Korhan
Yavaşça gelir gelmez kendini kapattığı odanın kapısını tıklattım. "Meyra?" Herhangi bir tepki alamayınca bir kez daha tıklattım ve ardından o yine kapıyı kilitlemek gibi bir şey yapamadan açıverdim hemen.
Odaya girdiğimde gördüğüm manzara bir anlığına öylece kalakalmamı sağladı. Hangi ara giyinmiş, hangi ara yatmış, hangi ara uykuya dalmıştı bilmiyorum ama mışıl mışıl uyuyordu.
Sessizce kapıyı arkamdan kapatıp yatağa doğru yaklaştım. Yapamam gereken bir şey yapıyormuşum gibi hissetsem de geri dönmeyi aklımın ucundan geçirmedim bile.
Birkaç saniye yatağın başında öylece dikilerek uyuyan yüzüne baktıktan sonra yavaşça yatağın ucuna oturuverdim. Ağırlığımı verdiğimde hafifçe çöken yatakla birlikte kıpırdanınca kalbim uyanacağı korkusuyla çarptı birkaç kez ama başını yastığa biraz daha gömüp uyumaya devam etti sadece.
Kalp atışlarımın dinmesini beklerken gözlerim yüzünde gezinmesi buna izin vermedi. Etkileyici yüz hatlarını dikkatle incelerken kalbim hızlı hızlı atmaya devam ediyordu. Uyurken tamamen gevşemiş yüzüyle çok daha küçük görünüyordu.
O kusursuzluğu ve soğukluğu elenince küçük bir kız çocuğuna dönüşmüştü adeta.
Gözlerimi yumup biraz sakinleşmeye çalışırken ilk kez kabullenir gibi oldum kalbimi attıranın bu kız çocuğunun ta kendisi olduğunu.
Hedefim, hırsım, beklentim, pişmanlığım, aslında bütün yaptıklarım değil de bu kömür gözlü güzelin ta kendisi.
Ben galiba bu kızı seviyordum.
Ve bu kabullenişle birlikte her şey daha da netleşti. Şokla gözlerimi aniden açıp yine uyuyan haline baktığımda inkâr edemeyeceğim bir noktaya gelmiştim.
Kapılmıştım.
Ne zaman ve nasıl olduğunun bir önemi olmaksızın ben bu kıza çok fena kapılmıştım. Hem de sandığımdan çok daha uzun zaman önce.
Elimi uzatıp hafifçe yanağına dokundum. "Nasıl yaptın ki sen bunu?" diye sordum fısıltıyla. "Nasıl bağladın beni kendine böylesine çaresiz hissettirecek kadar..." Bir nefes alıp havayı ciğerlerime hapsettim bir süre.
"Seni seviyorum Mey... Seni çok seviyorum."
Bu sözleri söylerken bir anlığına uyanmasını istedim. Bunları duyup bilmesini, her ne kadar onun için bir anlam ifade etmeyeceğini bilsem de istedim bunu.
Daha yeni kendime itiraf etmenin şokunu yaşıyor olsam dahi onun da bilmesini istiyordum. Yaptığım her şeyi aslında sadece ona yakın olabilmek için yaptığımı, asla ona zarar vermek gibi bir niyetim olmadığını bilsin istiyordum.
Ona bu kadar uzak olmanın, sanki yokmuşum gibi davranışlarının sandığından çok daha derinlere dokunduğundan bir haber olmamalıydı.
Hala yanağında duran elimde verdiği nefesleri hissedebiliyordum. Birkaç saniye daha bıraktım orada, ardından yavaşça saçlarına dokundum.
Bunu devam ettirmemem gerektiğini bilirken bile gidemedim. O kadar özlemiştim ki sakince varlığını hissetmeyi, boş bakışlarla bakmayan yüzünün güzelliğini, tartışmadan sadece yanında olmayı deli gibi özlemiştim.
Gitmedim.
Saatler geçip gece ilerlerken öylece yani başında oturup uyuyuşunu izledim. Ara sıra okşadım saçlarını, eğilip öpmemek için direndim adeta. O yüzden karanlıkta zar zor seçsem de güzel yüzünden ayırmadım onca saat gözlerimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İddia konusu
General Fiction"Var mısınız iddiasına. Ben bu kızı tavlarım. Hatta tavlamakla kalmayıp yatağa bile atarım." Bu tasasız sözlerle başlayan bir hikâye, kazanılması gereken bir iddia, hırs ve öfke ile bilenen karakterler... Onlar Korhan ve Meyra; biri iddialı ve...