• ü ç ü n c ü •

7.9K 515 167
                                    

Do Hojoon -bu sunbae ve benim arasındaki sahte ilişkide ne yapmamız gerektiğiyle ilgilenen adamdı- sabahın erken saatlerinde biz ikimizi yanına çağırmıştı. Etraf durulana kadar kız stajyerler ve Yoongi sunbae ana binada kalıyorduk.

"Bugün," diye başlamıştı elindeki Starbucks kutusunu ağzına götürdükten sonra. "İlk yapmanız gerekenle başlıyoruz."

İrkildim, bunun bu kadar erken olabileceğini düşünmemiştim. En azından haberin yayınlanmasının üzerinden birkaç gün zaman geçebilirdi.

"Bu kadar erken mi?" diye sordum düşüncelerimi yansıtmaktan çekinmeden.

"Evet, basit bir şey bu," diye onayladı acı olduğunu düşündüğüm kahveyi tekrar ağzına götürüp. "Sizden tanışmanızı istiyorum, birbirinizi tanıyın. Böylece birkaç hafta sonra kamera karşısına geçtiğinizde iki yabancı gibi durmanızı istemiyorum."

Onunla dünkü konuşmamızı hatırladım ve hayır, basit bir şey değildi bu. Onu tanımak, çok zor olurdu. Geceki söylediği şeyleri bile sabaha kadar beynimde tekrarlanıyordu.

"Bu yüzden ister mesajlaşın, ister yüz yüze görüşün fakat lütfen birbirinize karşı çekingenlik göstermeyin. İkiniz aynı durumdasınız sonuçta." Bana bakarak söylediği cümlelerin ardından başımı sola çevirip güldüm. Hala benim hata yaptığımı düşünmesi saçmaydı. "Gidebilirsiniz."

Sinirlerime hakim olmaya çalıştım. Eğildim ve buradan bir an önce gitme amacıyla neredeyse koşarak oradan çıktım.

"Dur," demişti asansörü beklediğim sırada. Ona dönmeme gerek yoktu, onun olduğunu anlamıştım. Bunun yerine eğilerek selam verdim. "Bana telefon numaranı ver."

Oh, şey, ne?

Asansör geldiğinde içeri girip elinde telefonuyla bekleyen sunbaeye baktım. Dudaklarını ıslattıktan sonra salak hareketim karşısında asansöre bindi.

"Telefonda daha iyi anlaşabiliriz."

Aklıma Do Hojoon'un fikrini uygulamaya çalıştığı yeni dank edince ufak bir şaşkınlık eşliğinde telefon numaramı ona söylemiştim.

Ben kafetaryada beni bekleyen kızların yanına gitmek için ikinci katta indiğimde o benimle inmemişti; büyük ihtimalle terasta tüttürecekti.

Etrafın durulmasını beklediğimiz için haftaya sunbae de, ben de yurtlarımıza geri dönecektik. Şu an için bizi ana binada tutuyorlardı.

İleride beni gören üyeler bana el sallayıp dikkatimi çektiklerinde nasıl bir şekilde yanlarına gideceğimden emin değildim hiç. Gülümsemeli miydim, mimiklerim nasıl olmalıydı bilmiyordum. Onlara arkadaşları Woori yüzünden bu halde olduğumu söyleyip yakınmak istiyordum fakat sonuçta o da, ben de aynı grupta çıkış yapacaktık, tartışmaya gerek yoktu.

"Hey," dedim. Gülümsediğimi umuyordum. "Hepiniz gelmişsiniz." Göz ucuyla Woori'ye baktım, yüzüme bakmıyordu bile.

"Senin için Subway'den kurabiye aldık," dedi Mira dediğim şeyi görmezden gelerek. "Damla çikolatalı hemde, sen çok seversin."

Bir sandalye çekip önüme uzatılan kurabiyeyi elime aldım. "Teşekkür ederim."

"Yoongi'yle tanıştın mı?"

Yiseul patavatsızca konuştuğunda Woori ile göz göze geldim.

"Yah, Yoongi değil sunbae, sunbae!" Hwaran gözlerini korkutucu şekilde büyüterek Yiseul'a susmasını belirtti.

ave maria ❀ yoongi    ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin