5.bölüm -Zalim Sultan

32 11 1
                                    

Karan

Arabada yol alırken sıkıntılı bir nefes verdim. O giderken yanında tüm neşemi de götürmüştü. Eve gitmek istemiyordum. Çünkü her onu gördüğümde ruhum acılar içinde kıvranıyordu. Çağresizdim. Boynumda beni sıkı sıkıya sarıp nefes almamı engelleyen bir zincir vardı. O zincirin anahtarı uçsuz bucaksız bir okyanusta köpek balıklarına yem olmuştu. Hayat bize türlü türlü oyunlar oynuyordu. Tıpkı ceylanını bulmuş bir aslan gibi. Başımı ovuşturup arabayı herzamanki tatlıcı dükkanının  önünde durdurdum. Dünkanın önünde durduğumda adam beni görüp selam verdi ve  hızla hareketlendi. Ne alıcağımı sormamıştı bile . Çünkü biliyordu. Hazırladığı dört künefeye karşın fazlasıyla para verip dükkandan çıktım. Arabaya binip hareket ettirdim. Beş dakika sonra evin önüne geldiğimde arabayı durdurup elime künefeleri almayı unutmadan indim. Kapıdaki iki korumaya baş selamı verip anahtarla kapıyı açtım. Ayakkabılarımı çıkarıp terlikleri üşendiğim için giymeden salondan içeri girdim.
"Abiiiiii!"
"Merveeeeee!"
Onu taklit ederek yaptığım bu harekete gözlerini devirdi. Bacaklarıma sarılan mutluluk kaynağıma baktım. "Abi bugün ne aldın ? Künefe mi beyaz çikolatalardan mı?"
Onu kucağıma alıp koltuğa oturdum.
"Künefe aldım canımıniçi."
Salona giren yardımcımız Esmaya Sulatan'a baktım.
"Evaldım ben yemekleri ısıttım. Ocakta duruyor . Merve de yedi zaten . Sen açsan koyuyum şimdi. "
"Yok sultanım ben tokum sen evine geçebilirsin. "
Beni onaylayıp çantasını da alıp çıktı. Derin bir nefes aldım.
"Sen niye daha uyumadın canımıniçi "
"Seni bekledim demek isterdim ama künefelerimi bekledim abiciğim."
"Aaaaaa kalbimi kırıyosun ama ."
"Tamam."
Şu kızları anlamak cidden zordu. Künefeyi açıp yiyen kardeşime baktım. Allah'a onu bana bağışladığı için şükrediyordum.
Geçmişten bir kesit:
Eve gelince ayakkabılarımı çıkararak salona girdim. İçeriye doğru bağırdım. "Anneeeee"
Ses gelmeyince bu sefer tekrar bağırdım.
"Babaaaaa"
Yine ses gelmemişti. Etrafta ölüm sessizliği vardı. Omuz silkip adımlarımı mutfağa yönlendirdim. Kesinlikle çok acıkmıştım. Buzdolabını açıcakken üstünde yazan şey hayatımın en sarsıcı anı değildi. Ben zaten Merve'nin 'kanser' haberini alınca o anı yaşamıştım. Notu okuduğumda alaycı bir gülüş oldu suratımda. "Biz artık size bakamıyoruz . Sizin yüzünüzden hayatımızı yaşayamıyoruz.Hayatımız sizin yüzünüzden mahfoldu.
Biz gidiyoruz. O hastalıklı kardeşinizle başınızın çağresine bakarsınız artık. "
Kesit sonu
Hatırladığım şeylerle gözümü Merve'ye çevirdim. Çoktan künefesini bitirmiş uyukluyordu. Onu kucağıma alıp odasına götürdüm. Yatağa bırakıp , üstünü örttüm.  Odadan çıkıp merdivenleri çıktım . Odamdan tam içeri girecekken yan odadan Mert çıktı.
"Abi , gelmişsin duymamıştım."
" Geldim,koçum aşağda künefen var yersin."
"Eyvallah "
Telefonumu elime alıp Samet'i aradım.
"Alo abi bişey mi oldu ?"
"Yok koçum senden bi şey isticektim. 'Hazan Kara' yarın dosyasını masamda istiyorum. Ne var ne yok, saat kaçta yemek  yer , her şeyi ama her şeyi ."
"Tamamdır abi bende o iş ."
Telefonu kapatıp kendimi yatağa sırt üstü bıraktım. Onu düşündüm yemyeşil ipiri gözlerini . Sonra da o gözlerde kaybolmayı diledim Allah'tan.

Hazan:

Kapıyı çaldığımda derin bir nefes aldım. Uyumamış olmasını dilerken uykulu gözlerle bir adet Murat Komiser çıktı karşıma.
"Hazan"
Şaşkın bir şekilde yüzüme bakıyordu.
"Şey bugün yetimhaneden çıkarıldım . Kalıcak yerim yoktu da ..."
Benim böyle gevelememe karşın silkelenip elimdeki valizi aldı.
"Açıklama yapmana gerek yok Hazan . Burası senin de evin biliyorsun."
Ona sadece bakmakla yetindim. Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdim.
"Uyandırdığım için kusura bakma."
"Saçmalıyosun. Rahatına bak. Odalardan birinde kalabilirsin . Benim yarın nöbetim olucak . Yatmam lazım sonra konuşuruz, iyi uykular."
"Sana da komiserim."
Hafif bir tebessüm edip gözden kayboldu. Kendimi salondaki koltuklardan birine bırakıp ellerimi başımın içine aldım. Dirseklerimi dizlerime yaslayıp hafifçe eğildim. Zordu . Hemde çok. İçimde zebaniler bağrıyomuş gibi hissediyordum. Keşke dedim. Keşke bu hayat bu kadar adaletsiz bir yer olmasaymış. Bu sene okulumda son senemdi. Hukuk okuyacaktım. Avukat olucak ve belki de biraz olsun bazı insanların hakkını vericektim. Tecavüzcüler , katiller cezasız kalmıyacaktı. Belki de bir kaç insana umut olucaktım . Benim yıllardır hayalini kurduğum şeyi ben yaşayamasam da başkaları yaşayacaktı belki de . Derin bir nefes aldım. Okulumun son günlerinde olduğum için kimse gitmiyordu genellikle. Herkes sınav derdindeydi. Yarın ilk işim bir iş bulmak olmalıydı. Şu an hiç bir işten gocunacak değildim . Ne olursa yapmaya hazırdım. Ne kadar Murat komiserin burada kalmak için ısrar edeceğini bilsen de bir iş ayarlamam ile bir ev de ayarlamaya çalışacaktım. Belki de bi kaç tane ev arkadaşı bulup masraflarımı düşürürdüm. Bunları şimdilik düşünmeyi bırakıp oldukça rahat koltukta uzandım. Kendimi odaya gidemeyecek kadar yorgun hissediyordum. Yarın zor bir gün olacaktı...
Çatal bıçak sesleriyle gözlerimi araladım. Hafifçe yattığım yerden doğrulduğumda sağımdaki hareketliliğe baktım. Murat komiser çaydanlığı eline almış çayları dolduruyordu. "Hazan Hanım uyanmışsınız. O kadar dedim ama sana niye odalardan birinde yatmadın her yerin tuttulmuştur şimdi senin. "
Hafifçe gülümsedim. Beni düşünen biri vardı hiç değilse . Üzerimdeki örtüyü kaldırıp omzuna aşçıların attığı gibi bir bez atmıştı.
"Keşke beni de uyandırsaydın . Hiç değilse biraz yardım ederdim. Pek bilmesem de yemek hazırlamayı ."
Hafif bir kızgınlıkla kaşlarını çattı .
"Kusura bakma ama beni zehirlemene izin veremezdim."
Tebessüm ettim . Bu konularda cidden beceriksizin önde gideniydim. Bir tek kuş sütü eksik olan sofraya yavşça oturdum.
"Komiserim dün beni yetim..."
"Hazan kırılıyorum ama böyle yapma lütfen. Bana bunu açıklamak zorunda değilsin. İnsan hiç kendi evine gelmek için izin alır mı?"
"Almaz tabi de burası benim evim değil,  komiserim bana kırılmayın ama bu bir gerçek. Ben sadece bir iş ve bir ev bulana kadar burada kalabilir miyim diye sormak istiyorum."
"Tamam deli kız tamam bulana kadar kal. "
Hafifçe gülümsedim.
"Teşekkür ederim. "
Derin bir nefes aldım.
"Her şey için."
Gözlerime sıcak bir tebessümle bakıp yemeğine döndü. Ben de bir şeyler atıştırmaya başladım. Dayanamayacağım şeylerden biriydi yemek yemek . Karnımı doyurduktan sonra birlikte sofrayı topladık ve ben evden çıktıkm. Murat komiser gece nöbeti olduğu için biraz daha uyuycaktı. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Kafelere girip garsonluk soruyordum . Dördüncü kafeye girdiğimde önüme gelen garson kızı çevirdim.
"Bakar mısınız"
"Tabi , buyrun "
Şey ben garsonluk ilanı için gelmiştim.
"Lütfen böyle gelin ben sizi müdürümüzle görüştüreyim."
Yavaş adımlarla koridoru aşıp 'Mehmet Aslan ' yazan
kapıyı tıklattı. Gel sesiyle içeri girdik.
"Mehmet Bey garsonluk ilanı için hanımefendi gelmiş."
"Tamam , sen çıkabilirsin. "
Kız kapıdan çıktıktan sonra bana eliyle önündeki iki koltuktan birini işaret etti. Birine oturup onu dinlemeye başladım.
"Öncelikle hoşgeldiniz."
"Hoşbuldum. Teşekkürler. "
"Daha önce hiç bir iş deneyiminiz oldu mu?"
"Hayır,maalesef."
"Kaç yaşındasınız?"
"18"
"Anladığım kadarıyla öğrencisiniz  ve masraflarınız için böyle bir işe başvurdunuz."
"Öyle de denilebilir.''
Aslında okuyor olmasaydım da çalışmak zorundaydım. Herkesin bir ailesi yoktu.
" Anlıyorum. Zaten başvuru daha hiç almamıştık . Çalışanımız daha yeni çıktı işten ve buralar da çok yoğun olduğu için işe başlayabilirsiniz . Eğer bir hatanız olmazsa bu süreklilik kazanır."
"Teşekkürler çok sağolun."
Eline telofonu alıp bir numara çevirdi.
"Hanımefendiye yardım edin Melis yeni çalışanımız Enis'in yerine alındı. ''
Aradığı kızı beklerken onu inceleme fırsatım olmuştu. Esmer, uzun boylu, fit bir vücudu var denilebilecek bir adamdı. Bir dakika sonra içeri az önce beni buraya getiren kız girdi. Patrona baş işaret ile bir selam verip bana eliyle kapıyı gösterdi. Ayağa kalkıp kapıdan dışarı çıktım. Kızı takip etmeye başladım buraya gelirken kullandığımız uzun koridoru geri döndük. Adının Melis olduğunu öğrendiğim kız konuşmaya başladı.
" Benim adım Melis. Şu karşıdaki kapı soyunma odası orada önlük ve kafenin şortu var , birini giy . Bi tane kullanılmamış dolaba da eşyalarını koy. Sonra da kasanın oraya gel. Yapılacakları söylerim ben sana . Hayırlı olsun yeni işin."
"Teşekkür ederim. Benim ismim de Hazan"
Başıyla onaylayıp bana sıcka bir gülümseme yolladı . Ben de soyunma odasına girip bana deninenleri yaptım . Eşyaları da dolaba koyup kitledim. Önlüğün cebine atıp kapıdan çıktım. Kasanın oraya geldiğimde Melis bana yapılacakları söyledi. İlk olarak beş numaralı masaya gittim.
"Hoşgeldiniz . Siparişlerinize karar verdiniz mi ?"
"Verdim . Ben bi çikolatalı pasta bu de portakal suyu alıyım . "
"Tabiyki de hemen ."
"Aaa bi de bi isteğim daha olacak ."
"Tabi buyrun."
"Şey acaba bana isminizi lütfeder misiniz?"
"Hazan"
"Peki Hazan Hanım."
İçimden sakin olmamı söylerken sinirle homurdandım. Diğer siparişleri aldıktan sonra beş dakika geçmişti ki beş numaralı masanın siparişleri hazırdı. Siparişleri bırakıp afiyet olsun dedikten sonra arkamı dönmüştüm ki arkadan bi ses geldi .
"Mert "
Anlamayarak ona baktım . Gözlerimdeki soru işaretlerini görmüş olmalı ki
"İsmim Mert , sormadın ama söyliyim dedim."
"Sizin de dediğiniz gibi Mert Bey sirmadım."
Arkadan bir kıkırdama sesi geldi. Sabırla derin bir nefes aldım. Allah'ım sen bana sabır ver .

Karan

Şirkete geldiğimde odama çıktım. Masama oturduğumda masanın üstünde bir dosya vardı. Hafızamı zorladıgımda bunun dün Hazan için istediğim dosya olduğunu anladım. Derin bir nefes alıp dosyayı elime aldım. Bir iki dakika kapaktaki yazıya baktım.
"HAZAN KARA"
Bu ismi kaç defa içimden tekrar ettikten sonra gözlerimi sıkı sıkıya kapatıp elimle dosyayı sıktim. Buruşan dosyayla bakıştıktan sonra  yanımdaki çöp kutusunun içine attım.
İçimden geçenleri dışımdan da tekrarladım .
"Zalim Sultan seni senden öğrenicem  sana yemin olsun ki seni senden öğrenicem ."
  

  1343  kelime...

Beyaz Çikolata Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin