17. Bölüm

5.6K 71 5
                                    

 Beni kölesi yapmak isteyen onlarca insan vardı. Bir süre sonra sokakta tehlikeli görüldüm. Zengin bir adam beni kölesi yaptı. Bunu beni zorlayarak yapmıştı. Ama sonuçta onun kölesi olmuştum. O zamandan beri karımın acısını yaşıyorum ve zorba insanlara kölelik yapıyorum.''

 Hikayesi benim hikayemden çok daha etkileyici ve üzücüydü. Aynı zamanda çok uzun bir hikayesi vardı. Çocuklarını kaybetmiş olması ona çok büyük bir acı vermişti.

 Helede karısı hamile iken ölmüştü. Bu duygunun ne demek olduğunu çok iyi biliyordum. Çünkü aynısını ben yaşamıştım.

 Aslında şuan ki kendi konuşmalarıma dalışımda aradığım bir sorunun cevabını bulmuştum. Mano ile beni aramdaki şey sadece köle iken çektiğimiz acı değildi.

 Bizim geçmişlerimiz hep acı ile doluydu. Bizim ortak yanımız buydu. Özgürlük acıyla buluşunca ortaya biz çıkıyorduk. Acı bizi besliyordu. Arkenya o yüzden bizi seçmişti. Bunu anladığım iyi olmuştu çünkü kafamı kurcalayacak bir sorudan kurtulmuş oldum.

 Bu arada Arkenya çok yol katetmiş aynı zamanda havada biraz açılmaya başlamıştı. Mano ve benim hikayelerimiz uzun sürdüğü için zaman hızla akıp geçmişti. Arkenya arkasını döndü.

 ''Yolumuz çok azaldı. Kısa bir süre içinde dağa varacağız.'' dedi.

 Arkenya'yı başımızla onayladık. Benim kafamda mera ettiğim yeni bir soru olmuştu.

 Şimdide Arkenya'nın hikayesini merak ediyordum. Arkenya'nın hikayesi hakkında hiçbir fikrim yoktu. Nasıl yetiştiğini bilmiyordum.

 Köle mi yoksa hizmetçi gibi bir şey mi  onu bile bilmiyordum. Ama şuan öğrenmem gereken bu değildi.

 Zaten uykuda bana savaş açmıştı. Her ne kadar şöyle bir sohbet ortamında uyumak istemesem de uyku çok ağır geliyordu.

 Hatta beni yenecek gibiydi. Uyku ile bir süre cebelleştikten sonra kazanan uyku oldu. Kendimi arkaya doğru atarak uyudum.

 Daha doğrusu gözlerim zorla kapandı ve bende uykunun esiri oldum. Etrafım karanlıktı. Yavaş yavaş aydınlık olarak düz bir yolda ilerliyordum.

 Etrafımda yeşil yeşil ağaçlar beliriyordu. Yukarıdan kafama kar tanecikleri düşüyordu. Garip bir hisle atıyordum adımlarımı. Her bir adımımda yolda değişik bir şey oluyordu.

 Etrafımda ağlayan bir bebek vardı. Ağlamasını duyuyordum. Yeni doğmuş gibiydi. Sesi geliyor ama kendisi yoktu bebeğin. Neler olduğu hakkında bir yorum yapamıyordum. Sadece yürüyordum.

 Yürüyüşüm sürecinde bebek sesi azalmış ve sonrasında tamamen kesilmişti. Ne olduğunu bilmek istiyordum. Etrafımı daha keskin gözlerle izlemeye başladım. Büyük boş hayvanlarla çevriliydi etrafım.

 Bu yolun sonunun ne olduğuna dair fikirlerim vardı. Ama bu fikirler beni korkutuyordu. Kendimi durdurmaya çalıştım. Ama durmuyordum.

 Daha doğrusu duramıyordum. İstemsizce vücudum beni ileri atıyor ve adımlarım sırasıyla ekleniyordu.

 Yolu izlediğimde bir kısımdan sonra yağan karın arttığını fark ettim. Ani bir şekilde artan kar ile üşümeye başlamıştım. Etrafımda değişen tek şeyin karın yoğunlaşması olduğunu sanıyordum. Maalesef öyle değildi. Elime bir bıçak gelmişti. Bıçağın nereden geldiğini anlamamıştım.

 Hiç durmadan yürümeye devam ediyordum. Bir anda durdum. Etrafımdaki büyük baş hayvanlar gitmişti onlar yerine eli kılıçlı haydutlar gelmişti.

 Karşımda karım belirdi.

KöleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin