Gözlerimi yanımdaki sıcak bedenin varlığıyla açtığımda kollarımı geriye atarak esnemeye çalışmıştım. Dün gece aramızdaki 'sorunu' halletmiştik. Artık, üzülmek istemiyordum.
Hiçbir zaman bencil biri olmamıştım ama bazı konularda bunu yapmam gerektiğini yeni yeni farkediyordum. Çünkü karşımdaki üzülmesin diye kendimi parçalamaktan sıkılmıştım.
"Sonunda uyandın." Çatallı bir sesle konuşan Jungkook'tu beni çok da derin olmayan düşüncelerimden alıkoyan.
Belimdeki ellerine ağırlığımı vermemeye çalışarak ona doğru döndüm.
"Günaydın." dediğimde yüz yüze olmamızdan faydalanarak burnunu burnuma sürtüp 'günaydın' dedi. Gülümseyerek yüzümü hafifçe eğdim.
"Demek kollarımda sen varken uyanmak böyle hissettiriyormuş." dediğinde bakışlarımı yüzüne çıkardım.
"Hadi ya, nasılmış o his?" dediğimde bakışlarını tavana dikerek 'hmm'ladıktan sonra tekrardan bana çevirdi. Hâlâ belimde varlığını koruyan ellerini daha da sıkılaştırıp yüzüme eğildi.
"Dünya üzerindeki en mutlu adam benim şu an." dediğinde kıkıdayarak ona sokuldum. Yüzümü boyun girintisine yerleştirip orada soluklanmaya başlamıştım, ne de çok ihtiyacım varmış bunu yapmaya.
Dün 'orası sonsuza kadar senin' demişti sahiden. O zaman ben de benim olanı sonsuza kadar kullanmaktan sevinç duyardım.
"Kalkmalı mıyız artık?" dediğimde homurdanarak dudaklarını saçlarımda gezdirdi.
"İyiydi böyle ya. Hem diğerleri gidecekti dün gece. Yalnızız." dediğinde son kelimesinde sesini munzurlaştırdığında hayretle omzunu ittirdim. Güldü.
"Yalnız falan değilsiniz, kalkar mısınız artık?" Kalın bir ses ile ikimizde kapıya döndüğümüzde şaşkınlıkla kapıda dikilen Taehyung'a baktım.
"Tamam, şu an ben de dünyanın en mutlu üçüncü adamı falan olabilirim ama aynı zamanda dünyanın en aç insanı da olabilirim. Kıçlarınızı kaldırın ve mutfağa gelin yoksa Yoongi hyung kafasında kurguladığı o mükemmel cinayetleri sizin üzerinizde uygulamaktan hiç çekinmezmiş."Dediklerinden sonra gözlerimi kocaman açarak Taehyung'a baktığımda, Jungkook da kıkırdamıştı onun dediklerine.
Taehyung ellerini iki yana kaldırarak omuz silkti."Bana öyle bakma, ben ne dediyse onu söyledim."
&&&
"Siz neden gitmediniz?" Jungkook karşımda kahvaltı yaparken benim de merak ettiğim şeyi dillendirmişti.
"Koklaşmaktan fırsat bulup hiç kafanızı dışarı camdan çıkarmadınız tabi." dedikten sonra birkaç kişi kıkırdayınca devam etti Hoseok.
"Dışarısı bembeyaz. Yollar donmuş, daha şu sokağı döner dönmez yolda kaldık. Biz de birkaç gün sonra gitmeyi düşündük."İkimizde kafamızı sallamıştık.
Garipti fakat gerçekti. Hepsiyle birlikte tasasız bir şekilde aynı kahvaltı masasında oturuyor, gülüşüp konuşuyorduk. Bu sıcaklığa alışmıştım galiba. Onların birbirleri ile didişmesi ama aynı zamanda en ufak bir olay olduğunda birbirlerinin arkalarını yine kendilerinin kollaması güzel bir şeydi. Benim de ihtiyacım olan buydu.
Tek arkadaşım Taemin'den başkası değildi. Onunla da sık sık görüşemiyorduk ama..
Aynı şirkette iki sanatçıydık ama neredeyse ayda bir iki kere görüşüyorduk. Onu özlemiştim, buluşmalarımızı özlemiştim. O zamanlar yüz kere anlattığı için yakındığım sevgilisi Minho? ile yaptığı kaçamakları bile özlemiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
inicio, kookmin
Fanfictiontamamlandı ✔️ 'Benim, en güzel anlarını yaşaması gereken gençliğim bunları haketmemişti.' jjk + pjm