-8-

9.4K 986 176
                                    

Birkaç gündür Jungkook benimle çok gerekmedikçe konuşmuyor ve genellikle odasında takılıyordu.

O gün dediklerim için değil, tartıştığımız ve bunu onu kıracak şekilde söylediğim için birazcık pişmandım sanırım. Ama ne yapabilirdim ki! Bir açıklama dahi yapılmadan alıkoyulmuştum, medyada intihar haberlerim dolanıyordu. Fanlarım hakkımda oldukça üzülmüş olabilirlerdi. Ve küçük bedenim bunların hepsinin altında ezilmişti. Artı olarak tam olarak tanımadığım bir adamla aynı evi paylaşıyor, aynı yemeği yiyordum. Kaçırılmış gibi hissetmiyorum evet ama kısıtlanmıştım işte. Evden dışarı çıkamıyor, telefona dahi dokunamıyordum. Şimdi ise Jungkook da benimle konuşmuyordu. Biz yukarıda tartışırken diğerleri ise çoktan tüymüştü.

O günden sonra Jungkook'un yüzünü yemek yerken görüyordum. Benden uzak dursa da benim yemeğimi yediğimden emin olduktan sonra masadan kalkıyordu. Tamam, bu biraz hoşuma gidiyordu.

Neredeyse 1 hafta olacaktı ve istemediğim kadar yemek yemeye zorlanmıştım. Çok kilo aldığımı hissediyordum ve bu beni daha çok hareket etmeye itiyordu. Temizlediğim yerleri tekrar temizliyor, bazen de televizyonu açıp dans ediyordum. Şu an ise odamda yatağımın üzerinde yatıyor ve bütün bu olanları düşünüyordum.

Şirkete girdiğimde yalnızca 16 yaşındaydım. Toplu bir gençtim, yanaklarım oldukça tombuldu. Bir zamanlar sunbaelerimin favori stajyeri idim. Çoğu beni şirkette yakaladıkları yerde sıkıştırıp -özellikle kadınlar- yanaklarımı sıkıyor ve ne kadar tatlı olduğum hakkında iltifatlar ediyorlardı. Bundan şikayetçi değildim ama ben ne kadar kendimle barışık olsam şirketim bir o kadar baskı uyguluyordu. İlk kez müzik videolardan birinde oynadığımda göze çarpmıştım ve çoğu kişi sosyal medya üzerinden görünüşüm hakkında hiç hoş olmayan şeyler söylemişti ama bu bile beni yıldıramamıştı. Taa ki çıkış yaptığım yılın sonunda yapılan bir durum toplantısından sonra. Menajerim o kadar incitmişti ki beni, hiçbir şeye kırılmayan ben, CEO'muzun ve önemli birkaç kişinin önünde çocuk gibi ağlamıştım. O günden sonra resmen kendimi ölüm diyetine sokmuştum. Deli gibi pratik yapıyor, yemiyor-içmiyordum. Büyük bir yemek düzenlenmişti, hiç unutmam. O gün sunbaelerimden biri benimle dalga geçmişti şirketimizin bütün çıkış yapmış sanatçıların önünde. Onunla birlikte birkaç gülen kişi daha vardı. Kimisi ise ona çok büyük tepkiler gösterip, onu takmamamı olduğum gibi güzel olduğumu söylemişlerdi. Hatta birisi, benim çok güzel olduğumu, şu an hala çocuk olduğumu ileride vücudumun tam anlamıyla oturacağını söylemişti ve şunları eklemişti:
'Her şey görünüş ile ilgili değildir Jiminie. Sen hayatımda gördüğüm en mükemmel insansın. Sakın, onun gibi leş insanların önüne çukur açmasına izin verme. Açıyorlar mı? O zaman, o çukuru öyle bi' doldur ki bir daha engel olmaya tenezzül bile edemesinler.'

Kilom hakkındaki yazılan makalaler artmıştı. O gün hayatımın en lanet günüydü. Sadece bir kahve içmek istemiştim ama menajerim kahveyi üzerime dökmüştü. Sesimi çıkarmadım. Kendimi lavaboya attığımda düşündüğüm tek şey ağlamaktı ama düşündüğüm şeyin yanında ilerideki engelimi, kendi kendime kazmıştım. İlk defa o gün kendimi kusturmuştum. Çok kısa sürede oldukça kilo vermiştim ve herkes diyetimi merak ediyordu. Ama diyet değildi, ölüyordum ben.
Kusmak yetmeyince ilaçlar kullanıp, lavaboya oldukça sık çıkmaya başlamıştım.

Kaçırıldığım (!) gün ise o adamı odaya kitlememde bu yüzdendi. Lavaboya gitmeliydim ama o herif, buna izin vermemişti ve bende bir miktar krize girmiştim ve onu odaya kitlemiştim. İlk günler lavaboya çok çıksam da ilacın etkisi çoktan geçmişti. Eski halime dönmüştüm.

"Neden ağlıyorsun?" İrkilerek kapalı olan gözlerimi araladım. Jungkook, başımda dikilmiş yukarıdan bana bakıyordu. Gözleri yüzümü taradığında ıslandığını yeni hissettiğim yanaklarıma gitti parmaklarım. Sertçe silerek doğruldum.

inicio, kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin