odaya çıkıp vakit geçirmiyorsunuz? " diye bir soru yöneltti annem.

Gözlerimi büyütüp kaşlarımı olumsuz manada yukarı kaldırdım.

"Bana uyar. " dedi Mete.

İşte şuanda ağzının orta yerine vurasım gelmişti.

"Burada iş konuşuyoruz canınız sıkılır ?"

Annemin attığı bu bakışı biliyordum. Hemen burdan gidin dercesine bakıyordu.

"Haklısın en iyisi biz yukarı çıkalım. " diyerek Mete'ye döndüm ve ona gülümsedim.

Ben ayağa kalkıp odaya doğru giderken oda  peşimden geliyordu. Salondan ayrıldıktan sonra benim odamın kapısının öne geldik. Kapıyı açmadan önce durdum ve ona doğru döndüm.

"Eşyalarıma dokunmak, oynamak ellemek ve kurcalamak yok. "

"Çocuk muyum ben? "

"En önemlisi... Yatağıma oturmak yok. "

"İstersen uçayım."

"Yapabilirsen kaybolmanı tercih ederim. " dedikten sonra kapıyı açtım ve içeri girdim. Ardından direk yatağıma oturdum ve arkama yaslandım.

"Yatağa oturmak yok demiştin? "

"Sana oturmak yok dedim. Kendime yatağıma tabii kide oturacağım. "

"Vay anasını ya." dedikten hemen sonra yere çöktü ve bağdaş kurarak oturdu.

"Bu arada odan çok karanlık pedeler falan siyah siyah. Emocu falan mısın? "

"Yo siyahı severim." dedim.

Halbuki yalandı. Şu hayatta en sevmediğim renkti belkide.

"He yani emocusun ?"

Daha da üstüme gelince telefonu bırakarak ona döndüm ve ciddi bir şekilde kaş kaldırdım.

"Hayır." dedim.

"Nesin o zaman in misin cin mi? "

Bu çocuk çok fazla gülüyordu.

"Ne diyosun ya?"

"Güldürmeye çalışıyoruz şurada. "

"Eksik kalsın. "

Kısa bir süre sessizlik oldu bir yere bakıyordu gibi. Hemen sonrasında elini yatağın altına uzattı ve bir kağıt çekti.

"Oha lan bu muhteşem bişi, sen mi çizdin? "

Anında yataktan fırlayıp ayağa kalktım elindeki kağıdı  çekerek arkama sakladım.

"O adam kim ? Yakışıklıydı. En azından benim kadar."

"Sana bir şeye dokunma demiştim hatırlamıyor musun? " derken resmi elimde rulo hali yapıp dolabın üstüne koydum.

"Yeteneğin var ve üniversiteye gitmiyorsun ne kadar saçma."

"Sen kendinden haber versene güzel sanatlar falan ne iş? Amuda falan mı kalkıyorsun? "

"Müzikle ilgileniyorum. "

İşte buna güldüm.

"Bir küçücük aslancık varmış... Kırlarda ko-ko-koşar oynarmış. "

"Komik mi? "

"Evet çok. " dedim "Annesi onu pek çok severmiş... "

"Tamam kes şunu komik değil. "

"Bunun gibi şarkılarlar mı söylüyorsun yoksa sadece davul mu çalıyorsun? "

Kendimi tutamayıp daha çok gülemeye başlamıştım. Karşımda gördüğüm tipe elde tututulur bir yetenek göremiyordum.

Ve bu fazlasıyla komikti.

"Bu kadar güleceğini bilseydim ilk baştan söylerdim. "

Nedense gülmeden edemiyordum. Sinirlerim zaten alt üst olmuştu. İyice kafayı yemiştim.

Benim bu kadar çok güldüğümü görünce dayanamayıp oda gülemeye başladı.

İşte tam o sırada yatağımdaki telefona bildirim geldi. Hemde tam üç kere. Gülmeyi tam manasıyla kesememişken telefonu açtım ve gelen mesaja tıkladım.

K:Biliyor musun? Benim 6. hissim çok kuvvetlidir.

K: Eğer hem bana yazıp hemde diğer erkeklerle vakit geçiriyorsan.

K: İşte o zaman beni unut.


Gölgedeki Çiçek | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin