63. Bölüm

57.3K 3K 622
                                    

Fark etmeden bana dönüğü gün...

*

Hayatımın son dört yılı git gide daha da kötüleşmişti. Dışardan bana bakan herkes toparladığımı ve eskisinden daha iyi olduğumu düşünüyordu.

Aslında tam tersiydi.

"Bizim kız da son bi kaç yıldır baya toparladı maşallah. Şuan resim galerisinde çalışıyor hı hı. "

Annemin sesi daha kapının dışından duyuluyordu. Kapının zilini çalmak yerine anahtarla sessizce içeri girdim.

Beni bu halimle görmesini istemiyordum.

"Yok yok artık iyileşti eski gibi nöbet geçirmiyor. Allaha şükür gittiği piskolog işe yaradı. "

Biriyle telefonla konuşuyordu büyük ihtimal teyzem falandı.

Anneme görünmeden sessiz adımlarla yukarı çıkıyordum ki elimdeki anahtarları yere düşürmemle annem kafasını bana doğru çevirmesi bir oldu.

Bir anda göz bebekleri büyümüş telaştan elindeki telefonu bırakıp benim yanıma kadar gelmişti.

"Kızım bu ne hal şemsiyen yok muydu? Sırılsıklam olmuşsun. "

Telaşlanmaması için gülümseyerek elimle sırtına bir kaç kez hafifçe dokundum.

"Vardı ama galeride unutmuşum. " dedim.

Şimdi biraz daha rahatlamış gibiydi.

"Yağmurda koşup ıslanmış gibisin hemen üzerini değiştir. "

"Tamam, tamam merak etme. Sen yemek yaptın mı onu söyle bakalım. Kurt gibi açım valla! "

"Yapmaz olur muyum? Eve götürmen için bir kaç konserve bile hazırladım. "

"Süpersin. "

Annemin yanından ayrılıp eski odama çıktım. Eskisine oranla şimdi odam daha boştu çünkü bütün eşyalarımı galeriye daha yakın olan bir eve taşımıştım.

Haftaiçi kendi kiraladığım evde kalırken haftasonları annemle kalıyordum.

Odaya girdikten sonra üstümdeki ıslak kıyafetleri çıkararak daha rahat kıyafetler giydim.

Ardından çantamdan şemsiyemi çıkararak dolaba koydum.

Yağmurun altında deli gibi koşup hiç ummadığım birini aramıştım. Sadece benzetmiş olma ihtimalim bile vardı.

Hem onunla karşılaşsam ne yapacaktım?

Beni tanır mıydıki?

Hiç zannetmiyorum.

Islak kıyafetleri banyodaki sepete doldurduktan sonra odama geri döndüm ve kendimi yatağa attım.

Hiç bir şey yapmadan tavanı seyrediyordum. Bu gün durakta yaşadığım o korkunç olayda neydi öyle.

Resmen kolum onun koluna çarpmıştı. Hissetmiştim.

O sırada telefonumun sesi boş odada yankılandı.

Kalkıp çantamın içinden telefonu çıkardım ve arayan kişiye baktım.

Patronum Levent Bey arıyordu.

"Efendim Levent Bey? "

Karşı tarafta büyük bir uğultu vardı. Kargaşa olduğu belliydi.

"Laçin önümüzdeki haftasonuna acil bir sergi açmamız lazım! "

Gölgedeki Çiçek | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin