İyi okumalar...💎
Sıradan bir gecenin karanlık bir köründe, uçurumda sallanırken mucizevi bir el tarafından yukarı çekilmişim gibi gözlerimi açtım. Üstümden örtüyü atıp yavaş yavaş mutfağa doğru adımladım. Kaçan uykumun peşine düşemeyecek kadar ağır bir uyuşukluk vardı üzerimde. Kahve kupamı elime alıp balkona geçtim. Telefonumdan müzik açıp yıldızları seyretmeye başladım. İnsanların çirkin kalplerine daha fazla dayanamayıp kayıp giden yıldızları, inatla parıldayan yılızları ve bir kaç asır sonra sönüp, sonsuz karanlığa karışacak yıldızları. Kahvemden aldığım her yudumda üstüme yapışan huzursuzluğu bir kenara attım sanki. Yatağıma döndüğümde diğer gecelerin aksine yarım kalan uykuma dönmem zor olmadı.
Sabah Bade Sultana öpücük atıp motoruma atlayarak okula gittim. Aslı ve Deniz sırada uyukluyor, Hakan ve Bora da telefonlarıyla uğraşıyorlardı. Çantamı bırakıp yanlarına oturdum.
"Kızlara noldu böyle?"
"Dün gece uyumamışlar iş üstündelermiş. Al bak listeye üstü çizilenleri elemişler."
"İyi de nasıl bulmuşlar?"
"Stalk bebeğim stalk. Çete gibi bunlar."
"Stolk mu? Kanal değil mi o ya?"
"Of Ömerom çok cahilsin ya. Seni sevmesem keşke ölsen derdim ama hadi neyse. Stalk devrin akımı. Hatta asrın, bütün jeolojik zamanların. Stalk, karda yürüyüp izini belli etmemek."
"Tamam tamam. Listede kalanlara manuel yöntemle yani kurnaz bir tilki gibi yaklaşacağız. Tenefüste dağılarak bir şekilde babalarının adını öğreniyoruz."
Hoca sınıfa girince yerlerimize geçtik. Yine tahtadaki garip gurup şeylerin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Modüler aritmetik ve işlemlerden bananeyse artık. Biraz not tuttuktan sonra bende diğerleri gibi salıp kafamı sıraya gömdüm. Zilin sesini duyar duymaz bütün tayfa ayağa kalkınca hocamız düşmanlarına bakar gibi bir bakış fırlattıktan sonra çıktık. Sözleştiğimiz gibi herkes seçtiği Yılmaz kişisinin yanına gitti. Ben aynı dönemden olan Doğa diye bir kızın sınıfının oraya gittim. Doğa sınıftan çıkıp kantine doğru yol alınca peşinden bende ilerledim. Burdan sonra napacağımla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Aklıma Hakan'ın doğaçlama dal dediği gelince Doğa'ya yetişip yanında yürümeye başladım. Doğa yürümeyi kesip koridorun ortasında suratıma suratıma bakmaya başladı. Kaşlarımı kaldırıp hafif gülerek sohbeti başlattım.
"Hadi, kantine gitmiyor musun?"
"Evet, kantine gidiyorum. Tek başıma."
"Bende oraya gidiyorum tesadüfe bak. Şimdi yolda yalnız canın sıkılır ben sana eşlik edeyim. Hadi, tenefüs bitecek şimdi."
İçinden bir fesuphanallah çektiğine adım kadar emindim. Hızlı hızlı merdivenlerden inip derin derin soluklanmaya başladı. Gülerek kızaran suratını izlerken cebinden astım hastalarının kullandığı nefes alma ilacını çıkartarak ağzına sıktı. Anında gülmeyi kestim. Zil çalarken arkasını dönüp basamakları geri tırmandı.
"Eğer eğlenecek birini arıyorsan kendine, o ben olmayayım. Daha çok başına iş açarım."
Sınıfa çıktığımda kızın söyledikleri içimde bir boşluk oluşturmuştu. Boğazıma bir şey takıldı ve ne kadar yutkunursam yutkunayım geçmedi. Tenefüsün çabuk gelmesi için içimden dakikaları sayarken sonunda beklediğim sesi duydum. Aynı sınıfın önüne gidip Doğa'nın çıkmasını bekledim.
"Of sadece su alıp geleceğim lütfen bu tenefüs de yapışma. Gideceksen de öteden git."
Yine yüzü kızarmaya başlayınca "Yaklaşma bana." dediği an bir adım geriledim. Yüzümdeki şaşkınlığı görmüş olacak ki "Kızları etkileyeceğim diye bütün şişeyi üstüne boşalttın herhalde. İçmiş de olabilirsin. Bu kokunun başka bir açıklaması olamaz. Ama maalesef her kız bir parfüme tav olmuyor. Hadi git artık. Burda senlik bir durum yok." dedi. Merdivenlerden inerken çok yaklaşmadan yine onun peşine takıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galaksinin Yıldızları •Tamamlandı•
Teen FictionGalaksinin yıldızları, görevi ayak basılmamış kayıp galaksileri bulmak olan uzay taşları arasındaki beş astronotun hikayesi. Yıldız kayarken dilek tutan, gökyüzüne dilek balonu gönderen, bulutların üstündeki teyyareye seslenen ve ay dedeye şarkı sö...