Jungkook, elindeki bardakları masaya bırakıp mutfaktan çıktı. Sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlamış ve mutfağa gelip kendini kahvaltı hazırlarken bulmuştu.
Kaçmış mıydı? Belki.
Herkesi tek tek uyandırıp kahvaltıya çağırdığında 6 kişi masaya doluşmuştu. Taehyung ve Hoseok kendi aralarında konuşuyor, Yoongi bir yandan onlara bakarken diğer yandan Seokjin ve Namjoon'un muhabbetine katılıyordu. Jungkook ise hepsinin konuşmalarına arafa katılıyor, çoğu zaman onları dinlemekle kalıyordu. Jimin ise uyuyordu çünkü Jungkook onu uyandırmak istememişti. Hâlâ yorgunluğunu üzerinden atamamış gibiydi çünkü geldiğinden beri hep halsiz düşüyordu ve genellikle uzun saatler boyunca uyuyordu.
Masadaki konuşma bir anda değişip bütün gözler Jungkook'a döndüğünde kaşlarını çatıp onlara baktı. 'Ne var?' dercesine kafasını salladığında Taehyung sırıttı.
"Ne yaptınız dün?" Jungkook gözlerini devirdi.
"O ve" dedi ve Yoongi'yi gösterdi. "senin yaptığınız şeyi yapmadığımıza emin olabilirsiniz."
Meydan okurcasına söylediğinde Yoongi öksürmüş ve Jin onlara şaşkınca bakmıştı.
"Nasıl bu kadar sessiz olabiliyorsunuz? Hoseok ve Namjoon birlikte olduğunda kıyamet kopuyor." diye homurdandığında Namjoon onun omzunu ittirdi.
"İşin gücün yok bizi mi dinliyorsun?" Hoseok, Namjoon'a katıldığını belli eder bir şekilde kafasını salladı.
Jungkook konu dağıldığı için sevinmişti. Dün geceyi şöyle bir gözünden geçirince Jimin'in tavırları normalinden oldukça uzaktı ve dün geceki içtikleri içkilerin etkisi olduğunun farkındaydı. Çok içmemişti ama bünyesi zayıf olduğundan hemencecik etkilendiğini farketmişti Jungkook. Onun sarhoş halinden yararlanmış sayılırdı ama küçük bir sarılmadan bir şey olmazdı, öyle değil mi?
Jimin'in dün geceki görüntüsü gözleri önüne gelince damağının kuruduğunu hissedip, masadaki kahvesini yudumladı. Dün gece hakkında düşünmeye devam ederse akıl sağlığını kaybedebilirdi.
Herkes bir bir oturma odasına geçtiğinde Jungkook el mahkum masayı toplamış ve yanlarına gitmişti.
Bir şeyler hakkında konuşurlarken çok geçmeden Jimin uyanmış ve yanlarına gelmişti. Taehyung onu direkt mutfağa götürmüş, zorla birkaç lokma yedirmişti. Döndüklerinde ise Jimin, hepsinden uzak bir köşeye oturduğunda Jungkook onun hâlâ güvensiz hissettiğini anlamıştı. Haklıydı, bir anda ısınması ve güvenmesini kimse bekleyemezdi.
Zamana bırakmalıyız, diye düşündü Jungkook.
Bacaklarını kendine çekip, kollarını etrafına sarmış ve yanağını da kollarının üzerine koymuş televizyonu izliyordu. Konuşulan muhabbetten oldukça uzaktı, ya dinlemiyordu ya da dinlese de ilgilenmiyordu.
"Dün gece umarım Jungkook seni ezmemiştir Jimin." Seokjin bombanın pimini çekmişti. Jimin kaşlarını kaldırıp bir ona bir de Jungkook'a bakmıştı.
"Anlamadım."
"Dün birlikte uyudunuz ya hani onu diyorum. Biraz deli yatar kendisi." diyerek tekrar açıklama yaptığında Jimin, sorgulayıcı bakışlarını Jungkook'a çevirip kafasını iki yana salladı.
