-16-

7.3K 864 643
                                    

Sinirliydim.

Jimin'e yaptığı şeyi konduramıyor, kendimi yiyip bitiriyordum.

Doğru söylediğine inanmak istiyordum ama bir kez yapan bir daha yapar düşünceleri aklımdan hiç çıkmıyordu.

Onu seviyordum, bunu hiçbir zaman inkar etmedim içimde. Ama artık benden bir şeyler saklaması canımı sıkmaya başlamıştı. Neden hâlâ bana güvenmemişti ki?

Hırkamın şapkasını kafama geçirerek bir süre daha yollarda boş boş yürürken çok geç olmadan eve gitmem gerektiğinin farkındaydım. Diğer hyunglar birkaç gün içinde gelecek ve tamamen birlikte kalacaktık çünkü işler sarpa sarmaya başlamıştı. Şirketin, Jimin'in hâlâ bizde olduğunu anladığını sanıyordum ama iz sürerek bulmaları an meselesiydi.

Ama ben, Jimin'in gitmesine izin vermeyecektim. (atı alan üsküdarı geçti reyis sen nerelerdesin acaba)

Kilidi açıp eve girdiğimde ortalığın talan edildiğini görmemle kaşlarımı çattım.

"Jimin!" bağırarak tüm odaları gezerken mutfaktan duyduğum ağlama sesi ile oraya koşturdum. Nefes nefese ağlayan kişiye bakınırken ağlayarak elindeki kanı durdurmaya çalışan Heejin ile karşılaşmıştım.

"Heejin! Neler oluyor?" dedim ve yerdeki camlara basmamaya çalışarak yanına çömeldim.

"J-Jimin gitti. Üzerime saldırdı sonra da polisleri arayıp zorla adresi söylettirdi bana. Sizi aramak istedim ama izin vermedi. Aramamam için telefonun kablosunu kesmiş. Polisler az önce geldi ve aldılar onu." diyerek ağlamaya devam ettiğinde onu kendime çekerek omzumda ağlamasına izin verdim.

Jimin, cidden bunları yapmış olamazdı değil mi? İstemeden de olsa bir damla yaş gözlerimden düştüğünde onu hemencecik silip ayağa kalktım ve Heejin'i de benimle birlikte kaldırdım. Onu dağılmamış koltuklardan birine oturttum ve cebimden telefonu çıkararak Yoongi hyung'u aradım. Birkaç çalıştan sonra açmıştı.

"Jimin, polisleri aramış ve ihbar etmiş." dediğimde Yoongi hyung kahkaha attı.

"Kim söyledi bunu sana?" Sonunda gülmeyi kesip konuştuğunda sinirle nefesimi verdim.

"Heejin. Hatta ona saldırmış ve bizimle iletişime geçmemesi için ev telefonunun kablosunu kesmiş." Bir yandan onunla konuşurken diğer yandan da kesilen kabloya ve diğer yandan da sayfaları saçılmış telefon defterine baktım.

"Jungkook, kabloyu Namjoon daha ilk geldiğimiz günden kesmişti." dediğinde göz ucuyla ağlamaya devam eden Heejin'e baktım.

Yalan söylüyor olma olasılığı yüzde kaçtı?

"Anladım hyung. Tamam ben oraya gelirim, sen merak etme." Telefonu kapatarak telefon defterini elime aldım ve çaktırmadan kendi numaramı aradım. Bulduğumda ise kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. Çünkü benim numaram bu değildi. Diğerlerinin de aynı şekilde yanlış yazıldığını farkettiğimde defteri gizlice hırkamın içine soktum ve Heejin'e diğerlerinin tanısa gideceğimi söyleyip evden çıkmıştım.

Garajdaki arabalara da el konulmamıştı? Bu işte gerçekten bir terslik vardı. Herhangi bir tanesine binip doğruca şirkete sürmüştüm.

Jimin'e inanmadığım için çok pişmandım şu an çünkü Heejin'in bir şeyler planladığı çok belliydi.

Şirkete girer girmez Namjoon hyungun odasına gittim ki zaten herkes oradaydı.

"Heejin bir şeyler planlamış." diyerek konuşmaya girdim direk. Hepsi dikkatini bana verdiğinde defteri önlerine attım.

"Herkesin numarası yanlış ve Heejin bizim numaralarımızı en azından benimkini ezbere biliyor. Ve bu defter sayfaları açık bir şekilde duruyordu telefonun yanında. Heejin bana, sizi aramak istedim ama Jimin kabloyu kesti dedi ve Yoongi hyungun dediğine göre kabloyu Namjoon hyung çok önceden kesmiş."

"Peki bunlar olurken sen neredeydin Jungkook?" Jin hyungun sorduğu soruyla gözlerimi kaçırdım.

"Dışarıdaydım. Jimin gece yine kusmuştu kendini kusturdu diye düşünüyordum ve dün sadece Heejin'in verdiği ilacı içmi-"

"İlaç mı içmişti? Ve bu ilacı Heejin mi verdi? Jungkook sen ne ara bu kadar aptal oldun! Bir de çocuğun üzerine mi yürüdün kendini kusturduğunu sandığın için?" Yoongi hyung bana doğru yürüdüğünde arkamdaki koltuğa oturarak yüzümü sıvazladım.

" Bilmiyorum tamam mı? Hoseok hyungun bizde kaldığı gün tekrar kusturmuştu kendini. Neye inanmamı bekliyorsunuz?" Taehyung gözlerini devirerek incelediği defteri kapattı.

"Tamam, kesin şu zırvalığı. Konumuz Jimin'in ortadan kaybolması. Senin duygusal düşünmen değil. Azıcık mantığınız olsa o çocuğu Heejin ile aynı ortama koymazdınız zaten..." diyerek bakışlarını herkesin üzerinde gezdirip kafasını salladı.
"Eğer dediğine göre polisler geldiyse neden buraya dadanmadılar. Şu an ters kelepçe vurulup hapsi boylamış olurduk. Bu işte bir terslik var. Ve polislerin evi öylece boş bırakmaları da cabası. Olay mahalli belli olduğuna göre gözetim altında tutulmalıydı."

"Garajdaki arabaların hiçbirine de dokunulmamıştı."

"Küçüğüm diye sözümü dinlemiyorsunuz ama ben size söylemiştim. O kızla Jimin'i aynı ortama koymayalım diye. Kızın Jungkook'a takıntılı olduğunu biliyorsunuz ne diye bu kadar saçma bir şey yaptınız ki!" Taehyung sinirle konuştuğunda yanında oturan Yoongi hyung onu kolları arasına çekerek saçlarını öptü.

"Sakin ol, onu bulacağız. Sana söz veriyorum."

Söz vermek...

Sahi ben de Jimin'e söz vermiştim değil mi? Jimin'i sonsuza kadar kollarım arasında saklamak istiyordum..

Yaşadığı hiçbir şeyi haketmiyor aksine milyon kat daha iyilerini hakediyordu.

Ona hakkettiklerini yaşatmak için elimden gelen her şeyi yapacaktım.

inicio, kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin