moralim çokçok bozuk, yorumlarınız beni az da olsa toparlayabilir bence
iyi okumalar ⭐️
+
Hastanenin bahçesinde düşüncelerle yalnız kaldığımda son kalan sigaralarımı da çoktan bitirmiştim, şimdi iyice baş başaydım düşüncelerimle.
Yoongi sunbae beni seviyordu, bana aşıktı.
Onunla ilk tanıştığım zamanı, terası, dışarılarda koşmamızı, ufak tefek temaslarımızı, öpüşmemizi ve daha birçok şeyi aklımdan geçiriyordum tekrar tekrar. Hafızamı bazen zorluyor, tüm bana dediği cümlelerden bir bağ kurmaya çalışıyordum, kuruyordum da. Sonrasında ise ne kadar kör olduğumu fark ediyordum, ağlıyordum.
Bu ilişkiyi planlayacak kadar, şirkete yalvaracak kadar sevmişti beni, bunca zamandır nasıl olurdu da imkan verememiştim böyle bir olaya? Hoşlandığı kızı bana anlatırken bile kendimin olduğunu nasıl anlayamamıştım?
Gerçekten de aptallaşmıştım iyice.
Göz yaşlarımı silip kendime gelmeye çalıştım, o uyandığı zaman ondan özür dilemeliydim kalbini bu zamana kadar kırdığım için. Belki de Taehyung ve Jungkook sunbae haklıydı, ben gerçekten de kötü biriydim.
Omzumda hissettiğim ellerle irkilirken hızlıca arkama döndüm ve bana gülümseyen Nana'yı gördüm. "Burada sessizce ağlıyor musun?"
Burnumu çekip omzumu silktim. "Yapılacak en mantıklı şeyi yapıyorum." Uzattığı peçeteyi alıp devam ettim. "Sunbaeden haber var mı?"
"Hayati tehlikesinin olmadığını söylediler, birazdan normal odaya alacaklar."
Duyduğum şeyle birlikte gülmeye başladım. "Doğru mu söylüyorsun?"
"Doğru söylüyorum."
"Şükürler olsun," dedim yeniden dolmaya başlayan gözlerimle. "Nana, çok korktum." Sıkıca bana sarılıp omzumu sıvazladığında aklıma gelen kötü düşünceleri artık def etmek istiyordum. "Ona bir şey olacak sandım, ölecek sandım."
"Geçti," demişti saçlarımı okşarken. "Ağlama Maria."
•
"Lütfen Maria yerine beni odaya sokun," dedi Jimin sunbae tombik ellerini birleştirip yalvarırken. Onun için üzülsem de doktorların dediğine göre Yoongi sunbae ismimi sayıklıyordu ve şu an için odaya tek bir kişi alınıyordu. Bana kalırsa sunbaenin ailesinden birisi girmeliydi bu odaya ama onlara henüz haber vermemiştik bile. "Maria nolur ben gireyim, noluur?"
Seokjin sunbae benden Jimin sunbaeyi uzaklaştırdıktan sonra ufak bir göz kırpmış, ardından da içeriye girmemi belirtmişti. Vakit kaybetmeden dediğini yapıp önümdeki odanın kapısını açtığımda saniyelik de olsa açılan boşluktan yararlanmışlar, hepsi de içeriye bakmaya çalışmışlardı.
Kapıyı kapatıp bakışlarımı güçlükle yatakta beyazlar içerisinde yatan sunbaeyi çevirdim, kalbim şimdi daha hızlı atıyordu. Kolları iki yanında öylece kablolarla birlikte duruyordu, karnı sakin nefes alış verişleriyle bir düzen için kalkıp iniyordu ve kahverengi saçları tenindeki tek farklı renkti hafif pembe dudaklarla birlikte.
Heyecan içerisinde adımlarımla ona yaklaştığımda ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, gözleri kapalıydı ve oldukça yorgun duruyordu. Onu rahatsız etmek istemiyordum, belki de buraya oda arkadaşı Jimin sunbae gelmeliydi. Burada olmayı hak etmiyordum bile.