"Hayır ezmedi." Jungkook bakışlarını kaçırıp Yoongi'ye diktiğinde Yoongi ters bir şekilde Seokjin'e bakıyordu.
"Yine yaptın yapacağını." diye homurdandı bir yandan.
"Şu grubun en boş konuşanı sensin."Seokjin ona dil çıkartıp telefonuyla ilgilenmeye başladı. Jimin, sıkıntıyla yerinden kalkıp kendi odasına giderken Jungkook'un ayağına tekme atmıştı. Bunu bilerek peşinden gelmesi için yapmıştı ve Jungkook, Jimin çıktıktan birkaç dakika sonra yanına gitmişti.
"İçerideki ne demek istedi?" Jimin, Jungkook odaya girer girmez konuşmuştu. Jungkook onun yatağının karşısındaki koltuğa kendini bıraktı.
"Yatmak için odaları bölüştürdüler beni de senin yanına attılar. Rahatsız olacağını düşünüp itiraz ettim ama dinlemediler."
"Hiçbir şey hatırlamıyorum. Saçma şeyler yapmışımdır büyük ihtimalle." Jungkook'un önüne doğru yürüyüp konuştu Jimin.
"Bir daha böyle bir şey yaşansın istemiyorum çünkü hiçbirinize hâlâ güvenmiyorum Jungkook. Sarhoş halimden yararlanmayacağını nerden bileyim?"Jungkook sinirle güldü fakat Jimin bunu farketmediği için devam etmişti.
"Arkadaşlarının yaptığı imalar gerçekten fazla olmaya başladı. Sinirlerimi bozuyorlar."
Jungkook gerilediğini hissederken oturduğu koltuktan kalkıp Jimin'in önünde durdu. Şimdi Jimin, ona aşağıdan bakıyordu. Jungkook fazla sinirli gözükmüyordu ama Jimin'in bir bok bilmeden konuşması sinirini bozmuştu.
"Sana bize hemen güveneceksin diyen yok zaten." dedi ve işaret parmağını Jimin'in göğsünün ortasına bastırdı.
"Dün gece yanına yatmamı isteyen sendin. Ben burada yatarken 'fikrimi değiştirmeden gelsen iyi olur' diyen sendin Jimin. Şimdi gelmiş bana burda laf kalabalığı yapma. Senin sarhoş halinden faydalanmadım, normal halinden de faydalanmam senin rızan olmadıkça. Ordan sana nasıl görünüyorum bilmiyorum ama ben insanları kullanacak, onlara işim bitince arkamı dönecek kişilerden değilim. Orada neler yaşadığını bilmiyorum ama her yemek yemeğe yeltendiğinde midenin ağzına gelmesi en azından bazı şeyleri açıklıyor, değil mi?"Jungkook hızlı soluklar alırken Jimin birkaç adım geri çekildi ona baktı.
"Sana sarhoşken saçma şeyler yaparım demiştim."
"O kadar konuştum ve söyleyeceğin tek şey bu mu?" Jimin cevap vermeyince Jungkook sesli bir şekilde gülüp Jimin'in önünden çekilip odadan çıktı ve kapıyı sertçe kapattı. Jimin kapının kapanmasıyla olduğu yerde irkilmişti.
Jimin hata yaptığını düşünmüyordu. Bir yabancının kollarına kendini emanet edemezdi.
Jungkook ise Jimin'in oldukça kuruntu yaptığını düşünüyordu.
Jungkook'un kapıyı o şekilde kapatmasından sonra aşağıdaki beşli birbirlerini bakmışlardı.
Seokjin yine kendini durduramayıp boşboğazlık etmişti.
"Yukarıda üçüncü dünya savaşı başladı, ufaktan tüyelim biz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
inicio, kookmin
Fanfictiontamamlandı ✔️ 'Benim, en güzel anlarını yaşaması gereken gençliğim bunları haketmemişti.' jjk + pjm