Meyra
"Mey?" Başımı boş boş baktığım kâğıtlardan şaşkınca kaldırarak "Hı, bana mı dedin?" diye sordum saf saf. Alp bana hayretle bakarken Yaren de onun yanından biraz öne doğru eğilerek benzer bir bakış gönderdi. "Sen bizi dinlemiyor musun?"
Kaşlarımı çatmamak için direnirken göz ucuyla süzdüm ikisini de. Siz konuşuyor muydunuz ki? Başımı hafifçe çevirerek, "Ha ben..." dedim ama gerçekten konunun ne olduğunu bile hiç bilmiyordum. "Öyle dalmışım da," diye mırıldandım belli belirsiz.
"Sen bu aralar bir dalgınsın zaten..." dedi Alp düşünceli düşünceli, "Âşık mı oldun yoksa?" diye ekledi ardından garip bir ciddiyetle. Bu soruyla birlikte kaşlarımı çatma dürtüsünü daha fazla bastırmaksızın yüz kaslarımı özgür bıraktım.
"Hayda, dalmak da suç olmuş iyi mi... Uykusuzum Alpiş, sadece uykusuz." Ona soruyu sorduğu ciddiyetle bakarken dayanamayarak, "âşık diyor ya..." diye mırıldandım kendi kendime. Bu aralar kendimi birine geri dönülmez bir şekilde kaptırmak için uygun bir zaman ve mekân değildi. Hiç değildi.
Yaren de kaşlarını çatmıştı. "Niye defansa geçiyorsun ki? Olamaz mı yani?" Alp kendini bozmadan, "Olamaz ki, nasıl olsun, duygusuz bu... Ruhsuz." Bıkkınca nefesimi dışarı üfledim. Alp'i duymamış gibi yaparak Yaren'e yöneldim. "Şimdi ve burada olamaz... Bir kere ben ciddi düşünüyorum."
İkisi de bana yine bön bön bakarken bir kez daha iç geçirmemek için direnerek elimle geçiştirircesine bir hareket yaptım. "Siz işinize baksanıza ya..." Tabi ki de öyle bir şey yapmadılar. "Ha gelsin istesin varacağım diyorsun yani?"
Gözlerimi kısıp ona kötü kötü bakarken, "Ciddi düşünüyorum dedim Alp, ilkel değil." Hafifçe kaşlarını kaldırdığında, "Senin anlayacağın dille vaktimi geçici heveslere harcayamam..." dedim özetle.
Alp böyle şeyler söylediğimde her zaman yaptığı gibi göz devirdi. "Ben diyorum. Ruhsuz diyorum. Zaten sadece ruhsuz insanlar aşkın kontrol edebilecekleri bir şey olduğunu düşünür..."
Alaycı bir kahkaha attım. "Bunu kontrol edememek hiç de övünülecek bir şey değil bence. Keşke herkes biraz kontrol etse de sadakat diye bir şey olsa. Mesela sayısız kişiyle düşüp kalktıktan sonra ben sadece tek kişiyi sevdim diyenler var."
Küçümsercesine yüzümü buruşturarak devam ettim, "Vay be, ne güzel sevmişsin sen, sadık kalmaya çaba harcayacak kadar bile değer vermeden." Bunu söylerken bile nedensiz bir bezginlik hissettim.
"Valla ister ruhsuz de, ister duygusuz, öylesine böylesini tercih ederim."
*****
Korhan
Yürüdüğü yerde yavaşlayarak cama doğru eğildiğimde kendimi filmlerdeki serserilere benzetmeden edemedim. Role uyup, "Naber güzelim?" diyerek bir nevi laf attım. Renksiz gözleri beni bulduğunda neredeyse gülümseyecek gibi oldu bir an.
"Atla," dedim başımla binmesi için bir hareket yaparak. Bu davetime rağmen durup kapıyı açtığında hayretle ağzım açık kaldı. Gerçekten bineceğini tahmin etmemiştim. "Madem bu kadar şaşıracaktın neden bin diyorsun ki?" diye sordu umursamaz bir tavırla.
"Beni ekmene alışmıştım, hazırlıksız yakalandım," diye karşılık verirken dikkatle inceledim baştan aşağı. Siyah saçlarını tepesinde bir topuzda toplamış, o topuzdan çıkan birkaç tutamın yüzüne doğru düşmesi belirgin yüz hatlarını yumuşatmıştı.
Boynundaki siyah choker köprücük kemiğini öyle belirginleştirmişti ki o çukura dokunma isteği uyandırıyordu. Tırnaklarına sürdüğü saçları kadar siyah ve mat oje de dikkatimden kaçmadı. Her zamanki kusursuzluğuna rağmen sanki bu haline daha da özenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İddia konusu
Aktuelle Literatur"Var mısınız iddiasına. Ben bu kızı tavlarım. Hatta tavlamakla kalmayıp yatağa bile atarım." Bu tasasız sözlerle başlayan bir hikâye, kazanılması gereken bir iddia, hırs ve öfke ile bilenen karakterler... Onlar Korhan ve Meyra; biri iddialı ve...