Evet, çok merak edilen 4. bölümümüz ile karşındayız. İnşallah beğenirsin. Bu arada Instagram sayfamızı hala takip etmediysen şuraya hesap bırakalım -> herdilektebirumut :D İyi okumalar, beğendiğin ve beğenmediğin şeyleri bize söylemeyi unutma!..
Hayal Deniz...
Sınıftakiler Dilek'in söylediği söz ile dersi kaynatmaya bahane bulmuşlardı. Birkaç kişi tezahürat yapıyordu. Bir çocuk da Dilek'i sırtına almıştı. Bütün bu olaylar olurken benim aklıma Dilek'e teşekkür etmediğim geldi.
Sen ciddi misin ya?
Harbiden ya. Neyse sınıf dersi kaynattıktan sonra zil çaldı ve hoca sinirle dışarıya çıktı. Peşinden de Dilek. Ben de arkasından teşekkür etmek için çıktım.
Bu ne ya? Çıkan çıkana.
Bu sefer ona katılıyordum ve kahkaha atmasına izin verdim. Dilek'e yetiştiğim de olduğu yerde duruyordu. Bir anlam veremedim, sonra yalpalanmaya başladı, sanırım bayılacaktı. Hemen koştum ama kız yere düştü bile. Çok korkuyordum. Dilek'i sarsıyordum ama uyanmıyordu. İçimden bas bas bağırıyordum. Ne olur uyan, yardım lazımdı. Bağırmaya başladım.
"Birileri yardım etsin, lütfen, arkadaşım bayıldı!" Herkes başımda toplanmaya başlamıştı. Ben bir yandan bağırıyor bir yandan sarsıyordum. Ne olur uyan ya lütfen, ne olur. Daha kıza teşekkür etmedim. Malsın! Harbi ya.
Bir dakika sınıftakilere haber vermeliyim. Hızla ayağa kalktım ve sınıfa doğru koşmaya başladım. Bir yandan koşuyor bir yandan sayıklıyordum. "Ne olur uyan, ne olur uyan..." Hemen sınıfa daldım. Anlam veremeyen bakışlar beni bulduğunda Selinler ayağa kalktı ve ne oldu diye sormaya başladı. Ben sadece ağlıyordum. "Dilek... Kantin" bunu duymaları yetmişti ve koşarak sınıftan çıkmışlardı. Selin beni de alıp aşağıya götürdü. Dilek hâlâ baygındı. Hemen yanına oturdum ve sarsmaya başladım. "Dilek lütfen, korkuyoruz ne olur uyan!" Bir süre daha geçti ama bence yıllar gibiydi. Sonra kolonya bulmuş birileri, onu koklatmaya başladılar. Bir yandan da sarsıyorlardı. Selin bana sarıldı ve sakin olmamı söyledi ama ne fayda. Ben hâlâ ağlıyordum. Zor bela su içirdiler. Eğer Dilek iyi olursa ona çok kızacaktım.
Sonra bir şey oldu. Dilek kıpırdanmaya başladı hatta onu da geçtim bir şeyler mırıldanıyordu. Hışımla kalktı birden. Herkes korkup bir adım geriledi. Kalkarken söyledikleri ise hepimizi şok etmişti ama beni Bim. Bir de bana mal dersin!
"İstemiyorum, beni bırakamazsınız! Anne baba geri gelin lütfen!"
Dilek Başar...
"Anne, baba?" Oradaydılar, beni bırakmamışlardı. Başta sağ gözümden bir damla aktı, sonra da sol gözümden. Dudaklarım da ıslanmaya başlamıştı artık. Ama oradalar tam yanımda, bitişiğimde, bir el mesafesinde...
Annem hemen yanıma geldi çünkü ağlamama dayanamazdı. 4 yaşında düştüğüm zamanda bana:
"Kızım sen hiçbir zaman ağlamayacaksın, güçlü duracaksın çünkü sen ağladıkça benim de canım yanıyor. Biliyorum senden bunu istemek biraz bencilce ama sen de benim gibisin güçlü bir kızsın, yapabilirsin." demişti. O günden itibaren hep ağlamamaya çalıştım, güçlü durmaya çalıştım. Her üzüldüğümde anneme verdiğim sözü hatırlayarak güçlü durdum hala da duruyorum. İçimdeki karamsarlığı kimseye göstermiyorum, göstermeyeceğim de...
"Kızım, ağlama bak kavuştuk." Hemen beni kollarının arasına aldı. Onun mis gibi kokusunu koklamayı o kadar çok özlemişim ki... Bırakmadım onu, bırakamadım... Her kendini geri çektiğinde daha çok sarıldım ona. Ben ona sarıldıkça gözyaşlarım akmaya başladı. Başlarda yanımıza gelmeyen babam yanımıza geldi. Annemin aksine korumak istermiş gibi daha da sardı beni. Ama sanki bir şey olmuş gibi ayrıldı benden, annemi de kolundan çekti ve yavaş yavaş gitmeye başladılar. Suratlarında büyük bir üzgünlük görüyordum, hem de kocaman. Ama bunu yapamazlar, yeniden gidemezler benden!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Dilekte Bir Umut #mavilikurgum2018
Teen FictionBugün de sanki hissetmiş gibi İzmir yıldızlara ayırmıştı gecesini. Yıldızlar hiç olmadığı kadar parlaktı bugün. Bir yerde okumuştum, yıldızlar öldüğü zaman ışık saçıyormuş. Ölmüş olmalarına rağmen parlatıyorlardı etrafı ve pes etmeden insanların rah...