14. Bölüm

71K 3.8K 758
                                    

Dersimiz beden.

Hayır değişik olan şey derisimizin beden olması değil benim bu güneşte dışarı çıkamam ve okulumuzun spor salonu olmaması.

Sorun bu olunca boşboş geçireceğim iki saatim oluyor.

Telefonu kapattıktan sonra cebime doldurduğum naneli şekerden bir tane alıp ağzıma attım.

Bu şeker gerçekten seviyordum.

Daha sonra yanımda getirdiğim pet şişenin kapağını açıp pencere kenarında yetiştirdiğim saksıdaki çiçeğe döktüm. Güneş tutan yaprağını gölgeden tarafa çevirerek ortaladım.

Bu çiçekte aynı benim gibiydi. Güneş ona yaramıyordu gölge seven bir çiçekti.

"Pencerenin önündeki adını unuttuğum kız. Beden hocası seni çağırıyor. "

Sesi duymamla arkamı dönmem bir olmuştu.

"Ben mi? "

"Yo şu gölgedeki çiçeğe sesleniyorum."

"Ne farkeder ki." diyerek fısıldadığımda kapının önünde duran kızın anlamsız bakışlarını üzerimde hissettim.

"Tamam tamam ben gidiyorum. " diyerek durumu düzelttikten sonra pet şişeyide alıp kütüphaneden çıktım.

Koridora milletin bana çarpmamasına özen göstererek yürümeye çalışırken bir yandan da beden hocasına yapacağım açıklamayı düşünmeye çalışıyordum.

En sonunda öğretmenler odasına geldikten sonra kapıyı tıkladım ve birin çıkmasını bekledim. Az sonra kapıyı Fulya Hoca açmıştı. Kapıyı fazla aralamadan kafasını uzattı.

"Eee Serdar Hoca beni çağırmış ama ?"

"Serdar Hocam bir öğrenciniz sizi bekliyor! " dedikten hemen sonra tekrar bana döndü. "Bekle burda." diyerek kapıyı kapattı.

"Boklo bordo." diye tısladım.

Şu okulda en gıcık kaptığım hocalardan biriydi.

"Heh geldin mi bende seni bekliyordum. "

Kapı aniden açılıp Serdar Hoca fırlayınca birden kendime çeki düzen verme ihtiyacı duydum.

"Geldim hocam. "

"İşin yoksa sana görev vermek istiyordum. "

Al işte aldık başa belayı.

"Tabii hocam verin zaten işim ne değil mi? "

"Bende öyle düşünmüştüm. "

Gülümsemekle yetindim.

"Alt kattaki depoyu biliyorsun değil mi ?"

Başımı olumlu anlamda salladım.

"İşte oranın düzenlenmesi gerek. "

Gözlerim istemsizce faltaşı gibi açılmıştı. Çünkü o depo düzenlenmesi imkansız bir depoyu. Eski yıllıklar, kullanılmayan sıralar, dolaplar, değişik aletler ve daha neler neler...

"Merak etme tek değilsin yanına yardımcıda veriyorum. "

"Kim hocam?"

"Son sınıflardan birisi Fulya Hocanız ayarladı."

"Tamam hocam. " dedikten sonra son birkez gülümsedim ve arkama dönüp deponun olduğu yere doğru yürümeye başladım.

Deponun önüne kadar geldikten sonra kapıyı açmadan önce iki saniye durdum.

Allahım ne olur çalışkan biri olsun diye içimde fırtınalar koparken kapı aniden açıldı ve öylece kaldım. Kapının açılmasından kaynaklanan hava yüzümü yalayıp geçmişti.

Öd denen şey neyse şuan onun patlamasını bütün benliğimle hissediyordum.

Hiç bir şey yapmadan öylece duruyor ve ona bakıyordum. İç organlarım harekete geçmişti.

"Sen çok cılız değil misin ya nasıl taşıyacaksın koca sıraları? " dedi ciddi bir şekilde.

Bir anda neye uğradığımı şaşırmıştım.

"N-Ne? " dedim hala şaşkınlığım sürerken. İlk defa bu kadar yakından görüyordum.

"Şaka yapıyorum." dedi gülerek.

Daha fazla komik duruma düşemezdim herhalde. Resmen hiçbir şey yapmadan kilitlenmiş onun yüzüne bakıyordum.

"Adın ne bu arada? " dedi.

Tabii şu koca iki sene içinde ilk defa falan iletişim kuruyor olmalıydık.

"L-Laçin. "

"Güzel isim. Ben de Kayra. "

Seninki de çok güzel.

Gölgedeki Çiçek | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin