12. Bölüm

2.3K 82 0
                                    

''En sonunda da çaresiz bir şekilde elden ele gezdim. Beni en çok yıkan şey karımın benim yüzümden ölmesi olmuştu. Yıllardır çektiğim acıların tek sebebi buydu.'' diyerek de ekledim.

 Gözlerim kıpkırmızı olmuştu.

 Göz yaşları bedenimden dışarı fırlamaya hazırdı. Onları dışarı bırakmamak için kendimi zorluyordum.

 Bir bakımdan acı içinde yanıyordum. Acı beni yakıp kül edebilirdi.

 Mano suratıma garip bir ifade ile baktı.

 ''Adı nedir?'' diye sormuştu.

 ''Hima'' demiştim sessizce ama bu isim onun için yeterli değil gibiydi.

 Mano ciddileşerek ''Karının değil senin adını soruyorum.'' dedi.

 ''Ama adı nedir dedin böyle sorulmaz ki diye cevap verdim ama hemen geri dönerek adımı ona söyledim.

 ''Güzel isim diye bağırdı bana Mano.

 Bu güzel isim tepkisine hiç bir mantık verememiştim. Ama ben amacıma dönmeliydim.

 Yani ona kendi hikayesini anlattırma kısmına dönmeliydim.

 ''Sen benim hakkımda bildin her şeyi. Fakat ben senin hakkında bilmiyorum hiçbir şeyi.'' dedim.

 Kelimeler ile aram iyi olduğu için hoş bir tonla bu cümleyi söylemiş ve karşımdaki sert buz adamı iyice etkim altına almayı başarmıştım. Ama dikkatim sürekli Arkenya'ya kayıyordu. Çünkü Arkenya hiç bir tarafa kafasını çevirmiyordu.

 Tamam hava karanlık olabilirdi ama genede gideceğimiz yol tamamen denilebilecek kadar düzdü. Bu kadar dikkat isteyen bir yol değildi.

 Tam onunla olan cümlelerim sonlanmış İken birden at arabasının titrediğini fark ettim. Titremeler artınca Arkenya at arabasını durdurdu.

 Hemen at arabasından indi. At arabasını inceliyor sorunu tespit etmeye yönelik araştırma yapıyordu.

 Bu sırada bizde etrafta atların ayağına zarar verebilecek herhangi bir şey olup olmadığına bakıyorduk. Ama bir şey yoktu.

 Yol temizdi. At arabasının tekerleğinde bir sorun vardı. Arkenya sorunu bulmuştu. Hatta çözüme yönelik planını hazırlayıp uygulamaya bile koyulmuştu.

 On yada on beş dakika sonra at arabasının işi tamamlanmıştı. Arkenya arabaya tam binecekti ki birden çok kuvvetli bir çığlık attı.

 Ne olduğunu merak ediyordum hemen yanına gittim. Arkenya'nın yanında bir yılan vardı. Onun bacağını sokmuştu.

 Arkenya'nın bıçağını kaptığım gibi yılanın vücuduna paramparça yaptım. Arkenya'nın bacağı kötü görünüyordu. Yarası hemen temizlenip zehrin atılması gerekiyordu.

 İçimden gelen biz cesaret pırıltısı ile Arkenya'nın yarasına dudaklarımı yapıştırdım. İçindeki zehri emdim ve sonrasında dikkatli bir şekilde tükürdüm.

 Bu hareketi beş kez tekrarladım. Bu hareketin tekrarları sonucunda zehrin çıktığını düşündüm. Arkenya ban dikkatini vermiş beni izliyordu. Daha sonra ağzından zorla bir kaç kelime çıkardı.

 ''Teşekkür ederim.'' diyordu.

 Ona teşekküre gerek olmadığını söyledim. Arkenya'yı dik bir pozisyona getirdim.

 Bu yara emme işlemi başarılı olmuştu. Arkenya'nın on beş saniye içinde ölmesi gerekiyordu. Ama ölmediğine göre onun iyileşmesi gerekiyordu.

 Arkenya kendini sıkarak at arabasına bindi. Ön tarafa doğru kendini sürükledi.

 ''Kendimi çok iyi hissediyorum.'' diye bağırdı.

 Hiçbirimiz ona soru sormamış olsak da o gene de bağırmıştı. Durup dururken yaşanan bu ciddi olayı atlatabildiğimiz için içimden şükrediyordum.

 Arkenya at arabası gitmese de kendini yola odaklamaya çalışıyordu.

KöleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin